Tırnaklarını daha derine batırınca nedensiz bir zevk aldım ve derin bir şekilde inledim. Çığlaklarıma devam edip, ağlayıp, yalvarmamı bekliyor olacak ki verdiğim tepkiden dolayı gözlerini büyüttü.
Kollarımı bir anda boynuna dolayıp kendime daha çok çektim. Menekşe gibi kokan parfümü beni başka diyarlara yollarken gülümsedim. Elinin penisimin üzerinde olduğunu unutmuştum.
"Binlerce kez özür diledim Soo. Şimdi ben sana istediğini versem olur mu?"
İlk defa arsızca sırttım güzelliğime. Gülümsememden hoşlandığını çok iyi biliyordum ve şuan beni adeta bir tabloymuşum gibi özenle izlemesinden fazlaca hoşnuttum.
Penisimin üzerinde ki elini ağır çekimde gibi yavaş bir ahenkle oynattı. Gözlerimin içine korkusuzca bakarak işine devam ediyordu. Bedenimde dolanan zevk dalgaları beni tuhaf hissettiriyordu. Onun yanındayken adeta bir bebek gibiydim. Sanki dünyaya bir kaç dakika önce gelmiştim ve hazinem yeni tatları keşfetmeme yardımcı oluyordu. İçim titredi ve göz kontağımızı bozup kafamı onun boynuna attım. Kendime zor hakim oluyordum. Zevk suyum çoktan gelmişti bile. Bu utanç vericiydi..
Çıplak boynuma sıcak nefesini üfleyerek fısıldadı.
"Seni affettiğimi sanmıyorsun değil mi?"
Şehvetle kasılan vücudum onun sesiyle iyice yoldan çıkarken odaklanamıyordum.
"Oh.Soo..."
İradem söz dinletemezken hızla boynuna yapıştım. Minik adamımın boynunu aklımda ki tuhaf fantaziler eşliğinde dondurma gibi emip yalamaya başladım. Terlemeye başlamıştık bile..
Penisimde ki elini çekip kalçalarıma yerleştirdi ve beni iyice kendine yasladı. Bu..beni deli ediyordu! Onu..hissetmek anlamlandıramadığım duygulara sebebiyet veriyordu. Hem sevişmek hem de sadece gözlerine bakıp hasret gidermek istiyordum. Cidden deliriyordum.
"Sana ceza veriyorum."
Boynuna uyguladığım tacize ufak bir ara verip tekrar hazinemin eşsiz suratına baktım. Gözleri şehvetin yakıcı ateşinden dolayı yarımlanmış ve güzel kırmızı dudakları sık nefeslerini kolaylaştırmak için aralanmıştı. Suratının her bir karesini öpmemek için kendimle savaşıyordum..
"Ceza mı?"
"Uh. Ağır bir ceza."
"Beni yatağa mı bağlayacaksın?''
''Bir nevi.''
Sorduğum şey sadece şakaydı. Ama Soo ciddi gibi duruyordu. Gözlerimi daha da büyük açıp anlamaya çalıştım. Bunu bana yapmamalıydı. Halimden zevk alarak kalçalarımı nazikce okşadı. Devrelerim yanıyordu. Bir korkuyor, bir mutlu oluyor, bir de seks işçileri gibi davranıyordum onun yanında.
''Lavobo ne tarafta bebeğim?''
''Holün sonuda ki kapı.''
Dudaklarıma minik bir öpücük bırakıp geri çekildi ve tahminimce hole ilerliyordu. Bense busenin etkisinden hala çıkamamış bir hal de boşluğa bakıyordum. Bu halimde neydi? Hızla diz üstü siyah şortumu giydim. Cezamı büyük bir merak dürtüsüyle bekliyordum. Odamın içinden adeta bir çizgi varmış gibi ileri geri yürüyordum. Son bir kaç gündür cidden değişmiştim. Tavırlarım, davranışlarım ve yeni yeni keşfettiğim cinsel yönelimim..
Erkekler hoşlanıyordum. Bu konu da kesinlikle emindim. Fakat barda ki o kadınlar..Cidden güzellerdi. Ve yarı çıplak olmaları daha çok ilgimi çekmişti sanırım. Soo'ya deliler gibi aşıktım. O benim minik yüreğime su serpen aynı yüreğim gibi minik bir adamdı. Sadece bana ait olmasını istediğim, bunun uğruna her gece Tanrı'ya dualar ettiğim erkeğim. Büyük bir ikilem içerisindeydim. Bunu kendimle baş başa kalarak çözümlemeye çalışmalıydım.
Ağır çelik kapımın sertce kapatılmasından dolayı irkildim. Ne oluyordu?
Hızla odamdan çıkıp hole koştum. Kahverengi komidinin üzerinde bir not kağıdı vardı. Tanrı aşkına..Lütfen olmasın! Zorlukla kağıdı titreyen ellerime aldım ve göz yaşlarım eşliğinde okudum.
''Jongin. Yalnız kalmalısın gibi hissediyorum. Ya da... ufak bir ara verelim. Seni sevdiğimi biliyorsun değil mi?
O köhne kafeye nar çiçeklerini çizmeye gelirdim fakat onlardan kat kat daha güzel bir adam vardı. Çikolata kahvesi düz saçları, sert çene hatları ve görüntüsünün aksine masumluğun en güzel örneği olduğuna inandığım bir adam. İki yıldır nefes alamıyordum. Ve o benim oksijen maskem oldu. Herşeyiyle o kadar kusursuz ve saftı ki.. Saftı. Masumdu.
Benim yanımda bunu nasıl yapabildin? Sana olan bağımı bilmene rağmen, diğer yarım olmanı teklif ettiğime rağmen, seni hayatımın merkezine koymama rağmen.
Seni affetmeyeceğim. Seni seviyorum ama artık aynı zaman da nefret de ediyorum.
Bugün sana ilk kez dokundum. İlk defa birbirimizin bu kadar özeli olduk belki de. Bu ilk ve sondu Jongin. Seni 'terk' etmeden önce bir hediye vermek istedim. Asla unutma bunu.
Hoşçakal. Kendine iyi bak, masumluğuna aşık olduğum bebeğim.
Do KyungSoo.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i need you// kaisoo
Fanfiction"Birlikte üşüyeceğimiz bir kış sabahında görüşmek üzere."