28.Bölüm

1.3K 136 20
                                    

Yazarın Anlatımı~

Kyungsoo'nun son bir haftadır başın da ki hüzünlü bulutlar bir türlü gitmek bilmiyordu. Güzel adam tam mutlu olacakken yeni bir dert fırtınası etrafını sarıyordu.

Jongin'e aşıktı.

Her ne kadar ondan nefret etse de aşkı yok olmak bilmiyordu. O sürtükle beraber olduğunu hatırlatıyordu, o gece doruklara çıktıklarını ve kendisini çoktan unuttuğunu söylüyordu aklı. Ondan vazgeçmesini binlerce kez söylemişti belki de.

Her şeyin bir yanlış anlaşılma olduğunu, Jongin'in masum olduğunu savunuyordu küçük yüreği. O adamın hala kendisine karşı sonsuz bir aşk beslediğini, minik bir toz birikintisi değildi Jongin'in aşkı. Üfleyerek hemen yok edilemezdi. Buna inanmak istiyordu güzel adam.

Düşüncelerinden telefonun sinir bozucu sesi ayırmıştı onu. Masanın üzerinde ki telefonunu alıp, kim olduğuna bakmadan açtı.

"Efendim?"

"KyungSoo Hyung? Sensin değil mi?"

Soo sesi çıkartamasa da cevapladı.

"Benim. Kimsin?"

"Ben Sehun."

"Oh,uzun zaman oldu Sehun-sshi.."

"Kafeye neden gelmiyorsun Hyung? Seni görmeyince günüm berbat geçiyor."

Soo duyduğu sevimli iltifatla saf bir tebessüm koyverdi.

"Ah Sehun-sshi.."

"Sesin buruk geliyor. Bir sorunun var,değil mi? Hemen kafeye gel Hyung."

Soo derin bir iç çekip cevapladı.

"Kötü hissediyorum Sehun-sshi."

"Bana anlatabilirsin. Dert dinlemek hobimdir."

Soo bu genç adamın her lafında gülecek bir şey buluyordu. İstem dışı tekrar gülümsedi ve yerinden kalkıp silkindi. Kafeye gitmek belki ona iyi gelebilirdi.

"Pekala, geliyorum. Çikolatalı kahvemi hazırla garson!"

Telefonun diğer hattından sevimli bir kahkaha kulağını tırmaladı.

"Derhal efendim!"

###

"Karalara bağlamışsın diye dalga geçmek isterdim ama bu senin doğal halin!"

Sehun tezgahın arkasından, diğer müşterileri yok sayarak bağırdı kapıdan içeri giren minik adama. Soo zorlukla gülümseyerek tapulattığı yerine kuruldu. Buraya en son Jongin'i izlemek için geldiğini hatırladı lanet beyni..En güzel anıların her bir kıvrımında o masum adamın yattığını kabullenmek istemiyordu. Ama gerçek olan buydu.

O kadar dalmıştı ki masasına konan kahvenin iç ısıtan kokusu anca onu kendine getirdi. Nazikce başını eğerek Sehun'a teşekkür etti. Genç adam bir hışımla sandalyeye oturdu ve ellerini çenesinin altında birleştirerek Soo'yu izlemeye başladı.

"Hadi Hyung. Dinliyorum.."

Soo gardını düşürerek anlatmaya başladı. Belki acısı biraz daha hafifleyebilirdi.

"Jongin. Beni a-aldattı Sehun-sshi."

Gözleri dolmaya devam ederken devam etti.

"Hem de bir ka-kadınla. İğrenç birşeymişim gibi hissediyorum.."

Sehun, Soo'nun soğuk ellerini avucuna aldı ve kendisine bakmasını sağladı.

"Üzülme Hyung. Her insan görüldüğü gibi değildir.."

Son cümlesini Jongin'i ezmek için sarf etsede en çok kendi canı yanmıştı genç adamın. Umursamamaya çalıştı.

Soo sevimli bir tebessümle arkadaşı olmaya aday gence baktı. Suratı fazla ışıltılıydı. Tıpkı bir melek gibi..

"Desteğin için minettarım."

Sehun kocaman gülümseyerek kahveyi alıp Soo'nun dudak hizasına getirdi.

"Bugün senin hizmetindeyim Hyung. Aç bakalım ağzını!"

Soo şaşırsada onun bu hareketini çok tatlı bulmuştu. Yavaşca dudaklarını araladı ve gencin ona kahvesini içirmesine izin verdi. Bu tuhaf hissettirmemişti. Sehun'u kendi küçük kardeşi gibi görmeye başlıyordu.

Ağzında dönüp duran yudumu yutup dudaklarını yaladı güzel adam. Sehun ise o anlık boşlukta telefonuyla uğraşmaya başlamıştı.

Gönderen: Yardımcı Oh

Alıcı: Patron

Kyungsoo kafede. Planın neyse uygula. Çünkü ona karşı samimi olmaktan sıkıldım. Acele et.

i need you// kaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin