Flashback
Chanyeol'un Anlatımı~
"Hadisene Yeollie!"
Kolumdan beni çekiştiren sevgilime en soğuk ifademle baktım. Korkmasını ist-
"Böyle tıpkı bir maymuna benziyorsun! Kalk artık!"
İster istemez gülümsemiştim. Bu minik şeytanın karşısında her zaman gardımı düşürmekti benim görevim.
Daha fazla yorulmaması için koltukdan yavaşca kalktım. Luhan ile buluşmak için fazla yorgun ve bitkindim. Baekkie ise enerji patlaması yaşıyordu.
Tapılası elini tutup beni çekiştirmesine izin verdim. Holde ki dolapdan ceketlerimizi çıkarırken sadece izledim.
Cidden. Bu kadar güzel olmak yasal mıydı?
Kendi siyah ceketini hızla giyip benimkini de bana güç bela giydirdi. Geri çekildiğinde ise suratı terlerle bezenmişti. Şuan yorgunlukdan ölüyor olmasam bir şeyler düşünebilirdim.
Sonunda evden çıkmıştık. Soğuk havaya rağmen içim sıcacıktı. Çünkü Baekkie yanımdaydı ve susmak bilmiyordu. Kahkahalarımız sokakları arsızca doldururken kafeye geldiğimizden bi' haber idik.
Kapıyı itip ilk önce bebeğimi içeriye soktum. Yine söyleniyordu. Aah.
"Bu ilişkide üstün taraf benim Yeollie! Kapıyı da ben açarım, içeriye de ilk ben seni sokarım!"
Cümleleri aklımda değişik senaryolara yazar olurken kahkaha attım. Bu minik şeytan cidden eşsizdi!
"Lay Hyung!"
Avucumda hissettiğim soğuklukla çığlık eş zamanlı olmuştu. Kafamı yana çevirdiğimde ise Baekkie'nin siyah saçlı bir çocuğa adeta koala gibi yapıştığını görmüştüm. Gözlerim istem dışı kocaman açılırken ellerimin yandığını hissettim. Sanki ellerimi kor ateşin içine sokmuştum ve acıdan zevk almamak için kendimle çelişiyordum.
Baekkie bir kaç saniye sonra benim varlığımı fark etmiş olacak ki geri çekildi ve arkasına baktı. Gözlerimde ki alevi sadece o görebilir ve hissedebilirdi..
Alt dudağını ardı ardına dişlemeye başlamıştı. Bu korktuğu anlamına geliyordu. Sakinleşmek için gözlerimi yumdum ve iç sesimle kendimi terapi etmeye çalıştım.
'Sakin ol.'
'Baekkie'yi korkutmamalısın.'
'Onu tekrar kaybetmeyi göze alabilir misin?'
'O sadece bir arkadaş. Aynı Jongin gibi. Şimdi rahatla..'
Terpimi bitirince gözlerimi aralamamla geriye zıplamam bir olmuştu! Baekkie tam suratımın dibine girebilmek içik cesaret hapı içmiş olmalıydı.
Tepkime sevimlice gülümseyip elimi tuttu ve beni yine çekiştirmeye başladı. Cidden. Sana yenilmek için doğmuşum resmen Baekhyun..
Az önce sarıldığı çocuğun oturduğu masaya gelince ona ters bir bakış attım. Bu melek suratlı adamdan hoşlanmamıştım. Dudaklarını büzerek ısrar etti.
"Luhan gelene kadar oturalım lütfen Yeollie!"
Otomatikman kafamı salladım. Baekkie'nin üzerimde ki etkisini isviçreli bilim adamları bile açıklayamazlardı.
O adama selam vermeden sandalyelerden birine oturdum. Bu ikisinin konuşmalarına katılmaktansa gölün üzerinde ki ördekleri izlemek daha cazip geliyordu. Sahi hava bu kadar soğuk iken üşümüyorlar mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i need you// kaisoo
Fanfiction"Birlikte üşüyeceğimiz bir kış sabahında görüşmek üzere."