Bölüm 13

91 18 12
                                    

Berkan'ımı mı demişti o?

Onun Berkan'ı?

"Hangi Berkan kastettiğin?" dedim.

Biliyorum saçma bir soru gibiydi o.
İçimden dua etmeye başlamıştım benim tanıdığım Berkan olmasın diye.

"Sıkıntılı mısın kızım? Senin sevgilin olan Berkan tabii ki. Aslında o benim."

Damarıma basıyordu ama. Benim sevdiğime nasıl sahiplenebilirdi bu kendini bilmez,hadsiz.
Sinirlerim gerilmişti.

"Ne diyorsun kızım sen?" dedim ona yaklaşarak.

O ise alaycı gülümsemesiyle bana bakıyordu.
Gözleriyle bana acır gibi bakış attı.

"Ne kadar senin gibi gözükse de artık benim olacak herkes tarafından bilinerek."

"Ne saçmalıyorsun sen ya!?" diye çemkirdim.

Sesimi yükselmeye başlamıştı.Konudan kopmuştum.

"Sakin olsana biraz, herkesi toplayacaksın başımıza."

Etrafa bakıp sert bir nefes verdim.
Sakin olacağımı sezmiş olmalı ki devam etti.

"Sadede geleyim artık. Senden Berkan'ı terk etmeni istiyorum. Onla bir daha görüşmemeni, önemli bir şey dahi olsa konuşmamanı, sana baktığında yüz çevirmeni istiyorum."

Yok devenin nalı.
Ben sevdiğim çocuğu, yıllarca özlediğim kişiyi bırakacak ve iletişimimi kesecektim öyle mi?

Bu kız uçmuştu. Ne istediğinin farkında değildi sanırım.

"O benim nefesim, ben onsuz olamam. Ne abuk sabuk istekler bunlar. Aklının ucundan bile geçmesin onu bırakabileceğim." dedim ciddi bir tonla.

Kız ise dediklerimi pek ciddiye almamışa benziyordu.

"O zaman başkasının nefesini keserim ben de." diyerek telefonu işaret etti.

Hayır,Tanem... Tanem'e bir şey yapmasını göze alamazdım.

"Blöf yapıyorsun. Tanem'e dokunamazsın bile,sen ona zarar veremezsin." dedim korku dolu bakışlarla.

Benim korku dolu bakışlarıma karşılık o şeytani yüzünde bir gülümseme belirdi, ardından iğrenç bir kahkaha  attı.

"Madem bu kadar eminsin. Seç bakalım o zaman Tanem'e ilaç mı vereyim yoksa Berkan'dan ayrılır mısın?"

Kızın yüzüne öfkeyle baktım. Beni böyle bir seçime nasıl bırakabilirdi. Belki de bir şey yapamazdı Tanem'e ama  riske atabileceğim bir durum da değildi.

Kız yine alaycı gülümsemesini takınmış bana bakıyordu.
Saati işaret ederek"zil çalacak, seçimini yap yoksa ben seçerim."demesiyle de kıza nefret dolu bakışlarımı sabitledim.

Neden yapıyordu veya neden istiyordu bilmiyordum ama Berkan'dan vazgeçmemi istemesi çok ağır olmuştu.

Kaç senedir beklediğim,hasretiyle yandığım yarimi bir anda almak istiyordu.
Ama ben ne kadar blöfse de artık Berkan'ı seçemezdim.

"Berkan'la bir daha görüşmeyeceğim." dedim titrer sesimle.Söylerken kekeliyordum.
Son heceyi söylememle yutkunmaya çalıştım, boğazım düğümlenmişti yutkunamıyordum.
Yaşlar gözlerimde birikmiş, etraf bulanıklaşmıştı .

Cümlemi bitirmemin ardından kız omzuma dokunarak "Aferin" dedi kahkaha sesine eş olarak. Daha sonra yüzünü hızla çevirerek ayağa kalktı. Ben ise başımı hareket ettirmeden öylece sabit bir şekilde tutuyordum.

Zil de çalmıştı kızın kalkmasıyla. Sanki biraz daha uzun sürmüştü bu teneffüs.
Ya ben öyle hissetmişimdir ya da belki kız ayarlamıştır onu da.Her şeyi bekliyebiliyordum artık o kızdan.

Kızın kalkmasının ardından bir damla gözyaşımın sıcaklığını hissettim yanaklarımda.
Bıraksalar daha da devam edecekti bu sıcaklık hissiyatı.
Bir nöbetçi öğretmenin uyarasıyla kalkmak zorunda olunca hızlı adımlarla sınıfa doğru çıktım. Merdivenlerde inatla düşmek isteyen gözyaşlarımı bastırmaya çalışıyordum. Etraftan bir iki kişi dönüp halime baksalarda pek önemsemeden hızlıca sınıfa yöneldim.

Sınıfa girmeden önce derin nefes alarak ağlamamı kontrol etmeye çalıştım.Ne kadar çabalasam da yolda gelirken de ağlamıştım insanların boş bakışları arasında.

Sınıfa girer girmez Berkan'a bakmadan doğruca sırama geçip kafamı sıraya gömdüm.
Kimsenin beni ne görmesini ne de duymasını istiyordum.
İçim parçalanıyordu resmen. Benden en değerli parçam alınmıştı dakikalar içinde. Tarifsiz bir üzüntü hali vardı üzerimde. Beni eksik bırakmışlardı.

Yanıma birinin oturduğunu sezmemle kafamı hafif kaldırıp gelene baktım.
"Arya,iyi misin?"
Hiç ses seda vermeden sıraya gömülünce merak etmişti halilen. Beni çok düşünürdü o.

"İyiyim Berkan." dedim ve hemen kafamı tekrar gömdüm.
Gözlerim hemen dolduğundan bu sahneye şahit olmasını istemiyordum.Çektiğim acıyla yüzleştirmek istemiyordum onu.

Ben sıraya gömülmeye çalışsam da Berkan biraz daha yaklaşmıştı,sesini rahat duyabiliyordum.

"Emin misin? Miden bulanıyorsa çay getireyim,hoca söyler getiririm hemen."

Sanırım tek bulabileceğim bahaneyi söylemişti Berkan. Tereddüt etmeden onayladım.
"E-evet.Midem. bulanıyor ama çay istemiyor canım şu an." dedim.
Onun bana karşı hiçbir şey yapmaması lazımdı, benden uzak durması lazımdı anlaşmaya göre. O yüzden onu başımdan savmaya çalışıyordum onun göremediği göz yaşlarımla.

Berkan biraz daha rahatladığını belirten tepki verdikten sonra arkada olduğunu söyleyerek sırasına geçti.

O sırasına geçer geçmez göz yaşlarımda eş zamanlı olarak bağımsızlığını ilan etti.
Sessiz hıçkırıklarımın arasında kafamı iyice gömmüştüm.

Gün boyunca kafamı kaldırmamıştım genelde, yanıma gelenleri de hastayım diyerek geçiştirmiştim.

Çıkış zilinin çalmasına az kala kendimi toparlamaya çalıştım. Koluna gözümü süreterek yaşları sildikten sonra doğrulup üzerini düzelttim.

Gün boyunca Berkan'a nasıl söyleyeceğini düşünmüştüm. Bir anda hem de hiçbir şey yokken terk etmem nasıl gözükecekti bilememiştim ama bir an önce bitirmek zorundaydım.

Saraç'la Berkan'ın yanıma gelmesiyle hastaneye vardık. Yol boyunca Berkan'ın meraklı bakışlarına  rağmen inatla konuşmamıştım.
Yolda da ona hastane çıkışı nasıl durumu söyleyebileceğimi kararlaştırmıştım.

KARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin