32 | Ân

3K 140 17
                                    

Üç Ay Sonra...


MERSA,

Dönem sonunun gelmesiyle ben de herkes gibi derin bir nefes almış, tatil süresi boyunca yapacağım seyahat için hazırlıklara başlamıştım. İzmir'e geldiğimden beri hiç olmadığım kadar aktiftim, her konuda. Daha önce okuldan eve, evden okula olan yaşantım değişmiş, türlü türlü kurslara, aktivitelere gider olmuştum. Çok yoruluyor, uykusuzluktan gözlerimin karardığı zamanlar oluyordu fakat geceleri başımı koyar koymaz uyuyabilmem için bu şarttı, biliyordum.


Sürekli kafamı meşgul edecek şeyler yapıyordum kısaca. Önceki yaşantımdan çok farklıydım. Haftanın iki günü okuldan sonra aşçılık kursuna gidiyordum, diğer üç gün bir spor salonunda spor yapıyor, pazar günleri ise bir kütüphane de öğrencilere ders veriyordum. Annem bu durumdan şikayetçiydi, çünkü haftanın her günü eve geç geliyordum ama o da farkındaydı böyle olmasaydım çok daha kötü bir durumda olacağımı.


Her şey normale döndü, bitti artık dediğim an bundan üç ay önce aldığım telefonla bazı şeyleri tekrar yaşamak zorunda olduğumu anladım. Kübra'ydı arayan. Sesi öylesine heyecanlı, öylesine mutluydu ki aradan aylar geçtiği halde aklıma geldiğinde bile içten bir şekilde  gülümsüyordum.


"Mersaaa! Kuzum, çok mutluyum! ÇOOOK MUTLUYUM!" diye bağırıyordu telefonun ucundan.


"Noldu?" dedim şaşkınca. Güldü, kahkaha attı hatta. "Tahmin et!" dedi gülerken.


"En sevdiğin marka indirime girdi?" dedim.

"Off, saçmalama!" dedi hâlâ gülerken. Ağzımı açıp bir şey diyeceğim an konuşmama fırsat vermeden, "EVLENİYORUM!" diye bağırdı. Sesinin desibeli o kadar yüksekti ki, telefonu kulağımdan çekmek zorunda kalmıştım.


"Ne?" dedim saniyeler sonra. "Kiminle?"


"Salak," dedi gülerken. "Mücahit ile tabiiki! Kiminle olacak?"


"Ama... Nasıl ya?"


"Dün gece evlenme teklifi etti bana! Kızlarla ayarlamışlar, görmen lazımdı! O kadar mutlu oldum ki... Dur, dur! Kapat hemen FaceTime yapalım, tüm ayrıntıları anlatıcağım!" demiş ve sonra telefonu suratıma kapatmıştı. Daha sonra FaceTime yapmış, abartısız üç saat boyunca Mücahit'in evlenme teklifinden, amcamı nasıl ikna edeceğinden, nişan, düğün; bunların nerede olacağından, hatta kimlerin ne giyeceğinden bile konuşmuştu. Benim ise o konuşurken düşündüğüm  tek  şey, Hakkari'ye nasıl gideceğimdi.


Şimdi ise odamda oturmuş, valizimi hazırlıyordum. Yarın akşam Kübra'nın kınası vardı, ertesi gün ise düğün... Nişan olmamıştı, küçük bir isteme merasimi yapmışlardı sadece. Mücahit'in ailesi Denizli'den sürekli gelemeyeceği için nişan yapmayı istememişlerdi. Ben gidememiştim istemeye. Tam final dönemimdi, asla gidemezdim ve zaten bir iki saatlik küçük bir şey için yengemlerde yorulmamızı istememişlerdi.



En garip olan ise... Amcam ve yengemin zor da olsa bu birlikteliği kabul etmesiydi. Kübra'nın anlattığına göre Mücahit gidip konuşmuş amcamla, amcam çok sinirlenmiş, uzun bir süre hiçbiriyle konuşmamış hatta. Ama sonunda Kübra dayanamayıp amcamın karşısında hüngür hüngür ağlayınca amcam tabiiki kıyamamış, zor da olsa izin vermiş.  Ama hâlâ bizlere tavırlı. Evet, evet bana bile!


Beni öğrendiği ikinci gün aramıştı, bu birliktelikten haberimin olup olmadığını sormuştu. Yalan söyleyemezdim. Bildiğimi söyledim, çok sinirlendi; ama onunda içten içe onayladığını biliyordum çünkü Kübra için Mücahit'ten daha iyisi yoktu. Amcam asla ayrılamazdı kızlarından, işte Kübra da tanıdığı biriyle birlikteydi, hemde gözünün önünde olacaktı.


DOĞUŞTAN ASKER #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin