9 | Beklenmedik

6.4K 282 19
                                    



MERSA,

Amcamın pansumanını son kez yaptıktan sonra sonunda rahat bir nefes alan yengemin ardından amcam göz devirmişti. Yengem onu umursamadan kolunu sardı ve bana döndü.

"Bitti. Çıkabilirsiniz artık."

Başımı salladım ve amcama döndüm. Ama amcam hâlâ yengeme bakıyordu.  Bir süre sonra yengeme doğru, "Yapmak zorunda değilsin, Elif. Hastaneye gidebilirim.. Yada yapmasakta olur." dedi.

"Saçmalama, Murat. Onca yıl boşuna mı tıp okudum ben?" dediğinde amcam, "Ama kötü oluyorsun yaparken." demesiyle yengem başını hafifçe yere eğdi.

"Ondan değil. Daha önce.. Hiç sevdiğim bir insana bunları yapmak zorunda kalmamıştım. Ondan."

Yengemin dedikleriyle, amcamın aşk dolu bakışları yengeme döndü. Bu özel âna şahit olmamak için hızlı adımlarla salondan çıktım. Tam salona girmek üzere olan Kübra'yla çarpışmamla, Kübra "Yavaş!" dedi.

"Pardon ya, acele ettim birazda." dedim. Güldü. "Ne bu acelen?" Daha sonra cevap vermemi beklemeden içeri girecekti ki, önüne geçtim. "Şey, girme bence."

Kaşlarını çatıp, benden uzun olmasının avantajıyla hafifçe başını kaldırıp, kafamın üzerinden salona baktı. Ve anında yüzünü buruşturdu.

"Noldu?" dedim, bende gülerek.

"Öpüşüyor bunlar." dedikten sonra burnunu kırıştırdı. "Yapma, " dedim gülerken. "Çirkin oluyorsun bak."

Omuz silkti ve güldü. "Şeyda nerede?" diye sordum. 

"Odasında olsa gerek. İçine kapandı kaç gündür."

Son konuştuğumuz günden beri daha kötüydü Şeyda. Ona o gün aslında olan gerçekleri anlatmıştım ve hiçbir şey dememişti. Ne yapacağımı bilmiyordum.. Şu hayatta nefret ettiğim üç şey vardı; Savaşlar, bebeklerin katledilmesi ve kavuşamayan aşıklar.

O an karar verdim. Şeyda ve Bedirhan için çabalayacaktım.

"Sen gidiyor musun?" diye sordu Kübra, beni gerçekliğe çekerek.

"Evet," dedim. "Geleli bir ay oldu ama daha projemin birinci sayfasını bile dolduramadım. Şu üç aylık tatilde bitirip İzmir'e dönmek istiyorum."

Kübra'nın yüzünde garip bir ifade peydah oldu. Anlam veremedim. "Haklısın." demekle yetindi ve yanımdan uzaklaştı. Bende ayakkabılarımı giyip, dışarı çıktım ve evin karşısında ki banklara oturarak amcamı bekledim. On dakika sonra amcam evden çıktı, arabasına bindik hemen.

Biner binmez, "Sınıra gitmem gerek, yine yalnız kalacaksın," dedi amcam.

"Proje için soru sorabileceğim birileri olsa yeter amca." dediğimde gözlerini kıstı ve sanırım düşünmeye başladı.

Bir süre sonra, "Bizim Timden birini bırakmama imkân yok, hepsi sınıra gelecek. Ama  erlerden birini ayarlarım." dedi. Gülümsedim ve başımı salladım hızlıca.

Yüksekova Komutanlığının önüne geldiğimizde amcam seri hareketlerle beni içeri geçirdi, kapının önünde duran nöbetçi askere bir şeyler söyledi. Daha sonra bahçenin öbür ucunda bekleyen Timine ilerleyeceği an durdu ve geri döndü, alnımdan öpüp,"Caner Komutan'a git. İşin bitse dahi, ben gelene kadar bir yere ayrılma." dedi. Daha sonra hızlı adımları bir kenara bırakıp, koşarak Timin olduğu bölüme gitti.

Ne yapacağımı şaşırmış bir şekilde arkasından bakarken, birkaç adım ötemden, aşina olduğum bir ses tarafından adımı işittim.

"Mersa.."  Şokla, belki bütün vücudum bir elektrik akımına kapılmışcasına donakaldım. Adım tekrar dudaklarında can buldu. "Mersa.. Mersa.."

DOĞUŞTAN ASKER #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin