21 | Acı Kahve

4.6K 178 24
                                    


Multimedya: Emre'nin Sevgül'ü 😻

Not: Bu bölümü ilahi bakış açısı kullanarak yazdım.  Biraz karakterlerin iç dünyasına da bakalım istedim. Keyifli okumalar diliyorum. 🌷

DOĞUŞTAN ASKER | ÜÇÜNCÜ KISIM

Yiğit Alparslan, hayatı boyunca kontrol sahibi bir insan olmuştu.

Yirmi yedi yaşındaydı ve şu yaşına kadar, gerek mesleği gerekse özel hayatında hiç isteği dışında bir şeyin gerçekleşmesine izin vermemişti. Çünkü onun için tertip, disiplin ve  kontrol hayatı düzene sokan yegâne olgulardı.  Bunun bozulmasına hiçbir zaman müsaade etmemişti. Ta ki gözleri, aklını başından alan bir çift acı kahve gözlerle  çarpışana kadar.

Yiğit için onu ilk gördüğü gün, unutamayacağı kadar garipti. Mersa'ya onu ilk ne zaman gördüğünü soracak olsa kesinlikle cevabı hastane  olurdu lâkin öyle değildi.

Yiğit, Mersa'yı ilk İzmir Adnan Menderes Havalimanında görmüştü. Ali Mert Komutan'la beraber gelmişlerdi İzmir'e, Yiğit istihbarattan aldığı bir bilgi üzerine İzmir'de yapılması planlanan saldırı için oradaydı. Ali Mert Komutan ise üç aylık bir görev dönüşü izin alarak ailesini görmeye gelmişti. İkiside sivil kıyafetler içerisindeydi, Yiğit görevi için alelacele hareket ederken, komutanı ise ailesine kavuşmak için acele ediyordu. İkiside ellerinde bavulları, havaalanından çıkarken, arkalarında duyduğu sesle yerlerinde duraksamışlardı.

"Baba!"

Yiğit, daha önce içine bu kadar işleyen bir ses tonuyla karşılaştığını hatırlamıyordu.

İki yıl önceydi. Çokta güzeldi şimdi düşününce.. Ali Mert Vatanoğlu ölmeden ailesini son görüşüydü. Tabi o zamanlar bunun kimse farkında dahi değildi, onca kalabalığı umursamadan babasına koşan Mersa aslında bunun onunla olan son günleri olduğunun farkında değildi mesela. Yada Komutanının yanında ayakta dikilen, karşısında ki tabloya gözlerini kenetlemiş bakan Yiğit farkında değildi.

Yiğit işte ilk o zaman görmüştü Mersa'yı. Babası gibi gördüğü Komutanının, yaka cebinden hiç çıkarmadığı eski fotoğrafın sahibini ilk kez görüyordu. Ama sanki ilk değildi. Yiğit Komutanının sürekli kızından bahsedip durmasından dolayı o kadar aşinaydı ki Mersa'ya.. Onu gördüğü ilk an sanki ruhlarının yıllar evvel karşılaştığını ve birbirlerini bulduğunu hissetmişti.

Ama aslında yanlıştı. O zamanlar o yirmi dört yaşındaydı, karşısında ki kız ise on altı.. Komutanı hep anlatırken ufak bir kız çocuğu olarak düşlediği o kızın, aslında kalbini ele geçiren  kadın olacağını gördüğü ilk an kalbi hissetti. Fakat beyni bunu bir türlü kabul edemedi. Yiğit, ilk kez vücudunda ki bütün kontrolü bir çift  acı kahve yüzünden kaybetti.

"Abiciğim ben anlamıyorum sizi he! Dalıp dalıp duracaksanız aşık olmayın. Görevdeyiz şurada.. Komutanım! İki saattir on teröristi vuramadınız."

Yiğit kulağında ki kulaklıktan duyduğu Çetin'in sesiyle kaşlarını  çattı ve yirmi metre kadar ileride duran bahsettiği on teröristi ardı ardına indirdi. "Ne demiştin?"

"Kapağın sesi buradan bile duyuldu he.." diyen Bedirhan'ın ardından  Yiğit'in yanıbaşında, onunla beraber nişan almış gittikçe çoğalan teröristleri teker teker indiren Emre güldü.

Saniyeler sonra yerinden kalkan Yiğit'i Emre korurken, biraz daha ilerleyip teröristlerin yoğunlukta olduğu tarafa doğru hızlı adımlarla yürüdü. Geniş gövdeli bir ağacı kendine siper aldığında, etrafı kolaçan etmek için başını çıkardı. Fakat tam o an, bulunduğu tarafa nişan alan teröristi fark edemedi.  Önce kulak zarını patlatacak kadar vızıldayan bir ses duydu, daha sonra kulağında hissettiği müthiş bir yanmayla kafasını hızlıca geri çekti.

DOĞUŞTAN ASKER #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin