13 | Silah

5.6K 255 10
                                    

MERSA,

Yaklaşık bir haftadır, evden dışarı adım atmayı bırak, yengemin bana ayırdığı odadan dışarı adımımı atmamıştım. Yemek saatleri dışında. Amcam bu konuda çok katıydı, babam da öyleydi aslında, evde olduğu nadir zamanlarda hep beraber yerdik yemeği. Ne olursa olsun.

Yiğit'i öpüşümün ardından, öyle bir utanç esir almıştı ki bütün bedenimi, suratına dahi bakamamıştım. Sırf onunla çıkmak zorundayım diye her yere, dışarı adımımı dahi atmıyordum. Son günlerde sürekli midem bulanıyordu, birkaç kere kusmuştum ve  hastaneye gitmeyi düşünmüştüm. Lâkin Yiğit'le gitmek istemeyeceğim için bunu kimseye söyleyememiştim. Yüzüne bakamazdım çünkü. Ama amcamın kesin talimatı olduğu için o, her dakika  olmasa da arada bir evin önüne uğruyor, bir süre orada bekledikten sonra gidiyordu. Onu, tül perdenin gerisinden izliyordum. Saklanır gibi. Öyleydi, onunla yüzyüze gelmekten ödüm kopuyordu.

Elimde ki telefonu yatağın krem pikesinin üzerine bırakıp, ayağa kalktım ve pencereye doğru yürüdüm. Tül perdeyi hafifçe aralayıp,  bakışlarımı evin etrafında gezdirdim. Sokak lambalarıyla aydınlatılan cadde, bomboştu. Hiçbir bir çıtırtı, ses yoktu. 
Gözlerim etrafı kolaçan ederken, ona dair bir iz bulamamanın verdiği sinirle derince ofladım. Ve tam o an, bir şey oldu. Yüzüme bir ışık tutuldu gibi oldu, hissetiğim an başımı kaldırıp ışığın tutulduğu yere baktım. Hızlıca. Hiçbir şey, hemde hiçbir şey yoktu. Korkuyla yutkundum ve perdeyi kapattım.

Gerisin geri yatağa yürüyüp, oturdum ve telefonu tekrar elime aldım. Instagram'da dolaşmaya başlarken, elim istemizce arama motoruna gitti. Kendime düşünme fırsatı dahi vermeden, arama motoruna onun adını yazdım. Yiğit Alparslan.

En başta çıkan isme dokunup, profiline girdim. Profil fotoğrafında Türk bayrağı vardı, bayrağın yanında ise bir silah. Kaşlarımı çattım. Biyografi kısmında ise yine türk bayrağı vardı, gülümserken buldum kendimi. Vatanına aşık bir adamdı Yiğit.

Instagram hesabında sadece iki tane fotoğrafı vardı, biri Şehitleri Anma Günü'ne dair bir fotoğrafı- ki, bugün benim içimi burkan günlerden biriydi. Babamın öldüğü gündü. Yiğit'in paylaştığı fotoğraf, bütün şehitleri kapsayan bir fotograftı, onları yâd ettiklerini belirtiyordu. Diğeri ise, Cumhuriyet Bayramını kutladığı fotoğraftı. Kendi fotoğrafı yoktu, bütün profili Türk bayrağımızla çevriliydi.

Elimde ki telefonu kilitledikten sonra tekrar yatağın üstüne bırakacaktım ki, telefonum elimde titredi. Kimin mesaj attığına baktığım zaman, bilinmeyen numaradan geldiğini gördüm. Hızlıca mesajı açtım.

Hazırlan ve aşağı gel. Kaşlarımı çattım, bu da kimdi böyle? Numarasını A diye kaydedip,  WhatsApp'tan kim olduğuna baktım. Ah, profilinde Türk Bayrağı vardı. Kim, tahmin edin bakalım! Tabi ki Yiğit.

Yataktan hızlı hareketlerle inip, üzerimde ki pijama takımını çıkardım ve bir kot pantalon, daha sonra ise askılı bir bluz giydim. Saatin akşam altı olmasını düşünerek, üzerime ince bir hırka aldım ve saçlarımı gelişigüzel bir topuz yaptım. Bir tarafım, Yiğit'i göreceğimi söyleyerek, güzel giyinmemi tembih ediyordu fakat öyle hâlsizdim ki boşverdim.

Odamdan çıkıp,  evde dolaştım fakat tek bir Allahın kuluna rastlamadım. Şaşkınca salonda dolanırken masanın üzerinde duran kağıt dikkatimi çekti. Elif yengem bırakmıştı.

Tatlım bir arkadaşım rahatsızlandı onun yanına gidiyorum. Amcan komutanlıkta, Şeyda ve Kübra ise üst kata çıktılar. Uyuyorsun diye seni kaldırmalarına izin vermedim.. Uyanınca yanlarına gidebilirsin canım.

DOĞUŞTAN ASKER #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin