SAKLI

166 14 0
                                    

Lara

Nefes nefese gözlerimi açtım.Bulutların arkasına saklanmış, bana ulaşmaya çalışan güneş ışınlarıyla tekrar gözlerimi kapadım.Ama kabusumun görüntüleri tekrar belirince bundan vazgeçtim

Kalktım.Öğlen olmuştu.Sabaha karşı uyuduğumu düşünürsek çok bile uyumuştum.Kabusumun izleri olan terleri silmek için kısa bir duş aldım.

Sürekli aynı hislerle, aynı korkuyla uyanmaktan bıkmıştım.Ter içinde, nefes nefese, o canımı acıtan elleri vücudumda tekrar tekrar hissetmekten bıkmıştım.Aynadaki yansımam bakışlarını kaçırdı ve gözlerim kapalı dolaba kaydı.

Sanki dolabın kulpunu tutan el benim elim değildi, kendine çeken ve açan ben değildim, o titreyen beyaz el bana ait değildi.

Teyzem evdeki kesici şeylerin hepsini kaldıramazdı.Tırnak makasını aldım ve açtım.O tırnak temizleme kısmının sivri ucu tenime değerken gözyaşlarım pes etmişti.

Artık akmıyorlardı.

Birinci kesiği atarken canım acıdı.Ama bu öyle bir acıydı ki, kabusumun bedenime doldurduğu o iğrenç hissi düşünmemi engelledi.Acıyı o an tekrar sevdim.Tekrar sahiplendim.Çekinmeden, bu sefer tereddüt etmeden, getireceği acıyı mutlulukla karşıladım, ikinci çizik de beyaz tenimde kırmızı bir yol bırakırken, olabilecek en iyi ev sahibiydim.

Bunu üçüncüsü takip etti.Belirli bir amaçları yoktu, bir şey anlatmak için kolumda değillerdi.Ordalardı çünkü onlara ihtiyacım vardı.Anlamsız görüntülerinin sakladığı o dikkatleri üzerine toplayan acıya ihtiyacım vardı.Beynim kendini sadece oraya odaklarken gülümsedim.

Bunu neden yapmaktan bıkmadığım, neden vücudumun bu kesiklerle kaplı olduğunu daha iyi anladım.

Tırnak makasıyla işim bittiğinde, onu çöpe attım.Teyzem görmeyecekti.Odama girilmesini sevmediğimi kibar olmayan bir şekilde anlatmıştım.Tüm temizliğin bana ait olduğunu, karışmamasını ya da o dahil başka birinin temizlememesini istediğimi belirtmiştim.

Üzülmüştü, bunu gözlerinde görmüştüm.Ama anlaması gerekiyordu, iki yıl tek başıma, boş ve beyaz bir odada yaşamıştım ben, yalnızlığın en büyük dostum olduğunu anlaması gerekiyordu.

Bugün o kitapçıya gidecektim.Ayrıca pansuman yapan adama da bir özür borcum vardı.Yaptıklarına rağmen gerçekten kaba davranmıştım.

Üzerime her zamankinden, ince bacaklarımı saran streç bir pantolon giydim, vazgeçilmez ince kazaklarımdan birini giymeden önce kanayan yeri temizledim ve yara bandı yapıştırdım.Bir sürü yapıştırmam gerekmişti ama önemli değildi.Alışkındım.

Kafamdaki bandaj yüzünden saçlarımı yıkayamıyordum, çoktan yağlanmışlardı ama yapabileceğim bir şey yoktu.Omuz silkerek sarı saçlarımı siyah bir berenin içine hapsettim.

Teyzem evde değildi.Çalışkan bir kadındı, bunu çalışma odasında geçirdiği vakitten anlamıştım.Masasının üzerindeki dosya ve çizimlerden de.Harika bir göz zevkine sahipti, benim aksine kadın gibi giyiniyordu.Bu ben de olmayan ve hiçbir zaman olmayacak bir yetenekti.

Bana kahvaltı hazırlamıştı.İçten gelen bir gülümsemeyle masaya baktım.Böyle insanca şeyler yaşamayalı gerçekten uzun zaman olmuştu.

Eskiden yemek yemeyi severdim.Metabolizmam çok hızlı olduğundan kilo da almazdım.Evet, bu da yemek yemeye teşvik edici bir özellikti.Ama olanlardan sonra yemek yemekten bile zevk alamamıştım.

Portakal suyunu yudumladım ve dolaptan paket çikolata aldım.Dersimi almıştım.Bir daha bayılmayacaktım.Yani öyle umuyordum.

Evden çıktığımda rüzgar anında bedenimi sarmaladı.Soğuktan böylesine nefret edip de soğuğun hakim olduğu bir yerde yaşamak hoşlandığım bir durum değildi,ama fazla seçeneğim olmadığının da farkındaydım.

AURORAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin