Merhaba🌸 Duygu yüklü bir bölümle karşınızdayım. Umarım size o hissi yansıtabilirim. Bölüm fazlasıyla çok geç geldi. Bu yüzden kusura bakmayın 😒 ama sınavıma son 2 ay kaldı. Bu yüzden stresteyim. Ve açıkcası buraya vakit ayıramıyorum. Müzik konusunda biraz sıkıntı yaşadım. Umarım bölüme uymuşlardır.
Multimedya: Evgeny Grinko- Field
Müziği açıp okuyun lütfen❤
İyi Okumalar🌸❤
********************
Kendinde boğulur mu insan? Duygularında... Hayal kırıklıklarında? Hani yorulsa bile, bilir kendini. Bir süre sonra toparlanıp ayağa kalkar. Peki ben? Kimdim? Neydim? Kendi kimliğimi bilemezken nasıl ayağa kalkacaktım? Gittiğim her yerden az evvel çıkmış gibiyim. Nereye bakarsam bakayım bulamıyorum kendimi. Olduğum hiçbir yerde değilmişim gibi geliyor. Olmadığım her yerde de varmışım gibi...
Uzun ve ıssız bir yolda yürüyordum. Nerdeyim, nereye gidiyorum? Bilmiyorum. Tek bildiğim kaybolan hislerimin arayışında olmamdı. Sanki ağır bir şey üzerime çullanmış, beni eziyordu. Sanki karanlık ve derin bir çukurun içinde yaşıyordum. Hissiz, duygusuz ve körleşmiş gibiydim. Kısacası yarı ölüydüm. Başıma gelen o olayın anılarının beni hiç bırakmayacağını biliyorum. Hangi hain tesadüf çıkarmıştı onu karşıma? Ellerimin bir canın sonu olacağını kim bilebilirdi ki? Senelerdir derin uyuduğum bu uykudan uyanmama bir can mı sebep olacaktı? Duygularım ve acılarım tarifsiz!
Gerçekten de zalimdi rüzgar... Hakimiyetini tek başına sürdüyordu. Durup durup birden patlıyor, acımasızca uğulduyordu. Peki benim acılarımı içimden alıp savururur muydu bir tarafa? Acıma son verebilir miydi? Hayır, veremezdi. Söyleyeceğim bir sözüm var. Fakat kime söylemeliyim? Rüzgar merhametsiz! yol hissiz! Bulutların arasında büsbütün kurtulmaya çalışarak ziya neşreden güneş kayıtsız!
Sanki tüm hayatım boyunca yanlış melodiyle dans etmiş gibiyim. Yıllardır benden gizlenenlere mi, yoksa gerçeğin acı bir tokat ile yüzüme çarpmasına mı yanayım? Evet, ben kâbusun ta kendisiydim. Hiç aklıma dahi gelmezdi. Ama gerçekti. Kaderimdi. Hissiz... Bir çocuğun canına mâl olacak kadar acımasız... Vahşetin ortağı olmuştum!
https://youtu.be/VT82L6VNl9I
Linke tıklayıp bu müziği açın. Eminim daha iyi canlanacak zihninizde.
O kadar dolu, o kadar çıkmazdaydım ki, gökyüzü, feryadıma kulak vermişçesine gürüldüyor, yağmurunu salıveriyordu yeryüzüne.
Aradan tam bir hafta geçmişti. Yine bu saatte hakikati öğrenmenin eşiğindeydim. Bir haftadır kimseyle konuşmuyor, kimseyi görmek istemiyordum. Ne ağlayabiliyor ne de tepki veriyordum. Düşünme hariç bütün yetilerimi kaybetmiştim sanki. Ne zaman gitmeye çalışsam kaçtıklarımın merkezinde buluyordum kendimi. Bir hiçlik yutsaydı beni keşke... Şimdi kasvetli havanın bağrında, bağırabildiğim kadar bağırsam, kucaklar mıydı gökyüzü?
Bir haftadır akmayan gözyaşım akmıştı sonunda... Çaresizliğim, yağmur damlalarıyla avuçlarımdan süzülürken tek yaptığım sadece sessizce ağlamaktı. Kafamı kaldırıp gökyüzüne baktım. Simsiyah bulutlar, yağan yağmur... "Neden?" diyebildim sadece. Neden... Gözyaşım dahi söndürmüyor içimdeki yangını. Ellerimi iki yana açıp gözlerimi kapattım. Ve kendi etrafımda dönmeye başladım. Yağmur damlaları yüzüme çarpıyordu. En çok yağmur da güzeldi ağlamak. Böylece kimse görmezdi ağladığını... Gözyaşların damlalarla birlikte akıp kaybolurdu teninde.
Müziği burda kapatın.
***
Islanmış telefonumu cebimden çıkarıp saate baktım. 6' ya geliyordu. Hava birazdan kararacaktı ve ben hala dışardaydım. Hızlıca etrafıma bakındım, kimse yoktu. Düşünceler beni o kadar sarmıştı ki, buraya nasıl geldiğimin farkına dair varamamıştım. Hızla yürümeye başladım. Her yer aynıydı. Issız bir yol ve ağaçlar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI SİLÜET
VampireKanla boyanmış hayatlar, hapsolmuş bedenlerin kül kokusunu taşımakta... Sürgün yemiş karanlık bir ruh, birbiri ardına sıralanmış cesetleri sarmalıyor... İfadesiz, soğuk suretler, anlatıyor aslında gerçekleri... Hakikat mi yoksa rüya mı? Kim bilebili...