Keyifli okumalar❤
Güneş ışığı pencereden yüzüme vuruyordu. Ellerimi gözlerime siper ettim. Alarmın birdenbire çalması ile yerimden sıçradım. Alarmı kapattım ve yataktan çıktım. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Yaralarım hala sızlıyordu. Eninde sonunda okula gidecektim, malesef bundan kaçışım yoktu. Derin bir nefes verdim. Odama gelip yaralarımı kapatacak şekilde hazırlandım ve aşağıya indim. Burnuma şimdiden mis gibi kokular geliyordu. Hemen sandalyemi çekip oturdum ve kahvaltıma başladım.
"Dün gece neden öyle apar topar gittin? Seni merak ettik ama bir türlü çıkamadık. İyi misin?"
Lokmam boğazımda kalmıştı. Dün olanlar bir bir aklıma doluyordu.
"Katie, iyi misin?"
Başımı salladım.
"Evet, iyiyim. Sadece... Eve gelmek istedim."
Annem kaşlarını çattı.
"Bu yaptığın çok kabaydı. Madem sadece eve gelmek istedin, o zaman neden bize haber vermedin?"
Köşeye sıkıştırıyordu. Yutkundum.
"Zaten eve geldiğimde biraz dinlenmek için odama çıkmıştım. Özür dilerim."
Hiç inanmış gibi görünmüyorlardı.
"Sen eve gelir gelmez uyuduysan, kahveleri kim içti o zaman?"
Yutkundum. Sakin ol Katie...
"Ben içtim."
Babam tek kaşını kaldırdı.
"İkisini de mi?"
Başımı salladım.
"Evet, ikisini de."
Cevap vermelerini beklemeden hemen ayaklandım. Kapıya doğru ilerledim.
"Çöpteki kan lekeli pamuklar nereden geliyor? Peki ya kanlı elbisen?"
Gözlerim kocaman olmuştu. Dün o ruh haliyle çöpü atmayı unutmuştum ve bu da bana pahalıya mâl olabilirdi. Yutkundum. İyice köşeye sıkışmıştım.
"Şey, dün gece eve gelirken eteğimin uzunluğu yüzünden düştüm ve gece de pansuman yaptım. Önemli bir şey değildi."
Babam kollarını göğsünde kavuşturdu.
"Peki ya attığın çığlık?"
Yutkundum.
"A... Şey..."
Annem tam bir şey söylemek için ağzını açmıştı ki kapı çaldı. İçimden çabucak derin bir oh çektim ve kapıyı açtım. Gördüğüm kişiye bakakalmıştım.
"Andre?"
Sırıttı. Elleri pantolonunun cebindeydi.
"Katie? Sana da günaydın."
Gözlerimi kırpıştırdım. Oldukça şaşırmıştım. Hala konuşmadığımı görünce devam etti.
"Seni okula ben bırakmak istedim. Dün olanlardan..."
Çabucak susturdum ve içeriyi işaret ettim. Başını salladı.
"Beraber gidelim mi?"
Aslında fena bir fikir değildi.
"Olur. Bekle de çantamı alayım."
Başını salladı. İçeriye girip anneme ve babama el salladım ve çantamı alıp kapıyı arkamdan kapattım. Derin bir nefes verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI SİLÜET
مصاص دماءKanla boyanmış hayatlar, hapsolmuş bedenlerin kül kokusunu taşımakta... Sürgün yemiş karanlık bir ruh, birbiri ardına sıralanmış cesetleri sarmalıyor... İfadesiz, soğuk suretler, anlatıyor aslında gerçekleri... Hakikat mi yoksa rüya mı? Kim bilebili...