2 gün sonra..
Demir'in beni yüzlerce kez aramasının hiçbirini açmamıştım şu 2 gün içinde. İyi ki de açmadım. Ve bu 2 gün içinde sadece uyuyup kalkıp yemek yiyip kitap okuyup geri uyudum. Klasik depresyon işte çokta şaaapmaya gerek yok.
Ertesi gün okullar açılacağı için bugün çok işim vardı. İlk olarak kalkıp çantamı hazırladım. Sonra ise anneme küçük bi not yazıp evden çıktım. Nefes almaya ihtiyacım vardı. Ve bir de birkaç tane deftere de ihtiyacım vardı. Bir iki sokak yukarıda bir kırtasiye vardı ama biraz yürümek istiyordum.
Demir, benim yıllar boyunca kardeşim gibi aylardır da sevgilim olarak sevdiğim çocuk beni aldatmıştı. Aldatılmak açıkçası bana hep saçma gelirdi. İnsanlar nasıl olur da sevdiğinin bir başkasını sevdiğini anlayamazdı? Demek ki olabiliyormuş.
Böyle düşünürken epeyce yol yürümüştüm. Ayaklarım beni bizimkilerle hep buluştuğumuz sokaklardan birine getirmişti. Burada bizim semtin en büyük kırtasiyelerinden biri olduğundan hızlıca oraya girdim.
Keşke girmeseydim cidden içerisi AŞŞIRI kalabalıktı. Ama girmiştim bir kere ve zaten birkaç adım attıktan sonra araya giren insanlar yüzünden kapıyı bile göremeyince çıkamayacağıma kesin karar verip önüme döndüm.
Tam defterlerin olduğu yere geldiğimde kiminle karşılaştım tahmin etmek ister miydiniz?