çıkarıyorum üzerimden eskileri
susayan yanım isyana odaklı
üşüyen çocuklara göz kırpıyor
sensizliğin arifesinde kalemin ateşi
yeni senleri iklimine çağırıyor
yaşamak güzeldir diyebilirsin
ki yaşamak seni giyebilmektir
gözlere düşen her pusuda
akarken gönül ırmağı usulcayı
kanabilmektir susuzluğumda
sana susuyorum
diyebilirim bu susadığımı ifade etmez
bir bulut düşerken kirpiklerinden
ve diline sürünen yakıcı tuz
sürüklenirsin yalnızlığın içinde
kurtulmayı dilersin ölümün ellerindenAytekin Orhan
Gözlerimi açtığımda hemen hemen on yıldır alışık olduğum hastane kokusu burunuma doldu.
Tepemdeki doktor elindeki dosya ile büyük ihtimal kan değerlerime bakıyordu. Uyandığımı fark edince kalemini formasının cebine taktı.
"Nasılsınız Nefes Hanım?"
"İyiyim sağ olun."
"Kan değerleriniz normal anca ben bir MR (emar) isteyeceğim."
"Gerek yok doktor bey"
"Anlamadım ama"
"Bende doktorum ve neyim olduğunu biliyorum en kısa zamanda bir doktora görüneceğim."
"Peki o zaman eşiniz çok telaşlanmıştı iyiyseniz çağırayım yanınıza"
Tahir'den 'eşiniz' diye bahsetmesine şaşırırken birde telaşlandığını söylemişti. Doktor dışarı çıka çıkmaz içeriye Tahir girdi.
"Nefes nasılsın?"
"İyiyim meraklanma."
"Doktor bir şey demedi ama ne olmuş? Bak bu ikinci bayılman."
"Anlatacağım ama bir sakin ol Tahir bir daha bayılacağım şimdi."
"Tamam Nefes sakin ol ama anlat yoksa bu sefer ben bayılacağım."
"Tahir benim"
Odaya giren hemşeriyle yine susmak zorunda kalmıştım. Hemşire biten serumumu çıkardıktan sonra bizde çıkış işlemlerini yapıp hastaneden çıkmıştık. Tahir'i tanıyordum ve eminim bu konuyu öğrenmeden eve dönmeyecekti.
Çivraya geldiğimizde arabadan inmeden öylece denizin dalgalarını izlemeye başladık. Tahir benim konuşmamı bekliyordu bende cesaretimi toplamaya çalışıyordum.
"Burdan gittikten sonra ikizlerin ağlama sesleri hiç eksik olmadı kulaklarımdan, geceleri o ağlama sesleri ve minik iki çift elin boğazımı sıkmasıyla uyanır bir daha uyuyamazdım. Sonra yaklaşık iki yıl önce kusmalarım, şiddetli baş ağrılarım ve zaman zaman bayılmalarım başladı. Tabi bende migren olduğu için umursamadım. Sonra güçsüzleştiğimi hissettim uzun süreli ameliyatlarda kollarım uyuşuyordu. Ben o zamanlar o kadar kötü bir psikoloji içindeyim ki hani bunlarıda depresyona yoruyorum. Hastanesinde çalıştığım başhekim fark edince zorla tedavi etti. Beynimin büyük bir kısmını kaplayan bir tümör olduğu anlaşıldı."
Tahir şaşkın ve üzgün bakışlarını bana dikmişti. Bende zorlukla karşımdaki adama baktım gözlerindeki karmaşık duygular içime kor ateş gibi düşmüştü.
"Ne-Nefes tedavi yani tedavisi var değil mi?"
Burukça gülümsedim ah evet vardı. Tabi şansa bağlıydı. Kafamı sağa sola salladım. Göz yaşlarımı
"Kesin bir tedavisi yok."
"Ama var. Kesin ya da değil sonuçta var! Ve...ve biz her şeyi atlatacağız, değil mi Nefes? Bir şey söyle gözünü seveyim. Gerekirse ülke dışına çıkalım onlar gelsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüreğimdeki İki Melek
Teen FictionAnne oldum ben, evlatlarıma dokunmadan anne oldum. Ama anne olduğumu haykırmaya gücüm ve ömrüm yetmeyecek. ~~~~~~~~~~~~~~ Anne olmak; Ne yapacağınızı çoğu zaman bilememektir. Kıyamamaktır. Vazgeçiştir. Hem de her şeyden. Daha çok can yakmamak için...