İnsan sevme hissini israf etmemeli,
Kim ne kadar sevilmeye layıksa
Onu o kadar sevmeli.Necip Fazıl KISAKÜREK
Kızaran yüzümle kahvaltı yapmaya çalışıyordum, ancak pek mümkün değildi. Ada bizden cevap bekliyor ve sorularını sıralıyordu ki Asiye abla olaya el attı.
"Kuzum az önce ben gittim ya annenin yanına, biraz hasta olduğu için duş alamamış bende yardımcı oldum."
"üstünü babam giydirmiştir zaten daha önce de yapmıştı değil mi baba?"
Ada evladım olmasa kapatma düğmesi takardım. Hayır anlamıyorum minicik aklından nasıl çıkıyordu bunlar.
"Hayır babam, daha önce annenin çorabını giydirmiştim sen onu görmüşsün."
Artık tamamen elimi çekmiştim sofradan yemek yiyemiyordum. Mustafa abinin bakışlarını üzerimde hissettiğim için daha çok gerildim. Yangazlar ise kıkırdamakla meşgullerdi, tek bildikleri eğlenmek zaten ama ben bunun hesabını sorardım onlardan. Saniye Hanım elinde ki mısır ekmeğine sürülmüş reçeli bana uzattığında şaşkınca suratına baktım.
"Hadi kızım hadi, bir an önce toparlan ki yüzün kırmızılığı atabilsun, kendi işini kendin gördüğünde bu kadar eziyet çekmezsun."
Beni düşünmesi ne ironiydi ama!
Bu sefer Tahir'de gülmüştü ama sihirli parmaklarım karın kaslarını sıktığında hafif inleyerek susmak zorunda kalmıştı.
Kapı zilinin çalınmasıyla Murat ayaklanmış ve kısa süre sonra bana seslenmişti. Tahir'den destek alarak kapıya ulaştım.
"Nefes Bakırcı"
"Evet benim"
"Hastanede kayıtlı olan adresiniz buradaydı kusura bakmayın, ikametgah adresinizde bulamamıştık sizi. Ay sonu bir tazminat davanız var, buyurun belgeniz"
"Teşekkürler"
Tabi ya, satın aldığım evde bir takım pürüzler yüzünden satışı iptal etmiştim ve ev sahibi dava açmıştı. Çok uğraşacağım bir dava değildi, adam kendi kendine savaş ilan etmişti.
"Merak etmeyin, bir ev satın almıştım ama iptal edince adam dava açtı çok mühim değil"
Üzerimdeki endişeli gözler çekilmişti.
"Anne"
"Efendim oğlum"
"Bakırcı diye isim mi olur?"
Kıkırdadım. "isim değil annem, soy isim o"
"Ama bizim soy ismimiz Kaleli değil mi?"
Asıl şimdi ayıkla pirincin taşını.
Tahir'in çocuklara açıklama yapacağını anladığımda önce ben atıldım konuşmaya. Doğruları anlatıp minicik beyinlerini ve kalplerini yormaya gerek yoktu, zaten yeterince zor bir hayata mahkum etmiştik.
"Aşkım oğlum, annelerin soy ismi anne olunca değişiyor, siz doğmadan önce Bakır'dı o yüzden postacı eski soy ismimi kullandı."
"O zaman söyle kullanmasın. Biz aleyiz hepimizin ismi aynı"
Ada kıkırdadı "hepimizin soy ismi aynı, ismimiz aynı olamaz ki"
Bu kadar zeki çocuk doğurmamalıydım. Babalarının hakkı da yenmezdi tabi, çok iyi yetiştirmişti. Evlatlarımı ve sevdiğim adamı korkusuzca, doyasıyla izliyordum. Tarifi yoktu hissettiğim duyguların.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüreğimdeki İki Melek
Teen FictionAnne oldum ben, evlatlarıma dokunmadan anne oldum. Ama anne olduğumu haykırmaya gücüm ve ömrüm yetmeyecek. ~~~~~~~~~~~~~~ Anne olmak; Ne yapacağınızı çoğu zaman bilememektir. Kıyamamaktır. Vazgeçiştir. Hem de her şeyden. Daha çok can yakmamak için...