12|Tahir'in Hikayesi

305 28 25
                                    


Seni dağladılar değil mi kalbim,
Her yanın, içi su dolu kabarcık.
Bulunmaz bu halden anlar bir ilim;
Akıl yırtık çuval, sökük dağarcık.

Sensin gökten gelen oklara hedef;
Oyası ateşle işlenen gergef.
Çekme üç beş günlük dünyaya esef
Dayan kalbim üç beş nefes kadarcık!

Necip Fazıl Kısakürek

Tahir hipnoz olmuşcasına beni dinliyordu. Haklıydım ben evli bir adama aşık olmamıştım. Hareketlerle önümde tur atan sesi kulaklarıma aşkla dolan adama aşık oldum. Sonrasında engelleyemedim duygularımı evet, evli olmasına rağmen büyüdü sevdam bu benim güçsüzlüğümdü, o dönemde gücüm yoktu zaten. Karnımda ikimizin genlerini taşıyan iki bebek vardı, eğer zamanında gücüm olsa bu acıyı yaşatmazdım zaten kendime.

"Ben evli bir adama aşık olmadım" diye fısıldadım ve devam ettim.

"Ben evli olduğunu bile bile yaklaşmadım sana, ben senin çocuklarını taşırken bile sana olan duygularıma engel olmaya çalıştım. Güçsüzdüm ben o dönem, gücümü kaybetmiştim ve çocuklarım bana anne diyene kadar ne vücudum da ne de ruhumda o gücü hiç hissetmedim"

Saniye Hanım güven verircesine sıktı elimi, göz yaşlarım benden bağımsız akmayan başlamıştı bile.

Asiye ablama baktığımda benden farksızdı gözleri, Tahir'e bakmaya cesaret edemedim, edemez kalkanlarımı indirir, gücümü kaybederdim.

"Geçmedi biliyorum Nefes, belki uzunca bir yıl geçmeyecek ama sana yemin olsun ki ister affet ister sonsuza kadar eziyet et bana gıkım çıkarsa şerefsizim. Sadece... Sadece beni ve çocuklarımızı sensizlikle sınama. Bizi birbirimizden ayırma. Nefes benim gözüm kör ama gönlüm açıkmış işte sana, çok geç oldu ama oldu ne güzelim aklım yerine geldi"

"Tahir benim kızgınlığım, kırgınlığım senin sevdana değil ki"

Değildi, açık yüreklilikle söylüyordum bunu.

"Aksine Tahir, kim olursa olsun yanında bir kadın varken sevdanı gözünün görmemesi, o kadın ne yaparsa yapsın ona olan sadakatin bana gurur verdi. Ama sen Tahir ben senin karakterine, tavırlarına kırgınım. Bana aşık olmamanla, Yelda'ya bağlılığınla değil benim davam."

"Haklısın Nefes, yemin ederim ki haklısın. Ne dileyecek bin özrüm yeterli sana ne de Karadeniz'in dört yıldır yaktığı ciğerim. Ne edeyim söyle bana güzelim, bu deli Tahir nasıl unuttursun o öküz Tahir'i"

Sessiz kaldım. Cümlemi toparlayamıyor, hissedemiyordum. Aynı şeylere defalarca kızmanın bir yararı var mıydı? Kırgındım, kızgındım ama değer miydi nefesimizi tüketmeye. Oluşan sessizliği Saniye Hanım bozdu.

"Kader" hepimiz sorgularcasına baktık gözlerine. Tek kelime etmişti sadece, sorguladığımızı anlayınca devam etti sözlerine.

"Adının hikayesini bilir misin sen?" Tahir'e yöneltmişti bu soruyu.

"Babamın dedesinin adı değil mi?".

Saniye anne hüzünle başını iki yana salladı.

"Babanın bir gardaşu vardı. Yani sizin emiceniz. Aile tarafından adı anılmamaya yemin edildu, ama baban seni onun adıyla yaşattu. Yapma dedum isim kaderi doğurur dedim dinletemedim."

Hepimiz dikkatle Saniye Hanımı dinliyorduk.

"Görücü usulü biriyle evlenilirdu bizim zaman da, emicende evlendi bir kadınla ama uşakları olmadi sonra aile baskısı ile bir kadınla daha evlendi. Emicen ilk eşine hiç dokunmamuş bir fiskesi geçmemiş ama Hatice yani ikinci eşine dünyayı zehir ettu. Kadınun yüzüne bir kez bakmamış, sanki kadın evlenmek için ölüp bitmiş gibi suçlamış kadını. Bir gün yine ilk eşinin laflarına kanıp zehir etmiş Hatice'nin gününü Hatice kalp krizi geçirmiş dayanamamuş zavallım. Öğrendik ki Hatice hamileymiş bebeği de karnında ölmüş. Emicen bunu duyunca delirdu. Meğersem Hatice'ye en, baştan sevdalanmuş ama zorla sırf çocuk için eşine ihanet ettiğini düşünüp gönlünü kapamış kadıncağıza dünyayı dar etmiş. Hepimizin içinde haykırdı sevdasınu, sonra gidip intihar etmiş."

Yüreğimdeki İki MelekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin