Sessiz gözyaşın ve gülümsemen gülüm,
hıçkırıkların ve kahkahan gülüm.
pırıl pırıl beyaz dişli kahkahanın tekrarı.Güz sabahı üzüm bağında
sıra sıra,
büklüm büklüm kütüklerin tekrarı
kütüklerde salkımların
salkımlarda tanelerin
tanelerde aydınlığın,
aydınlıkta yüreğimin.Nazım Hikmet RAN
Tahir pijamamı belimden aşağı yavaşça çektikçe ben geriliyordum. İlk defa bu kadar yakındık nazikçe üzerimi değiştirdikten sonra alnıma dudaklarını dayadı, derin bir nefes alıp geri çekildi.
"Nefesim"
"Teşekkür ederim"
"Ula ne teşekkürü unuttun mu 4 yılın acısını çıkaracaktın."
Gülümsedim işini biliyordu bu adam. Beni kucağına alıp kahvaltı masasına götürdü.
"Günaydın herkese"
"Günaydın bacım, nasılsın"
"İyiyim abi çok şükür"
Kahvaltımızı yapıp ayrıldık evden. Fizik tedavi için hastaneye gelmiştik yine. Uygulanan hareketlerin ardından bacaklarımı sıcak olduğunu söyledikleri bir küvete sokmuşlardı. Ama aksine benim ayaklarım üşüyordu.
"Bu nasıl sıcak su üşüdü ayaklarım"
Doktor ve Tahir ışıldayan gözleriyle bana baktılar bende sonradan farketmiştim.
"Nefes Hanım siz hissediyor musunuz?"
"Sizin söylediğiniz gibi sıcak değil ben soğuk hissediyorum."
"Nefes Hanım su soğuk zaten hemde çok soğuk"
Biz doktora anlamayan gözlerle bakıyorduk.
"Nefes Hanım, size sıcak dememimizin sebebi beyinsel fonksiyonları yanıltmak. Siz ne kadar hissedemeseniz de beyniniz kendini sıcak suya ayarlamıştı ancak su aksine çok soğuk olunca hissettiniz. İlk günden harika bir adım oldu daha fazla sizi yormayalım."
Tahir sudan çıkan ayaklarımı kurulayıp ayakkabımı giydirdi. Arabaya oturtup kemerimi de bağlamıştı.
"Nefesim bir kahve içelim mi?"
"Olur içelim"
Karadeniz'e bakan ilk geldiğimiz kafeye gelmiştik içeriden gelen pasta kokuları beni mest etmişti ama Tahir'e söylemeye çekiniyordum. Evet üzerimi değiştiren ve beni gün boyu kucağında taşıyan adamdan utanıyorum.
Garson yanımıza geldiğinde bana odaklanmıştı. Tahir hafif öksürüp kendine çevirdi dikkatleri ah kıskanmış mıydı o?
"Biz iki sade kahve, bir çikolatalı bir de çilekli pasta."
Pasta istemesine ağzım açık bakmıştım.
"Tahir sen"
"Nefesim, sen yanımdayken gözüm kördü belki göremedim seni ama gönlüm görmüş sevmiş tanımış. Diyeceksin ki hiç tanımaya çalışmadan nasıl tanıdın beni gönül bu Nefesim gönlüm almış senide gözüm açılmamış."
Söylediklerine verecek bir cevabım yoktu. Ona hak veriyordum sonuçta evliyken bir kadına aşık olsa buna mantıklı yaklaşmazdım, aksine evliyken ben bile olsam karısını sevmiyor bile olsa bir başkasına bakmaması yine sevdiğim adamın karakterini göstermişti. Evet çok acı çektim o Yelda'ya baktıkça, çocuklarımız dedikçe ama sadece Tahir suçlu değildi o benim aşkımdan bi haberdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüreğimdeki İki Melek
Teen FictionAnne oldum ben, evlatlarıma dokunmadan anne oldum. Ama anne olduğumu haykırmaya gücüm ve ömrüm yetmeyecek. ~~~~~~~~~~~~~~ Anne olmak; Ne yapacağınızı çoğu zaman bilememektir. Kıyamamaktır. Vazgeçiştir. Hem de her şeyden. Daha çok can yakmamak için...