BÖLÜM 6

35 10 1
                                    

Ne istediğini söylememişti. Bu uzun yolculuğumuzun sonunda dile getireceğini, şimdilik onu bunaltmamam gerektiğini söyledi. Oyunu ona göre oynamak ne kadar hoşuma gitmese de kabul etmiştim.

Hastaneden istediğimiz şekilde kolaylıkla çıkabilmiştik. Bunu kafamda çok büyüttüğümü bile düşündüm.

Bana iki beden büyük olan ceketimin ceplerine ellerimi yerleştirdim. Dışardaki havayı solumak güzel hissettirmişti. Kafamda olup biten olaylar o kadar muhteşemdi ki umutlanmamak elde değildi. Kendi kendime güldüğümü hissettiğim anda dönüp Maviye bakıyordum. Neyse ki hiç yakalanmamıştım. Ya da beni yakalamak istememişti. Karar veremiyordum.

İlk durağımız olayın çıktığı mini bardı,

''Yürüyerek mi gideceğiz?'' diye sordum ona dönerken.

''Evet.'' Dinlenmesi gerektiği yerde kendini yoruyordu. En az 3 ay demişti doktor. Bekleyebileceğimi söylememe rağmen kabul etmemişti bu durumu. Bildiğini okumakta üstüne yoktu.

''Yürümen senin için iyi mi peki?'' diye sordum sakin bir ses tonu ile.

''Neden, umurumuzda mı ki bu ?'' Göz ucu ile bana bakınca gözlerimi kaçırıp panikledim,

''Ne alaka!?'' Kafamdan tutup durdurdu,

''Sakin ol.'' Yüzüme dümdüz bakınca kafamı sallamakla yetindim.

Bara geldiğimizde kalbimi aşırı bir telaş ve heyecan bastı. Sanki buraya girdiğim de Burkay ile karşılaşacakmışım gibi bir his. İlginç bir korku, endişe...

Mavi içeri korkusuzca girdi. Ben hemen ardından yürüyordum. Elini tutmak istedim. Küçük bir kız çocuğu gibi ona sığınmak, beni korumasını istemek... Oysaki onu vurduğum gece nasıl da güçlüydüm. Kendimi kaybedecek olmak bile ürkütmemişti beni. Şimdi bu panik niyeydi?

Barmeni gördüğü gibi adımları hızlandı Mavi'nin.Sabırsızlık tüm kanını kaynatıyordu. Sanki aniden arkada klasik bir müzik çalmaya başlamış. Mavi adımlarının aksine gayet sakince barmenle konuşmaya başlamıştı. Konuştuğumuz adamı tanımıyordum. Dinlediğim şeyler Mavi'nin de tanımadığını gösteriyordu. Bir önceki çalışan adam buradan çıkmış. İşletme sahibi de uzun süre ortalarda görünmüyormuş. Olayı sordu Mavi. Adam haberinin olmadığını söyledi. Bize güvenmedi doğal olarak. Umutsuzluk tüm ruhuma işlerken onu asla göremeyecek olmanın karamsarlığı ile boğulduğumu hissettim. Lafa girdim,

''Lütfen bir şeyler biliyorsan söyle. Benim için çok önemli. Kaçan adam benim her şeyimdi. Onu bulmam lazım.'' Mavi'nin adama dümdüz bakmasının asıl nedeni bana olan öfkesiydi hissedebiliyordum. Yutkundum yavaşça. Ve karşımdaki yeni barmene yalvaran gözler ile baktım. Ağzı aralanacak gibi oldu sonra Mavi ile göz göze geldi, ''Lütfen!'' diye şakıdım bir kere daha, ''Bildiğini biliyorum. Eğer zararlı olsaydık daha farklı yöntemler denerdik, biliyorsun...''  Mavi sinirle iç geçirip bana ters bir bakış attı. Ama ben ısrarla karşımdaki adamın gözlerine bakıp merhamet aradım.

''Tamam ama benden bir şey duymadınız.'' Bu cümle yaşadığının kanıtı olarak avuçlarıma sunulmuştu resmen. Kalbimin kanatlarını hissettim o an. Heyecanımın dudaklarımın arasından nefes olarak uçuşunu... Gözlerimin etrafında toplanan ıslaklık ve boğazımdaki düğümün acısını... Mavi'nin gözleri üzerimdeydi. Beni çözmek, anlamak istiyordu. Sevgimin gücü onu şaşırtıyordu, ''Kars Merkezde. Oranın ünlü bir lokantısında garsonluk yapıyormuş. Sadece bu kadarını biliyorum. Başka bir şey sormayın lütfen.''

''Kars mı?'' diye soruyorum şaşırarak, ''Çok anlamsız.''

''Anlamlı bir yere saklanacak olması salak olduğu anlamına gelirdi zaten.'' diye söylendi Mavi.

''LİLİ''Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin