BÖLÜM 1

244 46 42
                                    

Yalnız başıma içtiğim kalabalık bir okul partisinde ne yaptığımı sorguluyordum. Bir sigara yaktım düşünmeden. Ortamda bulunan yanıp sönen ışıklar, yüksek sesli müzik, bir sürü insan... Gözüme takılan kızı izledim şuursuzca. Kimseyi umursamadan gözleri kapalı dans ediyordu. Kalabalığın içindeydi ama bir o kadar da yalnızdı. Elindeki bira şişesinden dökülen içkisi, boynunu geriye atıp bedenini kıvırması o kadar doğaldı ki... İnsanlar görüş alanımı kapadıkça hepsini itip onu izlemek istedim. Minicik eteğinin dalgalanması ile açılan bacakları ve kollarının güçsüzce başının üstünde birleşmesi bir anda dönmesi ağzından çıkan ufak çığlık, gülüşü... Başka bir kızın alıp onu ittirmesi ile bütün büyü bozuldu. Kız sendeledi. Başka biri onu tuttu düşecekken. Yabancı ellerden kurtuldu hemen. Çarpık bir şekilde yürüyerek az önceki halinden eser kalmayacak şekilde insanları geçmeye çalıştı. Yeşil, parlak gözleri bana takılınca ani bir panik sardı içimi. Ama bakışlarımı asla geri çekmedim. Beni tanıdığına adım gibi emindim. Kimsenin sevmediği tuhaf üniversite öğrencisi. Adımın söylenmesi insanları ürkütmeye yetiyordu. Kız bakışlarını benden çektiğinde inanılmaz bir rahatlama hissettim. Ama bunun burada son bulmasını istemiyordum. Arkasından yürümeye başladım. Kapı eşiğine ulaştığında dayanamayıp kustu. İnsanlar onu izledi. Komik bir görüntüymüş gibi gülenler oldu, bazıları iğrenen bakışlarını yolladı. Sanki kendileri eşsizmiş gibi... Kız elinin tersi ile ağzını temizledi ve yürümeye devam etti. Açık alana çıktık. Oraya da insan kalabalığı hücum etmişti. Dünya üzerinde mutlu kalabileceğimiz her yeri işgal etmişlerdi. Önümüzde duran kocaman havuzun hemen önünde dikildi. İçinde yüzen insanları yakından izliyordu. Durdum uzaktan onu izledim. Ne yapacağını görmek istiyordum. Hiç bir şey yapmasa bile...

Yanına sarışın, ıslak bir çocuk geldi. Ona bir şeyler söyledi ama kız tepki vermedi.Eli koluna gidince kız onu ittirdi. Çocuk bilmiş bir bakış atıp burnunu çekti. Islak saçlarını geriye attı ve kızı bir çırpıda suyun içine itti. Ben refleks olarak bir adım attım ama olduğum yerde kalmaya karar verdim saniyelik. İnsanların gülüşleri ve kıza odaklanmaları... Herkes bir anda ben kesilmişti. Tuhaf bir hise büründüm. Kız sudan çıkmadı. Çırpınışlarını izlediler. İnsanlar öylece izliyordu hemen karşılarında boğulan kızı. Su boyunu fazlasıyla geçiyordu. Belki daha sonra bu kadar insanın önüne kendimi atacak olmama inanamayacaktım ama şimdi korkusuzca havuza doğru koşup atladım. Kızı suyun altında yakaladım. Dibe çökmeye başladığı an belinden tuttum ve ikimizi yukarı doğru çektim. Başımız suyun yukarısına çıktığında derin bir nefes aldım. Topladığım saçlarım açılmış, omuzlarıma dökülmüştü. İnsanların şaşkın surat ifadelerini görmezden gelerek kızı ve kendimi havuzdan çıkardım. Yere yatmış sırılsıklam bedeni, beyaz suratı, ıslak kirpikleri ile karşımda duruyordu. Masallardaki uyuyan güzel bu olsa gerek diye düşündüm. Suni teneffüs yapmak için eğildim ve dudaklarını iki parmağım arasında açarak nefesimi ona verdim. Kafamı hızla kaldırıp göğsüne basınç uyguladım.

1,2,3...

1,2,3...

1,2,3...

Tekrar dudaklarını tuttuğum anda ellerime ağzından dökülen suyla gözlerini açıp öksürmeye başladı. Derin bir nefes alıp saçlarımı geriye attım. Bir kaç telin hala yüzümde olduğuna adım kadar emindim. Az önce kızı havuza iten piçe doğru yamuk bir gülümseme attım. Kız kendine gelmeye çalışırken hızla ayağa kalktım ve çocuğun boynuna yapıştım. Herkes öylece durmuş beni izliyordu. Dokunulmaz bir seri katil sabıkam varmış gibi korkuyorlardı benden. Onlardan değildim. İnsan hiç değildim. Belki de deliydim. Ancak bilmelilerdi ki, deliler dünyanın gerçek efendileridir.

Avucumun arasında sıktığım boğazı ile nefes almak için çırpınıyordu tanımadığım çocuk,

''Hissediyor musun?'' diye sordum sakince. Yüzümdeki gülümseme ona dehşet veriyordu.Bunun farkındaydım. Ellleri ellerimi bulmuş kendini kurtarmaya çalışıyordu. Herkesin gözü bendeydi. Az önce kurtardığım kız da buna dahildi. Bakışlar beni rahatsız ettikçe daha çok sıktım boğazını. Ağzı iyice açıldı, yüzü kıpkırmızı oldu, ''Hissediyor musun?!'' diye tekrar bağırdım, ''Ölümü!'' Kafasını sallamaya çalıştı. Boğazını bıraktığım anda aldığı ilk nefeste onu havuza ittirdim. Etrafa bakıp ıslak olan saçımı tekrar geriye attım ve ellerim havada gülümsedim, ''Şov bitti. Alkışım nerede?'' Ellerimi havaya kaldırdım hadi der gibi. Herkes öylece bakarken bir anda bir kaç kişi el çırptı.Derin bir nefes alıp daha çok sırıttım. Hepsi bir avuç korkak zengin piç kurusuydu. Hepsi deliyi alkışlıyordu. Biri hariç. Yerde oturan kız. Göz göze geldik. Yutkundum yavaşça, fark ettirmeden. Ayağa kalktı. Hızlıca yürümeye başladım. Bir kaç ıslık öttüren oldu. Rahatsız oldum. Adımlarını peşimde hissedebiliyordum. Az önce peşinden sürüklemişti beni, şimdi o benim peşimdeydi. Kahramanlar kadınlar için her zaman ilgi çekici olmuştu. Sorun şu ki bu olaydan önce de göz göze gelmiştik. Beni görmüştü ama onun kahramanı değildim. Şimdi ise sığınacak iki kol bulmuştu ve peşimden geliyordu. Neydi; Teşekkür edip, ismimi soracak belki bir kahve içecektik. Sonra ben insanlarla konuşmayı beceremediğimden muhtemelen seve seve içine edecek ve bir hikaye daha başlamadan son bulacaktı. Hayır. Bu asla olmayacaktı.

''LİLİ''Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin