2.BÖLÜM: Gölde Uyanmak

164 77 71
                                    

Medya: Deniz Tekin - Gelir miyim
_ _ _

öhöm..öhöm..

Uzun zaman oldu bölüm atmayalı. Bölüm atmayı özlemişim ;)
Yukarıdan bölüm müziğini açabilirsiniz.
_ _ _

"Yağmur damlalarının dolambaçlı sarmaşıklarda durmak istememesi gibi gözyaşlarımda şelalemden düşerken gölde uyanmak istiyordu.Biliyorum ben de bir gün gözyaşlarımdan oluşan şelalemden düşerken gölde uyanacaktım gözyaşlarımın istediği gibi."

Şiddetli bir yağmurun ardından sanki kalbim şu an huzurla dolmuş gibi hissediyordum. Hastanedeyim. İyileştirilmek için getirildim. Ama benim ilacım hastane değil. Ailemle birlikte olabilmek. Nefes, amcam kısacık zamanda benim ailem oldu. Onlarda gitseydi hayatımdan ben mahvolurdum.

En son ne oldu? Hiç bir fikrim yok ama kendimi fazlasıyla yorgun hissediyorum. Sanki yüzyıllık bir uykudan uyanan hâlâ daha uyuma isteğiyle dolup taşan birisiyim. Gözlerimi yavaş yavaş açmaya çalışıyordum fakat başaramıyordum. Galiba uykuya kollarımı açtım. Arada bir uyanıyordum. Nefesle tanımadığım birinin seslerini duyuyordum. Tekrardan karanlıkta kayboluyordum.

Sonunda uyandığımda hemşirenin "Serumu bitti. Uyandığında çıkabilirsiniz." dediğini duydum. Nefes'te "Tamam, teşekkürler." dedi. Ardından kapı kapanma sesini duyduğumda gözlerimi açtım. Nefes gözlerimi açtığımda "Uyandı." demesiyle beni izlediğini anladım. Nefes, ben uyurken beni seyretmeye bayılır. "Uykusundan uyandı mı, prensesimiz?" Kimdi ki bu? Sesi çok tanıdık geliyor. Ona doğru döndüğümde ben ona kaşlarım çatık şekilde bakarken o bana gülümsüyordu. Ayrıca prenses kadar kötü bir lakap yok. Bir dakika ya..Bu mezarlıktaki Melek diye yanıma gelen kişinin sesi değil mi? "Hadi yavaş yavaş kalkta gidelim. Dışarda yemek yiyeceğiz. Sana diyecek önemli bir şey var yanımızdaki yabancının." Nefes kolumdan destek olurken kalkıyordum.Madem ismimi biliyorsun niye bana işkence çektiriyorsun anlamıyorum.

"Hadi sen hazırlan prenses. Ben arabayı kapıya getireyim." dediğinde içimde tuttuğum enerji topunu ona doğru attım. "Bana prenses deme. İsmimi biliyorsun. İsmimle seslen bana."dediğimde karşımdaki yabancı bana doğru döndüğünde "İnşallah prenses."dedi ve kapıdan çıktı. İnşallah diyor bir de ya. Çıldırcam, tamam, sakin ol! Sakin ol, Melek, sakin ol!

"Ay hadi Melek ya. Uyanır uyanmaz etrafa sinirli sinirli bakmaya başladın. Hadi montunu giyde gidelim bir şeyler yiyelim. Böyle aç aç olmaz. Zaten sana kızgınım. Acısınıda şimdi çıkartmayayım." Yalnız bu içimde olduğum durumdan daha felaket. Acele etmezsem şimdi Nefes beni açlıktan yiyecek.

Hazırlanıp çıktığımızda Nefes'i hastanenin kapısında durdurdum. Nefes "Bu adam kim? Bana anlatacağı çok mu önemli? Yabancıya neden güveniyoruz. Taksi çağıralım, eve gidelim."dedim. Ama nafile. Nefes "Melek, güvenilir birisi. Hadi arabaya. Konuşacağı konu çok önemli." Off...Off.. Şimdi sırası mıydı bunun? Her şey üst üste geliyor zaten. Neymiş prensesmişte... Birde İnşAllah diyor ya. Şeytan diyor ki birlikte dövüşün ona göster prensesin ne demek olduğunu ama işin kötü yanı, o daha fazlasını yapar.

Hızlı adımlarla arabaya bindim. Emniyet kemerimi taktım. Bu yabancı kaza yaparsa birde canımın yanmasıyla uğraşamam. Bir an önce kurtulmam lazım. Ama nasıl?

Yabancı'da dikiz aynasından bana bakıp duruyor. Bakmasana artık."İsmim Mert. Tanıştığıma memnun oldum prenses. Nefes'in dediğine göre Burger King'e gidiyoruz. Hamburgeri de seviyormuşsun." dedi. Tanışmak istiyordu ama ben istemiyorum. Bana prenses diyenle sohbet etmem Nefes'in gazabına uğramadığım sürece.

Cevap vermeden pencereye yaslanıp dışarıyı izlemeye başladım. "Aaa Nefes!" sinirle dediğimde gözleriyle önü işaret etti. Noldu mu? Bu soru kulaklarıma geliyor sanki. Nefes çok sevdiği mert arkadaşına cevap vermem için kolumdan çimdikledi. Size demiştim ben gazabına uğramak kötü bir şey o yerin morarmasıda var. Çoğu zaman o yeri morartıyor. "Ben hiç memnun olmadım Mert. Hamburgeri severim ama ben tokum. Sen beni burda indir. Eve gidiyorum ben."dedim. Nefes tekrardan koluma doğru hamlede buluncağı zaman Nefes'in kolunu tuttum, bıraktım. Mert "Melek, yemek yiyelim kim bilir ne zamandır yemek yemedin. Burger King'e gidiyoruz ve ben sana olan biteni anlatıyorum.tamam mı?" dedi. Mert dikiz aynasından, Nefes yanımda ciddi ciddi bakarken onaylamalıydım onaylamasam bile ikiside zorla yaptırcaklarmış gibi duruyor. Belli ki konu gerçekten çok önemli bu kadar ciddi ve kararlı baktıklarına göre."Tamam ama sadece bir saatliğine sonra ikinizde beni salın. Tek başıma dolaşmak istiyorum."dedim. İkiside rahat bir nefes verdiler.

Radyodan gelen şarkıyla dışarıyı izliyordum. Bir çocuk yere düşüyordu. Annesi de çocuğunun yanına koşuyordu onu korumak için. Gözlerim ister istemez dolduğunda ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.

Ben ilk başta annemi sonra da babamı kaybettim. Annem ben yedi yaşımdayken, babam da annemin ölümünden dokuz ay sonra ölmüş. Nasıl öldükleri konusunu ise sonra anlatırım yoksa feci şekilde yakalanırım Mert ve Nefes tarafından.

Gözlerimi elimle silerken araba durdu.
Mert "Geldik"dedi. Arabanın kapısını açtım. Derin derin nefes aldım ve verdim. Annemi babamı dışarı atıyordum sanki nefes alıp verdikçe.

Nefes koluma girdi."Hadi gel, kardeşim." dedi. "Nefes, bana bir şey olmadı. Sadece bayıldım. Ciddi bir şey yok."dedim. Nefes'te fazla üstelemeden kolumdan çıktı. Bir yanımda Mert bir yanımda Nefes öylece yürüyorduk. Burger King'e girip menümü seçip aldıktan sonrada masaya oturduk.
Artık eve gidip şarkı dinlemek istiyorum. Sonrada uyumayı, annemle babama doyasıya sarılabildiğim rüyaları görmek istiyorum.

Mert "Melek, Melek ben..."dediğinde cümleleri toparlamakla uğraşıyordu. Çok düşünceli bir hali vardı. Kolamdan bir yudum alırken "Melek, ben senin öz abinim. " demesiyle içtiğim kolanın boğazımda kalması bir oldu. Öksürürken, Nefes sırtıma yavaşça vurdu. Böyle bir şey olamaz. Varsa amcam bana söylerdi. Benim abim yok.

Kafamı kaldırıp onun gözlerine baktım. Yalancı diyemem çünkü çok ciddi bakıyor. Mavi gözleri de sanki "Ben senin abinim." diye bas bas bağırıyor. Gözlerim istemsizce saçına gitti. Babamın saclarına çok benziyor. Tam şu an size babamın gençliğindeki fotoğrafı göstersem ikiz kardeş bile diyebilirsiniz.Onu ağzım açık şekilde izlediğimi Nefes ağzıma patates cipsinden koyduğunda fark ettim. Nefes'te inanmış olmalı bu benzerliklere bakarak. "Sen..Abim.." muhteşem, kekeleyerek konuşmamın yanı sıra saçma cümlem için tebrik edilmeyi hakediyorum. Beni alkışlayın. Merak etmeyin ben kendimi eve gidince alkışlıcam.

Bu karşımdaki kişi benim abimse ben neden hatırlamıyorum. Gerçi yedi yaşımdan önceki olayları hatırlamıyorum. Geçirdiğim travma sebebiyle. Yedinci yaş doğum günümde annemin ölüm haberini aldığımdan dolayı travma geçirmiştim.

Ben Mert'e inanmamalıyım. Mert benim abimse amcamgilde benimle kalırdı. Mert kardeşini arıyor ve kardeşi ben değilim. Söze, Mert'in kolunu destek verircesine sıktığımda "Mert, bak yanılıyor olmalısın. Böyle bir şey olsaydı sende amcamgilde kalırdın. Çünkü bizim halamız, teyzemiz, dayımız yok. Sadece amcam var. Eğer kardeşini arıyorsan amcamla ben elimizden geleni yaparız ama ben senin kardeşin değilim. Ben çok yorgunum bugün. Eve gidip uyumak istiyorum. Görüşürüz." deyip kalktığımda Mert kolumdan tuttu. "Melek, ben senin öz abinim gerçek bu. İki amcamız var bizim. Ben orda kalıyorum. Amcamız belli ki gerçeği sana anlatmamış. Amcana sor bizim için." dedi. Ben de daha fazla burda durmamak için başımı salladım. Belki bu konuyu daha sonra düşünürüm şimdi hiç sırası değil. Nefes'te kalkıp hazırlandı ben gidecek olunca. Hep birlikte arabaya bindik. Sessiz geçen bir yolculuğun sonunda birbirimize "Iyi geceler" dedikten sonra arabadan indik. Merdivenlerden 7.kata çıkmak çok yoracağı için her zaman ki gibi asansöre bindik.

Eve geldiğimizde Nefes kapıyı açar açmaz odama gidip kendimi hemen yatağa attım. Kulaklığımı kulağıma taktıktan sonra telefonumdan müzik açtım. Bugün yaşadığım olayları düşünmemek için son seste açtım müziği. Anın verdiği keyifle gözlerimi kapattım.

Bu dünya paramparça olmuş sen yokken
Soğuk rüzgarlar parçalıyor dünyayı
Sen varken biz bu hikayenin kahramanıydık

Şarkının sözleri beni anlatıyordu sanki. Gözlerimden yaşlar yanaklarımdan süzülerek akıyordu. Yağmur damlalarının dolambaçlı sarmaşıklarda durmak istememesi gibi gözyaşlarımda şelalemden düşerken gölde uyanmak istiyordu. Biliyorum ben de bir gün gözyaşlarımdan oluşan şelalemden düşerken gölde uyanacaktım gözyaşlarımın istediği gibi.

Ve kestik^^
_ _ _

Bölümü nasıl buldunuz? Umarım beğenmişsinizdir.
Desteğiniz için teşekkür ederim.
Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın!!

SİYAHIN KUYUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin