Gözlerim aralandığında nerede olduğumu idrak etmeye çalışıyordum. Gözlerim ilk önce araba tavanını görünce uzandığımı anladım. Ne zaman uykuya dalmıştım? Neden beni kimse uyandırmamıştı? En son Gece'yi izliyordum. Sigarasını içiyor ve camdan dışarıyı izliyordu. Demek ki onu izlerken uykuya dalmıştım. Peki şimdi neredeydi? Seste yoktu. Sol elimin bir parça bez ile bağlı olduğunu görünce aklıma tırnaklarımı batırıp kanattığım geldi. Siyah bez parçasının düğüm tarafını biraz daha sıktım ve yavaşça sağlam yani sağ elime yüklenerek uzandığım yerden doğruldum. Gözlerimi ilk önce karanlık yere alıştırdım. Kaşlarım çatık şekilde boş koltulara baktım. Gözlerim kısa sürede kaputa yaslanmış bir beden görünce heybetinden anladığım üzere oraya yaslanan kişi Gece'ydi. Hava iyice kararmıştı. Büyük ihtimalle gece olmuştu. Gökyüzünde ki siyaha yüz tutmaya başlayan gece mavisi açıklıyordu bunu. Başımı yanımdaki kapıya çevirdim. Yanına gitsem kızar mıydı acaba? Hem burada bunalmış rahat nefes alamıyordum. Onun yamına gitmez sadece hava alırdım. Ama kesinlikle kızmazsa neden durduğumuzu sormak istiyordum. Ve dışarı çıkma kararı aldım. Sağ elimi kapıya uzattım ve yavaşça kapısını açtım. Nasıl bir yerde olduğumuzu görmek için yavaşça başımı dışarı uzattım. Yüzüme vuran soğuk rüzgârla ilk önce ürperdim ama yine de çıkmaktan vazgeçmeden ve ayaklarımıda hareket ettirip arabadan yavaş adımlarla dışarı çıktım. Kapıyı ses çıkarmamaya özen göstererek kapattım ve başımdaki yamulmuş şapkayı düzelttim. Kulağımdaa deniz dalgalarını nota misali işitirken sahil gibi bir yerde olsuğumuzu düşündüm. Gözlerimi yormadan biraz daha araladım çarpan rüzgâra karşı. Arkama baktığımda arazi gibi bir yerdeydik. Sahil değildi burası. Az daha ileriye yani yaklaşık on - on beş adım uzağıma bakınca yolun olmadığını gördüm. Rüzgâr şiddetlendiğinde dalgaların sesleri çoğalmış kayalara vuruş sesleri geliyordu. O an uçurum kenarında olduğumuzu anladım. Hemen ilerimde kaputa yaslanmış bedene ait olan Gece'ye baktım tekrardan. Gecenin küllerini hapsettiği gözleri uçsuz bucaksız bir uçurumda denizin kayalara vuruşunu izliyordu. Elinde sigarası ile uçuruma göz gezdiriyor ve öfkeyle bakıyordu. Saçları ise rüzgârın her manevrasında hareketleniyor ve çatılmış kaşları ile meydan okuyordu bu uçuruma. Her zamanki duruşu ve tavrı onu daha çekici yapıyordu. Ben ise ellerimi göğsümde bağlayıp kollarımı ısıtmaya çalışıyordum. Geldiğimi yani arabadan çıktığımı bildiğine her iddaya girerdim. Ama bakmıyordu. Hareket etmeye bile tenezzül etmemişti. Tabii ben hapşırmasam zahmet etmeyecekti. Kolumla hemen ağzımı kapattım ve hapşırdım. Burnumu koluma sildim ve başımı kaldırıp ona baktım. Siyahlarıyla buluştum bu sefer. Bedeni kıpırdamamıştı. Sadece başını çevirmişti bana. Yutkunma isteğimi bastıramadım ve zorlukla yutkundum. İlk önce beni baştan aşağıya hızla süzdü. Titrediğimi belli etmemeye çalıştım. Üşüyordum çünkü ve hava soğuktu. Sanki dediklerimi duymuşçasına daha çok esmeye başladı birden rüzgâr. Artınca başımda yokluğunu hissettiğim şapkamın olmadığını yüzüme çarpan saçlarımı hissedince anladım. Başımı kaldırdığımda şapkamın havada usulca süzüldüğünü gördüm. Normalde koşa koşa gider şapkamı yakalamaya ve takmaya çalışırdım. Hiçbir şey yapmadım. Serbest bıraktım onlar. Yıllar sonra ilk defa bıraktım onları. Anılarımın en ucra köşesine saklamıştım oysa onları. Şimdi çözülmüşlerdi işte sıkamamıştım düğümleri. Bakışlarımı süzülen şapkasdan ayırıp yıldızlarını bile siyaha bulaştırmış adama baktım. Gece'ye. Keskin bakışları saçlarımda geziyordu. Onun baktığını görünce saçlarımı saklama hissi bedenimi ele geçirmişti. Arkamı döndüm ve yere düşmüş şapkamı almak için birkaç adım atıp yere eğildim. Şapkayı ilk önce sirkeledim ve tüm saçlarımı içine sakladım. Böyle dada rahattım. Arkamı tekrardan döndüm ve gözlerini şapkama odaklamış Gece'ye baktım. Derin bir nefes aldım. İlk defa bu uçurumda nefes alıyormuş gibi hissettim ve bakışlarımı ondan ayırıp yavaşça uçuruma yaklaştım. Onu geçtim ve durdum. Ondan bir adım daha öndeydim. Arkama baksam ölüm, önüme baksam ölüm. Gözlerimi denize çevirdim. Ay ışığı saklanmıştı sanki her dalgasına. Usulca çıkan sesler yüreğime dokunuyordu. Gözlerim titreye titreye izledi geceye bulaşmış denizi. Kahvelerim ilk defa buluşmuyordu denizle ama sanki ilk defa denize gelmiş gibi hissediyordum. Nefes alıyor, yaşıyor, varmışım gibi. Neden gelmiştik diye sormak istemiyordum. Tek sormak istediğim soru neden beni istemediği hâlde şimdi onun yanındaydım? Neden buraya geldiğimiz? Neden diğer adamının olmadığını? Aklım yine cevapsız bıraktığı sorularla doluydu. Gözlerimi usulca kapattım ve derin bir nefes daha çektim ciğerlerime. İlk defa kendimi o adamdan uzakta gibi hissediyordum. Bana ulaşamazmış gibi. Tuhaf bir histi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN HİSSESİ (Ara Verildi)
Teen FictionElini kaldırarak dudaklarıma götürdüm. Defalarca öptüm. Bedeni kasılıyordu ellerimde. Dudağımın kesildiğini hissettiğimde diğer elimi kanı silmek için havalandırdığım sırada belimden çekilmem bir oldu. Dudakları kanayan yarama değdiğinde kalbim fazl...