Kahvaltının üzerindeyken bile bakışlarını çekmiyordu benden. O an her ne kadar cesaretli olsam bile şuan utancımdan yemek dahi yiyemiyordum. Kasıklarımdaki tatlı sızı ara ara canımı yakıyordu. Mihriban Abla'ya dışarıda ki durumu açıklamak zor olmuştu. Gece, kimseye bir şey olmadığını sadece şakalaşırken silahın patladığını söylemişti. Tabii gözleri yaptığım şeyden dolayı hala şehvetle ve hayranlıkla üzerimdeydi. Tabii Gece ile birlikte Mihriban Abla'nın da gözleri bendeydi. Nermin Hanım gelip önüme ağrı kesici koyduğunda utancımdan başımı kaldıramadım.
"Kızım iç hadi."
Dişlerimle dudaklarımı deşiyordum bildiğiniz. Bizim hâlâ yattığımızı zannediyorlardı. Oysa sadece sevişmekten öteye gitmemiştik. Gece, hazır olmadığımı düşünüyordu. Zaten öpüşüyle bile inlediğim için tüm evin bizi duyduğuna emindim. Sonrasında Gece tekrardan üstümü giydirdi ve kahvaltıya indirdi. Gözler bende olunca anlamasınlar diye elimi ağrı kesiciye attım ve bir çırpıda içtim. Başımı kaldırdığımda Gece ile göz göze geldik. Kahvaltı yapmıyordu her zaman ki gibi ve beni izliyordu. Beni utandırmaktan zevk aldığı gözlerinden belliydi. İçimden ona hâlâ sinirliydim. 'Madem bir şey yapmayacağız beni neden soyup tüm bedenimde dilinle darbeler bıraktın!' diye bağırasım vardı. Malesef elimde ki çatalı sıkabildiğim kadar sıktım ve başımı kapı sesinin geldiği yöne çevirdim.
Nur, salona girdiğinde gözleri Gece ile benim aramda mekik dokuyordu. Telaşlıydı. Fazla telaşlı. Ağzını açtığı sırada Mihriban Abla kalktı ve Nur'a döndü;
"Nur, kızım hoşgeldin."
Nur, zoraki gülümsemesiyle Mihriban Abla'ya eğildi ve öptü;
"Hoşbuldum Mihriban Abla. Nasılsın iyi misin? Gelmiyordun uzun zamandır."
Mihriban Abla bize kısa bir bakış attı;
"Gelinimi görmeye geldim kızım. Sen niye dün gelmedin?"
Nur, kaşlarını derinlemesine çatıp bize döndü;
"Gelin?"
Mihriban Abla kıkırdadığında, Nur'un evlendiğimizden haberi olmadığını anladım. Dün neden gelmediği anlaşılmıştı.
"Kızım dün Gece evlendi ya Güneş kızımla. Sen iş seyahatine çıkacak zamanını bulmuşsun tam da."
Nur'un gözlerinde beliren öfkenin sahibi bendim. Gözlerini benden çekmeden cevap verdi Mihriban Abla'ya;
"Gelebilseydim gelirdim Mihriban Abla. Olmadı bu akşam kutlarız seninle burada."
Gözlerini benden çekmezken aynı bakışlarla karşılık verdim ona. Bakışmamızı Mihriban Abla böldü;
"Kızım birkaç gün sonra yaparız. Gece ile Güneş balayına gidip gelsinde."
Kaşlarımı çattığım gibi Gece'ye döndüm. Oturduğu sandaliyeden ayaklandı ve bana döndü;
"Benimle gel. Bavulları hazırlayalım."
Bir uzattığı eline bir de Gece'ye bakıyordum. Benimle balayına çıkacağını şimdi öğreniyordum. Söylemeye bile yeltenmemişti. Sıktığım çatalı, derin nefesler eşliğinde zoraki bir gülümsemeyle masaya bıraktım. Sandaliyemden kalktım ve Gece'nin elinden tutarak beni arkasından götürmesine izin verdim.
Nur'un nefret barındıran bakışları biz merdiveni bitirene kadar üzerimden ayrılmamıştı. Ama bunu umursamıyordum. Onca olayın içinde Nur ile uğraşmak sadece zaman kaybı diye düşünüyorum o kadar. Ayrıca bu sabah ki gösterim onun benden korkmasına umarım yetmiştir diye düşünüyordum. Aksi takdirde Gece'ye olan aşkının takıntı haline gelmesi durumunda daha fazlasını yapardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN HİSSESİ (Ara Verildi)
Roman pour AdolescentsElini kaldırarak dudaklarıma götürdüm. Defalarca öptüm. Bedeni kasılıyordu ellerimde. Dudağımın kesildiğini hissettiğimde diğer elimi kanı silmek için havalandırdığım sırada belimden çekilmem bir oldu. Dudakları kanayan yarama değdiğinde kalbim fazl...