ZEYNEP//
Kimden mi peydahladım, sanane be adam, kimden peydahladıysam peydahladım, keyfimin kahyası mısın? Bi dakika, Zeynep'mi dedi o? Ama ben adımı söylemedim ki!
Elimle kapıya vuruyorum.
Zeynep: Adımı nerden biliyorsun? Açsana şu kapıyı sen!
Kapı yavaşça aralanıyor, ve ce -eeh. Kim çıksa beğenirsiniz? Tabi ki Kerem, ama adı üzerinde siz beğenirsiniz. Ben beğenmem!
Kerem: Merhaba, komşum!
Zeynep: Sana da merhaba, komşum!
Diyorum, komşunun üzerine basarak.
Zeynep: Azıcık sessiz olabilir misiniz diyecektim? Başım ağrıdıı!
Kerem: Hani bebeğiniz vardı, Zeynep hanım?
Zeynep: Onu ben şey olsun diye söyledim, işte şey? Ouuf aman sen napcan ne olsun diye söylediğimi? Biraz sessiz olun yeter!
Diyorum elimi havaya kaldırarak, arkamı dönüp merdivenleri iniyorum.
Zeynep: Hem senin ne işin var bizim apartmanda?
Diyorum arkamı dönerek.
Kerem: Buraya taşındım çünkü.
Zeynep: Neden?
Kerem: Zeynep bak, didişmenin zamanı değil, eğer istersen sana herşeyi anlatabilirim?
Zeynep: Bilmek istemiyorum.
Diyorum ve arkamı dönüp merdivenleri inmeye devam ediyorum.
Evime girdiğimde, telefonum çalıyor.
Zeynep: Canım?
Yağmur: Aşağıdayız Zeynep ya, bir el atsan da taşısak şunları?
Zeynep: E ben sizi almaya gelicektim, neden söylemediniz?
Yağmur: Geldik işte, canım boşversene :)
Aşağıya inip onlara yardım ediyorum, eşyaları asansöre yükleyip yukarıya çıkıyoruz.
Zeynep: Melis ve Barış nerede?
Can: Evlerine döndüler.
Zeynep: Peki ya Aksel?
Yağmur: Orası allah Kerim, biz de bilmiyoruz.
Hep birlikte eve giriyoruz, Can kıyafetleri yerleştirirken bizde mutfağa geçiyoruz Yağmur'la.
Yağmur: Ee neler oldu, anlatsana!
Zeynep: Valla pek bir şey olmadı. Sadece nur topu gibi bir komşumuz olduu!
Diyorum, domatesleri dilimlerken.
Yağmur: Nasıl ya?
Diyor, şüpheci bakışlarını üzerime dikerken.
Zeynep: Üst kata Kerem taşındı!
Yağmur: İnanmıyorum!
Zeynep: İnan inan!
Diyorum, domates ve salatalıkları tabağa dizerken, Yağmur da peynir dilimleyip pancake yapmaya başlıyor.
Yağmur: İlginç..
Zeynep: Kerem işte!
Diyorum, umursamaz bir şekilde yüzümü buruşturarak, daha sonra da tabak çatal ve bardakları alıp masaya yerleştiriyorum.
Ve Can'ı çağırmaya gidiyorum,
Birlikte salona geçip masaya oturuyoruz. Yağmur da elinde pancake'lerle geliyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEN BANA AŞIKSIN
RomanceÇırılçıplak bir ağacım ben, ruhum vücudum azalıyor. Günbegün tükeniyor. Hergün bir başka hücrem beni terkediyor. Ne var ki ağaçlar gibi sonsuza dek varolmayacağım, yeniden tomurcuklanacak bir ilkbahar yok artık benim için. Benden giden her ne varsa...