Harika bir bölüm oldu bence, iyi okumalar
Zeynep/
Gözlerimi açıyorum, Kerem'in kollarının arasında mıyım? Cennette mi karar veremesemde, henüz ölmediğimi hatırlıyorum o halde Kerem'in kollarındayım, beni öyle sıkmış ki kımıldayamıyorum bile.
Kıyamam, her an beni kaybetme korkusuyla yaşıyor. Aşkım benim. Uyurken onu bırakıp gitmemden korktuğundan sıkı sıkı sarmış beni, gerçekten onu da anlıyorum. Aynı şekilde Kerem olsaydı ağzını burnunu kırar o tedaviyi uygulardım. Aşk gerçekten o, aşk!
Telefonunun çalmasıyla Kerem sıçrıyor. Kollarını benden çekip telefonunu açıyor.
Konuşması bittikten sonra telefonu komodine bırakıp bana dönüyor.
Zeynep: Kötü bir haber mi var?
Kerem: Teyzenin avukatı.
Zeynep: Ee?
Kerem: Bütün mirasını hatta şirkette dahil, Selen sen ve bana bırakmış.
Zeynep: Ne! Yani teyzem ölmüş mü?
Diyorum şaşkın bir ifadeyle bakarak.
Kerem: Yok canım sadece hepsinin bizim hakkımız olduğunu söyledi. Öğlen 1'de işlemler için ofisine çağırıyor bizi.
Zeynep: Bir bakımından doğru birşey söylemiş özellikle sen ve Selen'in hakkı ama o napıcak acaba?
Kerem: Bilmiyorum ama bildiğim tek şey karnımın açlıktan zil çaldığı, hadi kahvaltı edelim.
Yataktan kalkıp banyoya gidiyoruz birlikte elimizi yüzümüzü yıkayıp ordan mutfağa geçiyoruz.
Ara ara kendimi yorgun hissetsemde asla Kerem'e belli etmiyorum. Yani çok garip böyle birden üzerime ağırlık çöküyormuş gibi oluyor önceden de olurdu böyle ama umursamadım hiç, dün Kerem'e çaktırmadan hastalık hakkında bilgi topladım internetten. Şahsen bende hastalığın hiç bir belirtisi yoktu ama sinsi bir hastalıkmış zaten çoğu insanda belirti göstermezmiş. Yine de, sigara içmememe rağmen merdivenleri çıkarken çok fazla nefessiz kalıyordum o yüzden son bir yıldır asansörü daha çok kullanırdım. Hasta olmana hiç mi üzülmüyorsun derseniz. Feci şekilde üzülüyorum dünden beri sürekli gözlerim doluyor ama Kerem görmesin diye kaçıyorum yanından hemen. Ona böylesine üzüldüğümü belli edersem tedavi olmama kararıma saygı duymaz çünkü..
Zamanı varken hayatı yaşamasını bilmeli insan, bende en kalitelisinden değerlendirmeyi düşüyorum, ne kadar kısıtlı olursa olsun en azından yalanını değil kalanını yaşayacağım, gerçek aşkla gerçek eşle!
Kerem: Hayatım tabakları uzatır mısın?
İki tabağı Kerem'e uzattıktan sonra portakal suyunu dolduruyorum bardaklarımıza.
Tostlarımız ve meyve sularımızı alıp salondaki masaya ilerliyoruz. O sırada kapının çalmasıyla Kerem daha masaya oturamadan kapıya bakmaya gidiyor.
Ve Selen'le geri dönüyor.
Selen: Nabersiniz aşıklar?
Zeynep: İyiyiz, yani sayılırız sen?
Selen: Bende iyiyim.
Kerem: Sana bir iyi bir kötü haberimiz var.
Selen: O halde iyiden başlayın.
Zeynep: Teyzem, şirketi ve diğer tüm mirası üçümüze bırakmış.
Selen: İstemiyorum ben o kadının birşeyini benim hakkımı biryerlere bağışlayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEN BANA AŞIKSIN
RomantizmÇırılçıplak bir ağacım ben, ruhum vücudum azalıyor. Günbegün tükeniyor. Hergün bir başka hücrem beni terkediyor. Ne var ki ağaçlar gibi sonsuza dek varolmayacağım, yeniden tomurcuklanacak bir ilkbahar yok artık benim için. Benden giden her ne varsa...