BUYRUNUZ 21! ve biliyorsunuz önümüzdeki bölüm FİNAL geliyor
Zeynep'siz bir güne mi desem bir hayata mı bilemedim ama, Zeynep'siz olarak uyanmak ne demek onu bildim işte. Kalbim'i, aklımı, kolumu, bacağımı yatağa bırakıp duşa girmek gibi. Bildiğin çin işkencesi.
Daha düne kadar Zeynep'in gözümün önünde günbe gün ölmesinden daha kötü ne olabilir diye düşünüyordum, meğerse yanımda değilken ölmesiymiş.Allahım nolur Zeynep'i ölmeden bir kez olsun görebiliyim. Lanet olsun ben geçen gece Zeynep'e öyle soğuk davranıp tek başıma uyumaya gitmeseydim. Onu sürekli tedavi ol, diye zorlamasaydım, belki Zeynep ölene dek yanımda olacaktı. Ölmemiştir değil mi? Yani intihar falan etmemiştir. Allah biliyor ya şuan kendimi hani acayip saçma bir konusu olan, hiçkimsenin izlemediği halde 12. sezona gelmiş zordan devam eden amaçsız diziler gibi hissediyorum.
Duştan çıktıktan sonra üzerime kıyafetlerimi geçirip salona geçiyorum. Kahvaltı hazırlanmış herşey tamam, bir kuş sütü bir de Zeynep eksik.
Selen: Abilerin en yakışıklısı, uyanabildin mi sonunda?
Kerem: Uyandım.
Ama ne uyanmak!.
Selen: Ya bak hala üzülüyorsun haklısında biliyorum. Ama Zeynep ablam da sensiz yapamaz sende bunu biliyorsun. İki güne kalmaz çıkıp gelecek eminim.
Kerem: İnşallah.
Sandalyemi çekip oturuyorum. Şimdi Zeynep olsa yine o koca karı laflarından birini söyleyip, gülmekten karnımızı ağrıtırdı, eminim. Tabağımı doldurup yaklaşık 15 kez falan tabağımdakileri çatalla bir ileri bir geri ittirdikten sonra. Sonunda Selen çatalı elimden alıyor.
Selen: Bana bak bakiyim. Oyun mu o? Yesene şunları.
Kerem: Abicim canım istemiyor sen ye hadi bana bakma.
Deyip sofradan kalkıyorum.
Selen: Abi?
Kerem: Efendim?
Selen: Sen bugün Barış'ın evine gider misin? Bir kaç saatliğine sadece. Arkadaşlarım gelicekte bugün bize, bilirsin işte kızsal meseleler.
Kerem: Tamam. Biraz dinleniyim, giderim.
Selen: Sağol.
Odama girip kapıyı kapatıyorum. Barış'ı arayıp haber vermek için telefonuma bakıyorum ama salonda kalmış. Odamdan geri çıkıp salona geliyorum. Telefonu masanın üzerinde unutmuşum. Selen'e bakınıyorum. Balkonda telefonla konuşuyor. Acaba yine ne işler karıştırıyor cadı? Balkon kapısının arkasına geçip, adeta soluk bile almadan dinlemeye çalışıyorum.
Selen: Abimi ikna ettim. Bir kaç saate gider evden. Ya seni çok özledim, nolursun bir kez görüşelim?
Selen: Ya merak etme, ev en güvenlisi. Dışarda görüşürsek kesin abim görür. Güven bana yakalanmayacağız.
Selen: Tamam bak hadi kapatıyorum. Abim çıkınca ararım gelirsin. Öptüm.
Kim bu ya ne görüşmesi? Ev daha güvenli ne demek? Hadi Barış olsa e o zaman beni niye Barış'ın yanına gönderiyor. Ben Barış'ın yanında olsam bu Barış'la nasıl buluşucak ya?
Sessizce kapının arkasından çıkıp parmak ucumda odama gidiyorum. Kim bu ya? Benim yakalAdığımda kızAcağım biri olmalı, yoksa bu kız kendine başka bir sevgili mi yaptı? Peki ya Zeynep olabilir mi? Yok artık!
Üzerime montumu giyip, koridordan ilerleyerek kapının yanına geliyorum.
Kerem: Selen ben çıkıyorum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEN BANA AŞIKSIN
RomansaÇırılçıplak bir ağacım ben, ruhum vücudum azalıyor. Günbegün tükeniyor. Hergün bir başka hücrem beni terkediyor. Ne var ki ağaçlar gibi sonsuza dek varolmayacağım, yeniden tomurcuklanacak bir ilkbahar yok artık benim için. Benden giden her ne varsa...