KARANLIKTAKİ IŞIK

263 9 5
                                    

- TANIŞMA -

Melek, okulun en güzel kızıydı. Uzun boyuyla, kumral saçlarıyla, güzel yemyeşil gözleriyle gerçekten çok alımlıydı. Her erkek ondan hoşlanıyordu. Ah! Bir de o kadar soğuk ve umursamaz bakmasaydı ne olurdu!? Bazı erkekler için bu fıstığın şımarık, kendini beğenmiş bir züppe olması çokta önemli bir şey değildi. Arkadaşları dahil birçok kişiye soğuk davranmasını, sivri dili ile insanları tersleyip kırmasını, burnu havada bir 'kaltak' olmasını umursamıyorlardı. Ne de olsa o çok güzel bir kızdı. Yüzü harikaydı. İnce ve biçimli fiziği ile bir içim su gibiydi. Onun yanındaki erkek hiç şüphesiz çok şanslıydı. Yani onun bir kaltak olmasının hiçbir önemi yoktu. Ama bu kendini beğenmiş zengin züppe güzellik; hiçbir erkeği beğenmiyor, hepsine burun kıvırıyordu. Kimseyi yanına dahi yaklaştırmıyordu.

Melek kızlarla kantinde oturuyordu. Yanında ki arkadaşlarının(!)hepsi tam anlamıyla bir kaşardı. Kendi etek boyundan bile iki kat kısa etekleri vardı. Hepsi de kendi gibi zengin ailelerin zengin kızlarıydı. Şımarık, bencil,kimseyi umursamaz ve kendilerinden daha az gelirli insanları küçümseyen,onlarla dalga geçen aşağılık yaratıklardı.Olur olmadık şeylere gülen,sanki çok marifetmiş gibi on kat abartılmış kahkaha atan,beyin yerine kafalarının içinde saman taşıyan en yakın arkadaşlarının birçok hareketine sinir olan Melek,en azından onları yönetmek bu kadar kolay olduğu için sabırlı davranmaya çalışıyordu.Hiçbirini zerre kadar sevmiyordu.Onları bir gram bile umursamıyordu.

Kendisinin isteklerini yerine getirmek amacıyla kullandığı, yanında olmak için her türlü yalakalığı yapmaya hazır bu kızların; sadece popülerliğin ve havalı olmaya çalışmanın peşinde olduklarını da çok iyi biliyordu.Ne arkadaşlar ama!!!Hiçbir zaman gerçek ve yakın bir dostu olmamıştı.Hepsi de onun birer kuklasıydı.Oyuncaklarından sıkıldığı zaman onları bir kenara fırlatıp atan ve yenilerini istediği için ağlayıp duran şımarık bir çocuk gibi hissetti kendisini.Zaten öyle de değil miydi?

Şu kantinde onu çaktırmadan süzen her bir çift göz kendisi hakkında bundan daha kötü şeyler düşünmüyor muydu?Alt sınıfların korkulu rüyası olmamış mıydı?Erkek veya kız öğrenci olsun herkes ondan çekinmiyor muydu?Kendi yaşıtları bile ondan uzak durmuyor muydu?Okulun sahibi olmasa bile her yıl bayıldığı yüklü miktarda ki paralarla bu özel koleji nerdeyse satın almamış mıydı?Herkesin bir fiyatı vardı.

Özellikle şu yanında oturan sürtüklerin kesinlikle çok ucuz bir fiyatı vardı.Herkes kendisinden korkarken onların;''okulun en güzel ve havalı kızının en yakın arkadaşlarıyız ve onun yanında olabilecek kadar şanslıyız.Her istediğimizi yapar ve yaptırırız.''felsefesi ile yanında yayılarak oturmaları, ama aslında ''okulun en güzel ve havalı kızının en yakın köpekleriyiz ve aynı zamanda onun ayakçısı alabilecek kadar zavallıyız.Her istediğini yaparız ve her istediğimizi yaptığımızı,yaptırdığımızı düşünecek kadar salak olduğumuz için burda oturmaktayız''felsefesinin dışa vurumu olan bu kişiliksizlerin aklında yarattığı bu düşünceler içinde gülümseme isteği uyandırdı ama gülümsememek için kendini zor tuttu.O hiç gülmezdi ki.. O, hep asık suratla ve soğuk gözlerle dolaşırdı.Duygusuz ve ifadesiz!!..

Bir saniye bir saniye..Felsefe mi!?Felsefe mi!?Cidden?? Nasıl böyle bir şey düşünmüştü ki?Yanındaki bu makyaj beyinlilerin felsefenin 'f ' sinden bile haberlerinin olmadığından emindi.Böyle bir hatayı nasıl yapmıştı?Gülümsemesini zorlukla bastırdı.Berbat günler geçiriyordu ve gerçekten sinirleri çok bozulmuştu.Her zamankinden daha fazla asabiydi.Şimdi böyle saçma sapan düşünceler yüzünden gülmenin sırası değildi.Diğer insanlarla uğraşacak vakti yoktu.Gözleri dalgınlıkla etrafta geziniyordu.Her zaman ki gibi bakıyordu ama görmüyordu.Çok sıkılıyordu.Burada olmak istemiyordu.Yine!..yine.. ve yine.Bir paradoks gibi!!

KARANLIKTAKİ IŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin