Yatakta dönüp durduğumda tekrar uyuyamayacağımı kabullenmiştim. Gözlerimi her kapattığımda aklımdaki düşünceler beni rahat bırakmayıp rüyalarıma da sızıyorlardı. Birkaç gündür şimşek çakması edası yaratan eski anılarım benimle beraber her yere geliyorlardı. Bundan kimseye bahsedemiyordum çünkü eksik bir şeyler vardı. Anlatılanlar eksikti ve sabırla tüm anılarımla tekrar kavuşmayı bekleyecektim.
Yine de bizimkiler bir sorun olduğunu fark etmiş olmalı çünkü bir süredir devam eden o neşeli hava benim kafamdaki soru işaretleriyle ve düşünceli hallerimle tekrar alnıma dikkat kırılabilir yazısını asmışım havasına bürünmüştü. Yine de elimden bu halimi ve ortamın durumunu düzeltebilecek herhangi bir şey gelemiyordu çünkü kendi kafamı toparlayamazken insanları düşünebilecek modda değildim.
Okula gitmek için kurduğum alarma iki saat vardı ama bir iç çekişle durumu kabullenip telefonu aldığım gibi beşer dakika arayla kurduğum alarmlarımı kapatmıştım. Yataktan zihnim açık ama bedenim tamamen sürünür bir şekilde kalkıp banyoma ilerledim. Aynaya baktığımda endişeyle alt dudağımı ısırdım, bizimkiler beni bu halde görse iyice üstüme gelirlerdi ve bugün soru cevap oynamak istemiyordum.
Yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladıktan sonra göz altlarımı kapattım ve biraz allık sürüp yüzümü canlandırmaya çalıştım. Uyumadan önce yaptığım topuzdan dağılmış saçlarımı tamamen çözdüm ve taramaya başladım. Saçlarımın sarı uçlarında parmaklarımı gezdirirken Jungkook'un dokunuşları zihnimi istila etti. Dün akşam ders çalışırken saç diplerimi yolacak raddeye gelmem sonucu tekrar onunla ilgili bir anımı anımsamıştım.
~
Evimin yakınındaki bir parktaydık ve Jungkook'a yaslanmış bir şekilde telefonumla ilgileniyordum. O ise ilgimin üstünde olmamasından şikayetçi bir şekilde benimle uğraşıp kendisine bakmamı sağlamaya çalışıyordu. İlk önce elleri saçlarımda gezindi, uçlarını parmağına dolayıp dalgalı saçlarımı tamamen yüzümden uzaklaştırdı. Daha sonra parmaklarımı şakağıma gelip bir süre ovdu bu süre içinde gözleri gözlerimden bir saniye ayrılmıyordu.Telefonumu yavaşça kucağıma koyup tamamen ilgimi ona yönlendirdim. Gözlerimdeki ışıldamayı görmemesi imkansızdı çünkü sadece onun için parlıyordu. Ona bakarken gözlerim gülümsemekten kısılıyor dudaklarım iznim olmadan iki yana kıvrılıyorlardı. İlgimi tamamen ona vermiş olduğumun memnuniyetiyle elini elmacık kemiğime koyup yüzüme yaklaştı. Kesilen nefesimi aldırmadan dudaklarını dudaklarıma bastırdı ve kalbim kesinlikle ağzımda atmaya başlamıştı.
Kalbimin bu gürültülü sesini duymasından endişelenirken aynı zamanda ona tüm duygularımı geçirmeye çalışıyordum. Bilmeliydi bana bakarken, bana sarılırken ve beni öperken hissettirdiklerini o da hissetmeliydi. Elimi ensesine getirdim ve kısa saçlarını okşamaya başladım. Her zaman saçı belli bir boyda olurdu bazen rengini değiştirdiğine şahit olmuştum ama boyu hiçbir zaman kendinden şaşmazdı. Nefessiz kaldığımı anlamış olacak ki son bir kere dudaklarıma belli belirsiz bir öpücük kondurduktan sonra benden uzaklaştı.
"Öyleyse ilgini çekebildim." Yüzünde kendini beğenmiş bir gülümsemeyle bana bakarken bu gülümsemenin sebebi olduğum için içimdeki mutluluk her gün daha da artıyordu. Yine de bu onunla uğraşmama engel olamazdı. "Bilmem sanki telefonumdaki sohbet daha ilgi çekici." Derken telefonumun şifresini girmiştim bile gülümsememi saklamaya çalışıp tepkisini beklerken o telefonumu eski yerine koydu. "Gösteririm ben şimdi sana beni görmezlikten gelmek neymiş." Derken üstüme eğilip ellerini belimdeki zayıf noktama götürdü gıdıklamaya başladı.
Ben ilk saniyesinden bir çığlık atmışken onun kahkahaları bize eşlik ediyordu. Durması için yalvarırken yüzümde öpmediği tek bir alan kalmadı. "Tamam tamam telefonum sende kalsın." Derken beni kahkahaları arasında duyması için sesimi daha yükseltmeye çalışmıştım. Teklifim dikkatini çekmiş gibi eller uslu bir moda büründü ve tek kaşını kaldırıp uzun bir süre baktıktan sonra "Tamam o zaman benim yanımda telefon yok." Derken telefonumu aldığı gibi cebine attı. Hala nefesimi düzene sokamamışken yorulmuş gülümsememle ona bakmayı sürdürdüm ve eski oturduğu yere geri döndükten sonra tekrar beni kollarının arasına aldı.
~
Aynada kendime bakmaya devam ederken Jungkook'la ilgili birden fazla anımsadığım şeyler arasında zaman farkı olduğuna emindim çünkü hiçbiri birbirini tamamlamıyordu. Gözlerimin içine bakıp gülümseyen Jungkook'la, ağlarken gözlerini kaçıran Jungkook aklımda büyük bir soru işareti oluşmasını sağlamıştı. Derin bir nefes verdikten sonra odama tekrar dönüp okul formamı ve siyah ceketimi giydikten sonra çantama ders programınızdaki defterlerimi atıp sessiz adımlarla kapıya ilerledim. Annemin uyanmasına daha vardı ve ben onu erkenden uyandırmak istemiyordum. Kahvaltıyı es geçip mutfak masasının üstüne anneme bugün erken çıktığımla ilgili bir not koyup montumu giydikten sonra kendimi dışarı attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Perfect For You| liskook
FanfictionBenim sevgilim neşelidir, cenazedeki kıkırdayandır, insanların bunu hoş karşılamadığını bilendir. O kendini unuttuğunda hatırlatmam için tanrı beni görevlendirdi. *Liskook hayran kurgusudur. *22.01.19