Bölüm 2- Kuzgun

165 50 121
                                    

Odamın kapısını zorlukla kapattım. Sırtımı kapıya yaslayıp bir süre nefes alıp verdim. Nefes egzersizinin bir işe yaramayacağına fazla inanmasam da yine de denedim. Neredeyse bir haftadır yöneticimden kaçıyorum. O ise hep bir bahane bulup beni odasına çağırıyor. İş etiğine ters olduğunu düşündüğüm için, ondan uzak kalmayı seçsem de beni fazlasıyla zorluyor. Yan yana odalarda ondan nasıl kaçabilirdim ki?

İş çıkış saatime yakın kahverengi kapım tıklandığında içimi çektim. Yine o gelmiş olmalıydı. Kapım yavaşça açılınca, karşımda kız kardeşimi görmek içimi rahatlattı.

"O ne surat öyle?" diye sordu. Her zaman ki gibi, gözünden hiçbir şey kaçmıyordu.

"Bu halinin yanı başındaki Yunan Tanrısıyla bir ilgisi yoktur umarım. Burası mankenlik ajansı gibi," diyerek alt dudağını ısırdı. Kapım neyse ki kapalıydı. Onu duymadığını umdum. Bu durumun daha da rahatsız edici bir hal alması beni korkutuyordu.

"Saçmalıyorsun. Bahsettiğin adam yeni yöneticimiz."

"Eleman arıyor musunuz?" diye sordu. Onun kapısına bakıyordu. Sabır dilercesine gözlerimi ona dikerek baktım. Elimi saçlarımın arasına geçirdim. İki adet sinema biletini masamın üzerine bıraktı.

"Yeni bir film vizyona girmiş. Zombilerle ilgili. Senin de seveceğini düşündüm."

"Bolca kan ve vahşet diyorsun yani," dediğimde başını sallayarak gülümsedi.

"İkimizin de bir sevgilisi olmadığına göre baş başa gidebiliriz," dediğinde bakışlarımı ona çevirdim. Sözleri kaşlarımın çatılmasına neden oldu.

"Bu seferkini neden terk ettin peki?"

"Bilmek istemezsin," dedi yüzünde tiksinti dolu bir ifadeyle.

Kabanımı giyip kapıdan çıkmak üzere hazırlandığım sırada çaprazımdaki odanın kapısı açıldı.

"Çıkıyor muydun? İstersen seni evine bırakabilirim."

Gülümsemeye çalıştım. Kız kardeşim öne atılarak tokalaşmak için elini uzattı. "Ben Ezra Karaca, kız kardeşiyim ve sizde..."

"Güz Demir."

"Memnun oldum," dedi gülümseyerek.

"Yüzünüz çok tanıdık geliyor," dedi gözlerini kısarak.

"Passionate isimli parfümün reklam yüzüyüm."

Ben yokmuşum gibi bir süre sohbet etmeye devam ettiler. Ezra onunla flört etmeyi denerken, zerre etkilenmiş görünmüyordu. Çevresi tarafından fazla ilgi gören bir kadındı. İlginin üzerinde olmasını her zaman seviyordu. Bu yüzden bir yabancıyla sohbet etmesi bana nazaran daha kolaydı. Hayatındaki tüm erkekler onunla fazlaca ilgilenirken sonunda sıkılıp terk ediyor ya da terk ediliyordu. Çekimleri olduğu zaman onun yüzünü bile göremiyordum. Ajansta yatıp kalkıyordu.

"Siz de gelmek ister misiniz?" dediğinde çok kısa bir anlığına yüzüme baktığını gördüm. Kardeşimin bu sorusuyla girdiğim düşüncelerimden kısa bir anlığına çıktım. Onu bizimle gelmeye davet etmişti. Hem de bana sormadan! Ondan etkilenmiş olamazdı değil mi?

Yüzüme bakıp ne düşündüğümü okumaya çalışırken, sol elini pantolonun cebine koyarak yandan bir bakış attı. Benim onayımı bekliyordu. Üzerinde açık mavi renkte bir takım elbise vardı. Takımıyla uyumlu saten bir kravat takmıştı. Beyaz renkli ipek gömleği ile kız kardeşimin ilgisini çekmesi son derece normaldi. Sessizliğimi korumaya devam ettiğimde, gözlerimin içine baktı ve gülümsedi.

"Aranıza girmesem daha iyi olacak. Size iyi eğlenceler. Yarın sabah görüşürüz Saye."

"İyi akşamlar Güz Bey," dediğimde kız kardeşimle koridorda yürümeye başladık. Ofiste neredeyse kimse kalmamıştı. Otoparkın bulunduğu B1. kata inmek için asansörün düğmesine bastım.

KORUYUCUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin