Bölüm 12-Kökler

89 26 24
                                    

Bu sabah hayatımda yolunda gitmeyen her şeyi değiştirmek isteyerek uyandım. Bana acı veren tüm o korkunç olaylardan uzak durmak isteyerek uyandım. Sanki uzun süredir uyuyordum da bir anda uykumdan uyanmış gibi şakın, mağrur bakışlarımla bakıyorum. Etrafımda görebildiklerim bulanık ve kaybolduğumu hissediyorum. Onunla geçirdiğim zamanın çoğu ayrı olsa da birlikte geçirdiğimiz zamanları düşünmek beni mutlu ediyor. Onu unutabilmek için bana mutlu gelen tüm anıları silmek zorundayım. Bunu nasıl yapabileceğim konusunda fikir sahibi değilim. Bir makine olsaydım benim için çok daha kolay olurdu.

Depresyon pijamamı çıkarmaya karar verdim. Bir zamanlar çok sevdiğim bulut desenli pijama takımım geçmişimin birer yansımasının tüm izlerini üzerinde barındırıyordu. Loş ışık yayan masa üstü gece lambasına baktım. Komodinin hemen üzerinde duran atılmış çikolata ambalajları defalarca kez yırtılıp her seferinde tekrar birleşen fotoğraf karelerine baktım. Odamdaki tüm ekranlarda onun fotoğrafı vardı ve ben ağlamaktan bitap düşmüş, şiş gözler dağılmış saçlarla kendime tezat vasat bir vaziyetteydim. Ne kadar zeki olursanız olun, aşk sizden üstün gelirdi ve çektiğiniz acı tüm kemiklerinizin kırılmasıyla eşdeğerdi. Ne yazık ki kalbin iyileşecek kemikleri, sarılacak sargı bezleri yoktu. Tüm bu acıyla, mantığınız ve duygularınız arasında korkunç bir savaş vererek geçiriyorsunuz. Kalbinizi teslim ederken şunu sormuyorsunuz? O gittiğinde bana ne olacak. Hep bir korku sarıyor bedenimizi, o gitmesin, o bende kalsın, ben onsuz yapamam ama finalde ne oluyor biliyor musunuz? Onsuz yaşamayı öğreniyorsunuz. Hayat sizi buna alıştırıyor. Korkunç deneyimlerle sınıyor ve bir bakıyorsunuz, düne kadar onsuz nasıl nefes alacağınızı bilemezken şimdi hayatta kalmak için kendinizle savaşıyorsunuz.

Bu benim kendimle kaçıncı savaşımdı bilmiyorum. Kaçıncı kez kırılmış, kaçıncı kez parçalanmıştım hiç bilmiyorum. Aldığım nefesin ciğerimde yangını vardı. Kelimelerin boğazımda kırık camları, konuşamadım. Susamadım. Kalkıp son kez baktım aynaya. Bir söz verdim kendime, şimdi kalkacaksın o yıkıldığın, altında kaldığın duvarları tekrar inşa edeceksin ve bu sefer daha güçlü yaslanacaksın. Bu sefer kimsenin yıkmasına izin vermeyeceksin. Güvenmeyeceksin, affetmeyeceksin, özlemeyeceksin.

"Ama gülüşü," dedi içimde susarak haykıran bir ses, sol yanağındaki gamzesi geldi aklıma. Sırtımı kendime yasladım ve ben bir kez daha düştüm onsuzluğun çukuruna...

Toparlanmanın vaktinin geldiğini düşünerek dolabımın kapağını açıp kıyafet seçmeye karar verdim. Üzerime bluz altıma da kot pantolon giydim. Deri ceketimi elime alarak Nana'ya arabayı otoparktan çıkarmasını söyledim. Merdivenlerden indiğim sırada arabanın güçlü motor sesini duydum. İçinde bulunduğum durumdan çıkmanın en iyi yolu vücuda adrenalin yüklemekti. Bu yüzden Arena 34 yolunu tuttum. Online rezervasyon yaparak yolda ilerledim. Beni karşılayan uzun pist ve meşalelerden yayılan yapay ateş görünümü farklı hissetmeme neden oldu.

Otomatik pilotu devre dışı bırakıp arabanın direksiyon hâkimiyetini aldım. Gaza asılarak lastiklerden dumanın çıkmasına neden oldum. Adrenalin damarlarımda dolaşırken hız ivmesi de giderek artıyordu. Orada dakikalar boyunca araba sürerken aklıma anılarımız gelmeye başladı. Kısa bir anlığına dikkatim dağıldı. Frene bastığımda araba durmadı. Benim kontrolümün dışında hızı yükselmeye devam etti. Tehlikeli durumlarda devreye girmesi için ani fren sisteminin kapağını açıp kırmızı renkli mandalı yukarı kaldırdım. Arabanın ekranı değiştiğinde kısa sürede sistem kendini kapattı. Kararan camları normale döndüğünde belli belirsiz yüzünü gördüm. Derin ve kesik nefes alırken yüzüme gelen ter damlalarını sildim.

"Nana?" diye seslendim. Korku damarlarıma hükmediyor, kalbimin panikle atmasına neden oluyordu. Derin nefes alıp kontrolümü sağlamaya çalıştım.

KORUYUCUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin