Bölüm 1- Yabancı

278 62 298
                                    

Babamın kullandığı arabanın içindeyim. Annem ön koltukta panik içinde kalmış, alnında biriken ter damlaları parıldıyordu. Camdan etrafına bakındı. Gökyüzünde garip bir karaltı vardı. Peşimizden uçan kuzgunlara baktım. Havadaki soğukluk, nefesimin arabanın içinde buğu yapmasına neden oldu.

"Vaktimiz kalmadı."

Elini kahverengi saçlarına götürdü. Her daim omuz hizasında kullandığı saçlarına düşen birkaç beyaz teli vardı. Beti benzi atmış bir halde hafifçe kıpırdanıp bana baktı. Deli gibi yağmur yağmaya başladığı için, etrafta hiçbir şey görünmüyordu.

Neden bu kadar korktuklarını anlamam güçtü. Kısa bir süre sonra hızla sert bir nesneye çarptık. Bu çarpmayla, araba havada birkaç kez takla attı. Küçük bedenim arabanın içinden fırlayarak ormanlık alana savruldu.

Bedenimden kanlar sızıyordu. Yağmur durmuş, yerini korkunç bir sise bırakmıştı. Burada öleceğimi düşündüm. Etrafımız büyük ağaçlarla kaplıydı. Yoldan geçen herhangi bir araba yoktu. Bize yardım edecek kimse yoktu. Hiçliğin ortasında sessizce ölümün gelmesini beklemekten başka seçenek yoktu.

Sert bir rüzgâr ters düz olmuş arabayı sallayacak kadar kuvvetle esti. Yerdeki cam kırıkları yerinden oynadı. İlerlemeye çalıştım. Küçük bedenimle arabadan çıkmak benim için zordu. Ailem kanlar içinde tepkisizlerdi. Gözyaşlarım sel olurken onlara seslendim. Hiç ses yoktu. Bir rüzgar daha eserek beni arabadan dışarıya savurdu. Sırtım yumuşak çimenlere değerken, savruluşum tahmin ettiğimden daha yumuşaktı. Kısa bir süre sonra arabadan gelen patlama sesini duydu. Çığlığım dudaklarımda dondu.

Nefes alıp vermekte zorlanırken, kan içinde kalan elimi kalbime götürdüm. Zaman ve mekân benim için silikleşmeye başladı. Gözlerim puslu bir beyazlığın içinde kayboldu. Ormanın içinden gelen ayak sesini duydum. Kurumuş dallar ayaklarının altında çatırdadı. Bedenim acıyla sarsılırken, kimin geldiğini görmek için direnmeye çalıştım. Yüzünü göremedim. Yanımda duran sıcak bedenini hissettim. Kokusu ormana karışmıştı. Orman ve yağmur gibi kokuyordu. "İyi olacaksın," dedi. Sesi içime işledi. Ona inanmak istedim. Sanki o dedi diye ben kaza geçirmemiş, çimenlerin üzerine uzanıp sadece gökyüzünü izliyordum. Ona inanmak istedim. Hücrelerime kadar sadece ona inanmak istedim. Alnıma dokundu. Bileğindeki ikili sarmal dövmenin dönerek parıldadığını gördüm. Hafızam tamamen silikleşmeden evvel belli belirsiz bir yüz gördüm. Bir adama aitti. Gecenin koyuluğuna karışmış, geceyle bütün olmuştu. Ona dair net bir görüntü yoktu. Zihnime kazınan varlığı sadece gecenin içinden kopup gelen mucizemdi.

İnleyerek uyandım. Kısa süreliğine nefes almakta zorlandım. Ruhum bedenimden sıyrılmış, kazanın olduğu güne gitmişti. Beni o gece kimin kurtardığını asla bilemedim. Anlattıklarıma kimse inanmadı. O gece birinin bedenimdeki tüm ölümcül yaraları iyileştirdiğine kim inanırdı? Çimenlerin üzerinde bir damla kanım dahi yoktu. Oysa çok net hatırlıyordum, arabadan fırlayan bedenimin kurtulma şansı yoktu. Kendi kanımda boğuluyordum. Hastaneye götürüldüğümde bedenimde yalnızca ufak çizikler vardı. Beni inceleyip iyi olduğuma kanaat getirdiklerinde hiç hatırlamadığım akrabalarım çıka geldi. Birkaç gün evde bizimle kaldıktan sonra, benden iki yaş küçük kız kardeşimle bir başımıza kalmıştık. O akrabalar nereye kayboldu ya da ailenin geri kalanı neredeydi, hiç bilemedik. Ailemiz yaşarken de hiçbir akrabamızla görüşmezdik. Bu yüzden ebeveynlerimizi kaybettikten sonra da yaşantımızda değişiklik olmadı. Yalnız başımıza hayatta kalabileceğimiz şekilde yetiştirilmiştik. Ailemiz sanki bugünün geleceğini biliyormuş gibi banka hesaplarında bıraktıkları miras hiç çalışmadan bile bize hayat boyu yetecek kadar yüklüydü.

Odamdan çıkarak salona doğru ilerledim. Amerikan mutfak olduğu için salonla mutfak tek bir bölümdeydi. Parmağımla dokunup tezgâhı aydınlatan ışıkları yaktım. Loş ışık sevdiğim için diğer ışıkları yakmaya gerek duymadım. Tezgâhı aydınlatan spot ışıkları hafifçe titredi. Mutfağa ilerledim. Raftan su bardağı alıp, sürahiden bardağa boşalttım. Beni ürküten bir yalnızlık hissettim. Yalnız olduğuma emindim fakat aynı zamanda izleniyormuşum gibi tuhaf bir hissiyata kapılıyordum. Sırtımı yaslayıp ağır ağır suyumu yudumlarken, gözlerim boşluğa takıldı. Defalarca kazaya ait kâbuslar görsem de ilk defa kâbusum bu kadar netti. Beynimin derinliklerine ittiğim, saklı kalan tüm detayları yeniden gördüm.

KORUYUCUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin