• Yedinci Bölüm •

56.5K 2.8K 227
                                    

Hüma

Elim yine boynumdaki kolyeye gitmişti. Pencerenin önünde dikilmiş dışarı bakıyor, bir yandan da dün gece olanları düşünüyordum. Çınar'ın neden böyle bir şey yaptığını anlamıyordum. Sanki hayatımı düzene sokmayı kendine görev bellemişti. Bu sahte nişanlılık meselesi de başımıza epey dert açmıştı. Babam kesinlikle çıldıracaktı. Öte yandan gerçekleri öğrenirse daha da çıldıracaktı. Sanırım en iyisi böyle olmasıydı.

Cep telefonumun hırçın sesi kulaklarıma ulaştığında, hızla telefonumu cebimden çıkarıp ekrana baktım. Arayan annemdi.

Gözlerimi devirerek aramayı cevaplayıp telefonu kulağıma götürdüm. "Efendim anne?"

"Neredesin Hüma?"

"Lina'nın evindeyim."

"Allah'ım beni nelerle sınıyorsun? Çocuklarımın ikisi de başına buyruk hareket etmekten ne zaman vazgeçecek? Biz seni böyle mi yetiştirdik Hüma? Hiç sorup etmeden nişanlanmak da ne oluyor?"

"Evet, beni böyle yetiştirmediniz," dedim sıkıntıyla. "Her şeyi baskıyla yaptırdınız, manipüle ettiniz. Bir anne babadan çok birer komutan gibiydiniz. Eh, sizin muhteşem çocuk yetiştirme tarzınızdan da ortaya böyle isyankar bir hatun çıkıverdi. Ben de istemezdim böyle olmasını ama oldu işte. Üstelik bu nişanlanmak değil. Çınar bana sadece evlenme teklifi etti, o kadar. Pardon ama sevgilimin evlenme teklifi edip etmeyeceğini bilmiyorken kalkıp sizden izin alacak değildim."

"Beni kızdırma Hüma! O adamın babana söylediği şeyler de hiç hoş değildi üstelik! Pars'ın arkadaşı olması hiçbir şeyi değiştirmiyor. Ayrıca o adamın evinden çıkacak, buraya geri döneceksin. Evli olmadığın adamın yanında yaşamak da ne? Çıldırtma beni!"

Derin bir nefes alıp verdim. "Anne kapatmam gerek. Doğa ve Lila uyandı, onlara bakacağım."

"Dark Passion'da da çalışamazsın!"

"Görüşürüz anne."

"Duydun mu beni Hüma?"

Son bir göz devirişin ardından, "Kapatmam gerek," diyerek aramayı sonlandırdım.

Salondan çıkıp üst kata yöneldim. İkizlerin odasına girip beşiklerinde mışıl mışıl mışıl uyumakta olan yeğenlerimde dolaştırdım bakışlarımı. Yüzümde oluşan gülümsemeyle odadan çıkıp kapıyı yavaşça çekip kapattım.

"Çok şanslısınız meleklerim," dedim fısıldayarak. Alnımı kapıya yasladım. "Harika bir anneniz var. Henüz bunun farkında değilsiniz ama size gerçekten değer veren bir anne ve babanız var. Üstelik teyzeniz de sizi çok seviyor. Hayatınızın bizimkine benzememesi için elimden geleni yapacağım."

"Hüma?"

Sesin geldiği yöne doğru dönünce, elinde bir fincanla koridorda dikilmekte olan Pars ile karşılaştım. "Merhaba enişte."

"Kapıyla mı aşk yaşıyorsun?"

Bakışlarımı kapıya çevirdim. Tanrım! Kapı önlerinde sevgililerimle öpüşecek yaştayken adeta kapıyla öpüşüyordum! "Evet, ne de olsa hamurunuz aynı. Siz erkeklerin de odundan bir farkı yok. Yabancılık çekmem dedim." Elimi kapıya yasladım. "Üstelik o beni üzmez. Konuşmaz da. Beni hep dinler."

Pars gülerek bana doğru yaklaştı. "Bir gün sen de mutlu olacaksın."

"Ben zaten mutluyum," dedim gülerek.

"Ama aşık değilsin."

"Her neyse. Lina nerede?"

"Bahçede," dediği sırada çalışma odasına yöneldi.

Cüretkâr TeklifHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin