• Altıncı Bölüm •

59.6K 2.8K 451
                                    

     Çınar

  Bakışlarımı bir an bile Hüma'nın üzerinden çekmiyordum. Biraz uzağımda arkadaşlarıyla sohbet ediyordu. Ona biraz alan vermek adına yanından uzaklaşmıştım ancak bu durum hiç hoşuma gitmiyordu. O Ceyhun denilen adamın bakışları da hiç hayra alamet değildi.

  Zaman geçtikçe her şey daha da tuhaflaşıyordu. Hüma bu hafta sonundan sonra resmi olarak işe başlayacaktı. Geçtiğimiz günlerde birkaç saatliğine ofise uğrayıp iş hakkında bilgi edinmeye çalışmıştı. Eve yığınla dosya getirip bir süre de evde çalışmıştı. İnanıyordum ki bu işi hakkıyla yapacaktı ancak asıl sorun, sürekli bir arada olacak olmamızdı. Aslında bu bir sorun da sayılmazdı zira Hüma'nın sürekli çevremde olması hoşuma gidiyordu. Hem de haddinden fazla hoşuma gidiyordu. Bir pot kıracağım diye aklım çıkıyordu sadece.

  Kolyesi hakkındaki gerçekleri anlattığında artık kelimenin tam anlamıyla emin olmuştum aradığım kişinin o olduğuna. Sebepsizce o kişinin Hüma olması beni çok mutlu etmişti. Enteresan bir durumdu. Bu, başıma gelen en harika tesadüftü. Onunla tesadüfen tanışmıştım. İstemeden kaybetmiş ancak yine tesadüfen bulmuştum. Hayat sürprizlerle doluydu işte. Hayat, bazen hoş sürprizlerle doluydu. Şimdi ne olacak ben de bilmiyordum. Ancak ilk hedefim, Hüma'nın kırık kalbini onarmaktı. Geri kalan her şeyi zaman gösterecekti.

  Ceyhun denilen adam Hüma'ya yaklaşmaya başladığında hızla harekete geçerek bir köşede toplandıkları yere yaklaştım. Aramızdaki mesafe azaldığında artık ne konuştuklarını duymaya başlamıştım. O zibidi kılıklı herif, Hüma'ya yarın bir işi olup olmadığını soruyordu. Hüma, arkası bana dönük olduğu için henüz beni görememiş olsa da Ceyhun dışındaki herkes benim varlığımı fark etmiş gibiydi. Birden kolumu Hüma'nın beline sarıp korumacı bir tavırla onu kendime çektim.

  Hüma, bir elini göğsümün üzerine yerleştirip ceketimin yakasını nazikçe kavradı. "Özlemiştim, iyi ki geldin."

  Eğilip alnına bir öpücük bıraktım ve ela gözlerine bakarak, "Ben de öyle," dedim.

  "Sen ne diyordun Ceyhun?" diye sordu Hüma.

  "Yarın bir işin yoksa toplanalım diyorum. Neredeyse herkes gelecek. Tuğçe'nin evinin bahçesinde küçük bir parti vereceğiz."

  "Hüma gelemez," diyerek araya girdim. "Yarın ailemle yemek yiyeceğiz."

  "Aile yemeği mi? Partiler sıkıcı aile yemeklerinden daha eğlencelidir."

  "Eh tabi," dedi Hüma. "Sen de haklısın. Neticede bir aile yemeğinde gece yatak odasına götürebileceğin birini bulamazsın ama partiler onlarca ihtimalle dolu." Bakışlarını bana çevirdi. "Ancak aradığını çoktan bulmuşsan ve o kişiyle katılıyorsan o aile yemeğine, gece kesinlikle yalnız kalmazsın."

  Hüma yeniden Ceyhun'a çevirirken bakışlarını, ben bir süre onu izledim. Zorlukla yutkundum. Hüma'nın arkadaşlarına sunduğu bu küçük gösteri öylesine gerçekti ki, beni gerçekten etkilemeyi başarmıştı. Yarın gerçekten de bir aile yemeği olmasını ve Hüma'nım tüm gece beni yalnız bırakmamasını dilerken buldum kendimi. Sonra bu fikre küfürler ettim.

  Ceyhun tek kelime etmeden bizden uzaklaşırken, sevgilisi olduğunu tahmin ettiğim kadın hızlı adımlarla ona eşlik etti. Geriye gelin ve birkaç arkadaş daha kalmıştı.

  "Nihayet gitti," dedi kadınlardan biri. "Siz ona bakmayın. Her zamanki Ceyhun işte."

  "Aynen öyle," dedi Hüma. Bakışlarını bana çevirdi. "Dans edelim mi sevgilim?"

  "Elbette."

  Birlikte dans için ayrılan alana geldiğimizde, Hüma ellerini omuzlarıma koyarak aramızdaki mesafeyi en aza indirdi. Müziğe uyumlu bir biçimde dans etmeye başladık. Beline yerleşen ellerim de teninde keşfe çıkmak istercesine huzursuzca kıpırdanıyorlardı.

Cüretkâr TeklifHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin