5; Ödenecek Bedeller

19K 1.4K 189
                                    

Colin ve Jane’in birlikte dans ettikleri şarkı Multimedyada; Buddy Holly – Everyday. Şiddetle, ısrarla, zorlamayla dinlemeniz önerilir.

İyi okumalar!

***

Kamyonetin içinde eve doğru yapılan yolculuk şaşırtıcı derecede sakindi. Jane her dakika yeni bir şeyler görüyor, sormak için ağzını açıyordu ama bugünlük soru sorma sınırını çoktan geçmişti.

Toprak o kadar da hasta değildi, ama Joce göktekilerin bildiği kadar, demişti. Jane de oradan geliyordu ve toprağın hasta olduğunu sanmıştı. Bu ne demekti? Kaşları istemsizce çatıldı. Gök ve Yer o kadar da ayrı değildi; her gün askerler buraya inerdi. Toprakta yetişen şeyleri nasıl gözden kaçırabilirlerdi?

Maree, yerde yaşanan kıtlıktan bahsedip dururdu. Ama Jane bu sabah gördüğü kahvaltı masasını çok iyi hatırlıyordu. Westcliff’lerin evinde kıtlık yok gibiydi. Maree’nin söyledikleri ile karşılaştırınca burada bir mantık hatası vardı.

Kamyonet sarsılarak durduğunda, Jane eve geldiklerini anlamıştı. Kafasını çevirerek eve baktı. Kurak bir toprağın üzerine kurulmuştu ve iki yanına dikilmiş büyük ağaçların dalları kupkuruydu. Ev, o kadar insana birden barınak sağlayabilecek kadar büyüktü. Jane yukarı katları görmemişti bile. Sadece kendi odası alt kattaydı ve bu bile onu dışlanmış hissettiriyordu.

Jane, kapının koluna uzandı ve kapıyı açtı. Dışarı çıktığında serin hava onu rahatlatmıştı. Ensesine yapışan saçlarını sağ tarafında topladı. “Eve mi gideceğiz?”

Joce ona dik dik baktı. “Farkındaysan, zaten eve geldik.”  Kamyonetin yanından geçmeden önce aracın arka tarafına vurdu, bu yolculuğu da atlattığı için onu tebrik ediyor gibiydi. “Ayrıca sana bakıcılık yapma saatimi doldurdum.”

Jane somurttu. Sırf dışarıyı görebilmek için başkalarına yük olma fikrinden nefret ediyordu. Özellikle buradayken aptal gibi hissediyordu çünkü hiçbir şey bilmiyordu.

Ne kadar dışarda kalmak istese de güvenli olmadığını bildiği için Joce’un peşinden gitti. Dış kapının önündeki merdivenler üzerine bastıkça gıcırdıyordu. Joce anahtar çıkarmaya gerek duymadan kapıyı çaldı, Jane onun anahtar taşıdığından bile şüpheliydi gerçi.

Kapının önünde uzun bir bekleyişten sonra kapı açıldığında, Jane neredeyse açan kişiye teşekkür edecekti. Ama karşısındaki kişinin Eva olduğunu görünce vazgeçti, çünkü o pek dost canlısı görünmüyordu.

“Günaydın Eva,” Joce içeri girerken şakacı bir şekilde kızın saçlarını karıştırdı. Şu ana kadar Jane’in yüzüne hiç gülmeyen Eva, Joce için gülmüştü.

Jane içeri geçerken Eva o gülümsemeyi sildi, tabii.

Eva, onlar geçtikten sonra kapıyı kapattı. Jane, evin içinin hiç olmadığı kadar sessiz olduğunu fark etmişti. “Herkes nerede?” diye sordu kendine hakim olamadan.

Joce koridorun ortasında durup duvara yaslandı, cevap vermeden önce kollarını açarak gerindi. Bu kısa bir süreliğine tişörtünün yukarıya sıyrılmasına sebep olmuştu. Jane, çocuğun yüzüne odaklanmaya çalıştı. “Yetişkinler bu saatte evde olmaz.”

“Erin, Ray ve ben çatıdayız,” diye ekledi Eva kuru bir sesle. Ama bunu Jane’den çok Joce’a söylüyor gibiydi. Daha sonra merdivenlerden çıkıp gözden kayboldu.

Joce bir süre durdu. Sonra omuz silkti, “Ben de gidiyorum.”

Ve Jane’e gelip gelmek istemediğini sormadı bile.

DÜŞÜŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin