1

24.6K 646 228
                                    

Düzenlendi!!!

Multi: Yamaç Hoca

Samira'dan

Otobüsten inmiş okula doğru yürüyordum. Benimle beraber okulun bir kaç öğrencisi de sırtlarında çantalarıyla okula ilerliyorlardı. Okulun ilk gününü ciddiye almadıkları her hallerinden belliydi.

Okulun bahçesine girdiğimde müdürümüzün konuşma yaptığını gördüm. Allah var melek gibi adamdı. Üç yıldır bu okuldaydım. Bir kere bile öğrencilere ne ters bir şey söylediğini ne de ters bir hareket yaptığını görmemiştim.

"Hepinize iyi dersler. " müdürün konuşması bittiğinde İstiklal Marşı'nı okuduk. Sınıflar yavaş yavaş okulun içine dolmaya başlamıştı bile.

Sınıfa geçip sırama oturdum. Ne Yağız'ı ne de Sibel'i görmemiştim. İlk ders matematikti ve ders Emin Hoca'ylaydı. Sınıf öğretmenimiz olmasından bütün sınıf şikayetçiydi.

Matematiğim iyiydi ama bütün okul için aynı şey söylenemezdi. Sürekli hocanın anlattıklarını anlamadıkları için şikayet edip duruyorlardı.

Yağız ve Sibel beraber sınıfa gülerek girdi. İkiside bana doğru gelip, hemen önümdeki sıraya oturdu.

"Okulun ilk günü hayırdır?" dediğimde ikiside bana döndü. Sibel elindeki çikolatayı masanın üstüne bıraktı.

"Amcam, Emin Hoca yerine başka bir hocanın dersimize gireceğini söyledi." okulumuzun müdürü onun amcasıydı. Müdüre amca dediği nâdir anlardandı. Emin Hoca gittiği için üzülmüştüm. Onların sevinmesiyse sinirimi bozmuştu.

"Vallaha ikinizi de döverim, bir de gülüyorsunuz." ikisi de bana inat tekrar gülmeye başladı. Onlar kardeşten öteydi benim için ama bu onları dövmeyeceğim anlamına gelmiyordu.

Sınıftaki herkes kendi halindeydi. Okulun ilk günü olduğu için sınıf gökkuşağına benziyordu. Herkes değişik renklerde bir şeyler giymişti. Bense cenazeye gider gibi yine simsiyah giyinmiştim. Siyah manyağıydım ve giymekten hiç vazgeçmiyordum.

"Hani bana?" deyip ellerimi açınca Yağız anlamış olacak ki gülerek ceketinin cebinden çikolata çıkarıp arkasını döndü ve bana uzattı. Sibel'de bir yandan gülüp bir yandan çikolatasını yemeye çalışıyordu.

Yağız'ın elindeki çikolatayı alıp iştahla yemeye başladım. Sınıfın yarısı -herhalde ilk gün olduğu için- gelmemişti. Telefonumu çıkarıp oyalanmaya başladım.

Sınıftaki herkesin yüzü kapıya dönünce kafamı çevirip kapıya baktım. İçeri siyah takım elbiseli bir adam girdi. Adam mı desem çocuk mu arada kalmıştım. Uzun boyluydu. Genç ve gayet iyi bir fiziğe sahipti. Bacaklarını sarıp sarmalayan ne fazla dar ne de fazla geniş dar siyah bir kot pantolon giymişti. Üstünde siyah gömleği, gömleğinin üstündeyse siyah bir ceket vardı.

Elinde; üstünde kocaman Matematik yazan bir kitap vardı. Bakışları yavaşça sınıfı dolaştı. Bir an göz göze gelince gözlerinin yeşil olduğunu farketmiştim.

Elindeki kitabı öğretmen masasına yerleştirip sınıfa döndü.

"Günaydın." tok ve erkeksi sesi sınıfa doldu. Bütün sınıf aynı anda ona günaydın diye karşılık verdi. Ben de bu sırada elimdeki çikolatayı sıranın altına koydum.

Eliyle oturun dediğini belli eden bir hareket yapınca herkes yerine oturdu. Öğretmen masasına yaslanıp kollarını birleştirdi. Öğretmen olamayacak kadar gençti. Uzun kumral saçları ve onlarla aynı renk sakalları vardı. Herkes aval aval ona bakıyordu.

KISKANÇ ÖĞRETMENİM {Devam Ediyor}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin