21

8.5K 360 249
                                    

Esneyerek gözlerimi araladığımda, fark ettiğim ilk şey yanımda Yamaç'ın olmaması ve havanın kararmış olmasıydı. Şükürler olsun ki annem babam bu akşam yoklardı.

Yamaç'ın yanımda olmamasına biraz şaşırmıştım açıkçası. Hiç bir zaman habersiz gitmemişti yanımdan. Tam komidinin üzerinde duran telefonuma uzanmış onu arayacaktım ki. Telefonlarımızın üst üste olduğunu fark ettim ve ona seslendim. Telefonu burdaysa kendisi de burada olmalıydı.

"Yamaç!"

"Efendim bir tanem... Elimi yüzümü yıkayıp geliyorum." Son derece güzel ve dinlenesi olan sesi banyodan geliyordu. Alelacele yataktan kalkıp, banyoya ilerledim.

Yamaç'ın yanına gittiğimdeyse ağzını çalkaladığını gördüm ve bu haline gülümsedim. Büyük ihtimalle fırçalayamadığı için çalkalıyordu. Diş fırçalamakla alakalı takıntısı vardı. Bulduğu her fırsatta fırçalıyordu. Yamaç'ın yanına sırnaşıp ona sokuldum. Ağzında bir o yana bir bu yana oynattığı suyu boşaltmadan önce gözlerimi kapatmıştı. Yaptığı hareketin nedenini anlayamasam da iğreneceğimi düşündüğü için yaptığına yordum.

Ellerimi gözlerimde duran ellerine götürüp ellerini indirdim ve yüzünü okşadım. Ondan asla ama asla iğrenmiyordum. Bayıldığım dudaklarından nasıl iğrenebilirdim ki?

Yeni uyandığı için olsa gerek, gözleri birazcık kısık ve yanakları biraz şişti. Bu hali onu o kadar tatlı gösteriyordu ki yanaklarını sıkmamak için kendimi zorluyordum.

"Yedek diş fırçası verebilirim?" Sorarcasına konuştuğumda elleriyle saçlarımı okşadı ve arkama geçip ellerini belime yerleştirerek, kafasını eğdi. Aynadan ona baktığımda bakışlarının aynadaki yansımamızda olduğunu gördüm ve gülümsedim.

Bu adamı gerçekten seviyordum.

O bana sımsıkı sarılmaya devam ederken ben önümüzdeki dolaptan dil fırçalarının bulunduğu yeri açtım ve açılmamış olan diş fırçasını ona uzattım. Kafasını olumsuz anlamda salladı ve benim sadece bir kaç kere kullanmış olduğum diş fırçasını dolaptan aldı. Bu hareketiyle bedeni bana yaslanmış ve heyecandan ölecek raddeye gelmemi sağlamıştı.

Diyordum işte mezar taşımda 'çok seviyordu, sevdiği adam ona çok yaklaşınca kalbi dayanamadı ve atmaktan vazgeçti, yazacak diye de kimse inanmıyordu.

"Elindeki senin olsun ben bunu alacağım. Geri vermeyi de düşünmüyorum bu arada. Seni her özlediğimde dişlerimi fırçalarım artık." Alaylı bir tonla konuştuğunda gözlerimi pörtletmiş aynadan ona bakıyordum.

Hadi ama benim fırçamı ne yapacaktı?

"Bir fırçamı sana vermeyeceğim. İki seni özlediğimde dişlerimi fırçalayacağım nasıl bir cümle?" Söylediklerime kahkaha attığında aynadan onu izliyordum. Bizzat görmek için ona doğru döndüm. Bu anı bekliyormuş gibi beni lavaboyla arasına sıkıştırmıştı.

Bu da gördüğü her yere sıkıştırıyordu beni.

"Lovobo fontozon vor do bono nodon soylomoyorson sovgolom." Bana yaptığı imayı hatırlamış ve 'Battaniye altı fantazin var da bana neden söylemiyorsun sevgilim' cümlesini onun sesini taklit ederek çevirmiş ve ona inada bulunmuştum. Gözlerini kısarak gülümsediğinde gözlerimden kalp çıkartacak ona bakıyordum.

"Ben fantazilerimi söylemeyi değil de göstermeyi seviyorum... Başlayalım istersen?" Tek kaşını kaldırmış cevabımı beklerken çok tatlı görünüyordu ama bu utangaçlığımdam eksiltmiyordu aksine utançtan kıpkırmızı kesilmemde büyük rol oynuyordu.

"Yok canım almayayım." derken bir yandan da lavaboyla bütünleşiyordum. Ben gittikçe de üzerime üzerime geliyordu insan olamayacak kadar güzel olan varlık. Yüzümüzün arasında hattı sayılmayacak kadar az bir mesafe varken resmen yüzüm seğiriyordu heyecandan. Ha öldüm ha ölecektim yani.

"Ya Yamaç, gelme. Gelmesene ya!" Hafif çığırdığımda bile umursamadı ve üzerime abandı. Ellerimle göğsüne tutunduğumda yüzüme bakarak iç geçirdi.

"I-ıh hayır. Benim güzelim ister de ben onu kırar miyim hiç? Sevgilimi lavabo fantazimden mahrum bırakmak bana yakışmaz."

"Vallaha şaka yapmıştım. Yamaç lavaboyla bütünleştim ya gelme artık."

"Tamam işte amacım seni bu durumdan kurtarmak. Benimle bütünleşince lavabodan ayrılacaksın, bu da fantazimin bir parçası." Hay fantazi diyen ağzım yırtılsaydı da...

"Ama ayıp oluyor bak. Sen iyice gevşekleştin."

"Sen istiyorsun ben sana tamam yapalım diyince ben mi gevşek oluyorum? Asıl sana ayıp." Sahte bir şekilde beni azarlamasına gülümsedim.

"Tamam neyse. Uzatmayalım artık. Dişlerimizi fırçalayıp çıkalım buradan. Sıcak bastı beni."

"Beni başka bir şeyler bastı ama bak ben hiç şikayet ediyor muyum?" İyice sapıklaşmıştı bu yaratık. Uzaklaşmaya çalışmıyordum artık çünkü daha çok üzerime abanıyordu.

"Sapık mısın ya?"

"Al işte söylediğim her şeyi fesata vuruyor sonrada bana sapık diyor. Güzelim senin için fesat!" Haspama bak sen. Bir de suçu bana atıyor.

Elinde tuttuğu ve bana ait olan fırça elleri lavaboya dayalı olduğu için parmaklarının arasında kalmıştı. Hafif yan dönmüş ve diş fırçamı almak için hamle yapmıştım ki bir eliyle çenemi kaldırdı ve yanaklarıma dudaklarını bastırdı. Ardından sakince elindeki diş fırçama macun sıkıp musluğun altında ıslattı ve dişlerini fırçalamaya başladı. Ağzını açmamak için büyük bir uğraş verdiğini yüzünden anlıyorum. Ondan iğrenmediğimi neden anlamıyordu?

O dişlerini fırçalarken ben ise göğsüne yapışmış yüzünü inceliyordum. Bedenimi lavaboya döndürüp elimde ki yeni diş fırçasının paketini açtım ve yaptıklarının aynılarını tekrarladım.

Yamaç dişlerini fırçalarken bir elini belime sarmış, kafasını aynadan kendini görmek için yana yatırmıştı. Dişlerini fırçaladığında arkamdan çekilip yanımda durdu ve beni nazikçe itekleyip bana sırtını dönüp ağzındaki köpüğü yıkamak için ağzını çalkalamaya başladı. Büyük vücudu yüzünden ne yaptığını göremesem de ağzında çalkaladığı su sesini duyuyordum. Ellerini yıkayıp beni boş olan elimden tutup lavabonun önüne çekti ve dişlerimi fırçalamam için olanak sağladı. Bir yandan gülüyor bir yandan da dişlerimi fırçalamayfa çalışıyordum. Yamaç ise suratını asmış yüzümü inceliyordu. Sanki daha çok dudaklarımı.

Dişlerimi fırçaladıktan sonra ona arkamı dönüp ağzımı çalkaladım ve ellerimi yıkayıp kurulduktan sonra ona döndüm. Kollarını bağlamış omzunu duvara yaslamıştı ve gözleri üzerimdeydi. Elimi tutup buradan çıkacaktım ki beni duvarla arasına aldı. Daha şaşırmamaya fırsatım bile olmadan dudaklarımızı birleştirdi. Elleri belime sarılıyken ona karşılık veriyordum. Bir yandan da boynuna sıkı sıkı sarılmıştım. Öpüşüne karşılık verirken dudaklarının tadında sarhoş oluyordum. Gerçekten dudakları gerçek olamayacak kadar güzeldi.

"Imm." Yamaç ağzımın içinde memnun bir ses gevelediğinde yüzümü ondan ayırdım ve gözlerimi araladım. Ne zaman kapattığım dahi anlamamıştım.

"Evet, lavabo fantazisi de tamamlandığında göre mutfak fantazisi bizi bekliyor güzelim!" Yaramazca güldüğünde elinden tutup onu fantazi dünyasını renklendiren yerden çıkardım.

Evet, bölüm çok kısa ama sadece geri dönüş yapmamı kolaylaştırmak ve kitap hasreti çekenlere küçük bir hediye vermek maksadıyla yazdım.

Kitap yazmayı bırakacağını söylediğimde arkamda durup bana destek olan herkese teşekkür ederim.

Umarım desteklerinize gereken karşılığı bu bölümde bulmuşsunuzdur.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 28, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KISKANÇ ÖĞRETMENİM {Devam Ediyor}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin