18

9.7K 397 67
                                    

Umarım beklediğinize değmiştir. Gerçekten komik ve eğlenceli bir bölüm oldu. Okurken keyif alacağınızı umuyorum. Uzun bir aradan sonra yazdım. Oylarınız ve yorumlarınızla yanımda olursanız çok sevinirim.

Samira'dan

Gecenin bir saatinde, Yatağımda uzanmış, bir yandan dinlediğim şarkının sözlerine eşlik ediyor, bir yandan ise Yamaç'la yaşadığımız güzel anıları düşünüyordum. Beraber basketbol oynayışımızı, beni Devran'dan kıskanması... Ve daha niceleri.

Düşüncelerimden sıyrılmamı sağlayan şey, şarkı sözleri durunca odamın duvarlarında yankılanan telefonumun melodisiydi. Telefonumun ekranındaki Yamaç ismini görmek bile kalp ritmimi ufak bir sarsıntıyla hızlandırmıştı. Heyecanla telefonu cevapladım ve Yamaç'ın güzel sesini duymayı bekledim.

"Güzelim." İçimde bir kaç fırtına koptu. Sadece sesiyle içimdeki bir kaç fırtınanın nedeni olabilmişti. Nasıl becerebiliyordu bunu? Ben konuşunca o'da aynı şeyleri hissediyor muydu?

İçindeki bir kaç fırtınanın nedeni olabilmiş miydim acaba?

"Efendim?" İçimdeki heyecanı dışarı yansıtmadan cevap vermiştim. İçimdeki heyecanın sebebi ise karnımda ya da midem de olan kelebeklerdi. Gün geçtikçe çoğalan kelebeklerden bir aşiret oluştuğundan emindim. Kelebek aşireti...

Evet, delirmiş olabilirim!

"Efendim yerine Yakışıklı'm falan bekledim ben ama, sende o potansiyeli hala bulabilmiş değiliz. Eh, napalım artık kısa bir süre de olsa, efendin olmaya razıyım." Duyduklarımla ağzımdan kaçan kıkırtılara engel olamamıştım. Güzel olan bütün özellikler onda toplanmıştı. Yakışıklılık, tatlılık, büyük gamzeler, aşık olunabilecek gülüş, kendine zorla baktıran bir kaç karın kası. Ben daha yeni ne dedim? Karın kası mı dedim? Kesinlikle kafayı yemiş olmalıyım!

Sapık olma yolunda emin adımlarla ilerliyorum!

"Efendim kelimesini o anlamda kullanmadığımı sende biliyorsun Yamaç. Hani telefonu açınça denilen var ya ondan."

"He-eh! Bir bu eksikti. Yapma kızım ya. Bana Yamaç deme. Ben belki ismimi sevmiyorum. Bari hocam da de tam olsun! Normal insanlar sevgililerine ne diyorlar?" Yamaç'ın sitemkâr sesine gülemek elde değildi. Zaten her şey çok ani gelişmişti ki, ben hala yaşadığımız her şeyin gerçek olmadığına inanmama taraftarıydım.
Bir de benden ona yakışıklım dememi mi bekliyordu? Bunu ona söyleyebileceğimi hiç sanmıyordum.

Yamaç'ın sorusuna gülerek cevap verdim. "Ne bilim sevgilim diyorlar, aşkım diyorlar, sonra... yavrum diyorlar, sevdiğim falan diyorlar işte. Ama unuttuğunuz bir şey var HOCAM biz normal insanlar gibi değiliz." Hocam kelimesini bastırarak ve gülerek söylemiştim.

Yamaç hırıltılı bir sesle; "Camı aç!" dedi. Yanlış mı duymuştum? Yamaç daha yeni camı aç mı demişti!? Ani bir hareketle kafamı cama çevirdiğimde boynumda büyük bir sızı oluşmuştu. Bir yandan boynumu ovalarken bir yandan da Yamaç'ın camdan odamın içine baktığını farketmiştim. Boynumun acısını umursamadan Yamaç'a baktım. Evimizin hemen yanında büyük bir ağaç vardı ve Yamaç neredeyse ağacın tepesindeydi.

Geçirdiğim küçük çaplı şoku atlattıktan hemen sonra hızlı adımlarla cama ilerledim ve tek hamleyle camı açtım. Yamaç nihayet dermiş gibi bir kaç bakış attıktan sonra bir kaç çevik hareketle camdan içeri atladı. Ben şok içinde ona bakmaya devam ederken, Yamaç arkasını dönüp pencereyi kapattı.

Aval, aval Yamaç'a bakmaya devam ederken, O bana bakmadan odamın kapısını kilitledi.

"Yamaç?" diye sorduğumda o, yavaş adımlarla bana doğru ilerliyordu. Ne olduğuma hala bir anlam verebilmiş değildim.

KISKANÇ ÖĞRETMENİM {Devam Ediyor}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin