5

13.7K 498 170
                                    

Multi:Samira

Samira'dan

Uyandığımda geç kalmamak için hızlıca hazırlanıp bir şeyler atıştırmak için mutfağa geçtim. Annem evimizde çalışan istemiyordu. Burası benim evim ve bütün sorumlulukları bana ait diyordu her zaman. Yemekleri de o yapıyordu temizliği de.

Dolabı açıp bulduğum ilk şeyleri ağzıma tıktıktan sonra evden çıktım. Annem ve babam erken olduğu için hâlâ uyuyorlardı. Babam şirkette çalışıyordu. Şirketin sahibi olduğu için de fazla erken gitme gereği duymuyordu.

Otobüsten indikten sonra okulun bahçesine doğru ilerleyip içeri girdim. Bahçedeki herkes kendi halindeydi. Etrafa göz gezdirirken bankta tek başına oturan Devran'ı gördüm. Beni görünce yüzüne hızla bir gülümseme yayıldı ve ayağa kalktı.

"Gelsene." diyip bana eliyle gel işareti yapınca yavaş adımlarla Devran'a doğru ilerledim. Banka oturup, biraz yana kaydı ve oturmam için yer açtı.

"Günaydın." diyerek gülümsediğinde gülümseyerek karşılık verdim.

"Günaydın." verdiğim cevaptan sonra tekrar gülümsedi. Hadi Sibel'i anladım o Leyla'ya döndü, ama sana ne oluyor be Devran? Herkes mi Leyla'ya döndü. Kolunu bankın arkasına atıp konuşmaya devam etti.

"Takıma girme işini düşündün mü?" söylediklerine kahkaha atmak istesemde sadece kıkırdadım. Beni takıma almayı kafasına takmıştı anlaşılan.

"Ya sen onları söylerken ciddi miy-" cümlemi bitirmemi engelleyen şey birinin bana seslenmesiydi.

"Samira!" arkamı döndüğümde çatık kaşlarıyla bana bakan Yamaç Hocayı görmeyi gerçekten hiç beklemiyordum.

Bu hoca niye filmlerdeki adamlar gibi giyiniyor ya? Saçları falan da benziyor aslında. Siyah pantolondan hiç vazgeçmeyecek anlaşılan çünkü yine siyah dar paça giymişti. Üstünde de yine dar olan, gri üzerinde 1905 yazan ince bir kazak vardı. Galatasaraylı mı acaba? Salak, üstünde 1905 yazdığına göre Galatasaraylı tabii ki. Renktaş buldum. T-shrit değil de, adamın kasları resmen biz buradayız diye bağırıyor. Banane lan adamın kaslarından tövbe tövbe. İyice sapığa bağladım. Allahım sen affet.

Renktaş: Aynı takımı tutanlar ve aynı formayı giyenler için kullanılıyor.

"Buyrun hocam?" sorarcasına ona baktığımda çatık kaşlarını bir an bile düzeltmeden ela gözleriyle beni ve Devranı süzmeye devam etti.

"Sezgin Hoca -müdür yardımcısı- seni çağırmamı istedi." çağırdıysa çağırdı. Niye öyle kaşlarınızı çatıyorsunuz ki hocam? Sanki suç işlemişim gibi. Hani dersinde çikolata yediğimde attığı bakış var ya... Heh! İşte öyle bakıyor. Bırak o çikolatayı yerine der gibi.

Devran'a onay ister gibi baktığımda kafasını onayladığını belirtecek şekilde aşağı yukarı salladı. Arkamı dönüp Yamaç Hoca'nın önünden geçecektim ki oda benimle beraber yürümeye başladı.

Okulun içine girip Sezgin Hoca'nın odasına doğru yürüdüğümde Yamaç Hoca kolumdan tutup durdurdu. Kaşlarımı çatıp n'oluyor der gibi hocaya baktım. Bana doğru bir adım attığında zaten aramızda yok denecek kadar az olan mesafe kapanmıştı. Eli kolumda olmasına rağmen geri adım attığımda duvarın soğukluğunu sırtımda hissettim.

Yamaç Hoca kolumu bırakıp elini üstüme doğru yaklaştırmaya başladı. Ne yapacağına bakıp ona tepki vermiyordum. Eli sweatimin ipine gitti. Eliyle tuttuğu, diğerine göre daha kısa olan ipi çekip diğeriyle eşitlediğinde gülümsedi. A-ha! Alın size bir Leyla daha buda gülüp duruyor.

KISKANÇ ÖĞRETMENİM {Devam Ediyor}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin