Fotoğrafı yükledikten on dakika sonra Kate unnienin midesinden gelen gurultuyla hepimiz güldük ama yalnızca o değil hepimiz açtık. Kahvaltının üzerinden saatler geçmişti ve ara öğünümüzü yemeyi unuttuğumuz için midelerimiz can çekişiyordu. Yerimden kalkıp ayaklarımı popoma vura vura mutfağın olduğu yere gidip gri renkli çift kapaklı kocaman buz dolabımızı açtım. İçi tamamen boştu!
"Kızlarr! Bir sorunumuz var. Hiç yiyecek yok! Hatta su bile yok!" Yanıma geldiler ve onlarda dolaba baktılar.
"Sanırım alış-verişe çıkmalıyız."
"May unnie haklı ama para?"
Rachel'ın haklı isyanıyla herkes düşünmeye başlamıştı. Aklımda bir şey vardı ama...
"Acaba... Başkandan istesek?"
"Menejerimiz olmalıydı! Bu işleri o hallederdi. Off!" Birden çalınan kapıyla hepimiz birbirimize baktık.
"Kim olabilir?"
"Açmadan bilemeyiz değil mi?" May unnie kapıya doğru ilerledi ve açtı. Gelen Jong Soo oppaydı!
"Jong Soo oppa?! Burada ne işin var?"
"Onu tanıyor musun, Sun Hee-ya?"
"Evet, Türkiye'den buraya gelirken bana o eşlik etmişti."
"Şimdi de menejerliğinizi yapacağım." Kızlarla koro halinde konuştuk. Pardon bağırdık.
"Ne?!"
"Öyle bir zamanlamada geldin ki! Yemin ederim başka bir şey istesek olurmuş." Sözümle tüm üyeler kıkırdadı.
"Neden? Ne oldu ki?"
"Yiyecek bir şeyler almak için alış-verişe gitmemiz gerekiyordu ama paramız yoktu. Tam da bir menejerimiz olsa çok iyi olurdu, diyorduk."
"O zaman kalkın gidelim."
Sevinçle yerimizden sıçradık ve askıdan paltolarımızı ve masadan da anahtarlarımızı alıp evimizden çıktık. Kapıda geldiğimiz arabayla aynı model bir araba vardı. Binip yola çıktık. Jong Soo abi sürüyordu. Büyük marketlerden birinin önünde durunca kızlarla aşağı indik. Ben ve May unnie kamera almamıştık. Sera unnie ve Rachel iki koluma girmiş ellerindeki kameralarla ilerliyorduk.
"Abur cubur da almalıyız."
"Ve tabii ki çikolata."
"Diyete ne oldu kızlar?"
"Tadımlık yemek hiç yememekten iyidir unnie." Biz gülerken May ve Kate unnie yanımıza geldiler. May unnie:
"O zaman kızlar, etler, proteinli besinler ve içecekler bizde. Siz de abur cubur ve sebzeler gibi şeyler de sizde."
"Tamamdır unnie."
Bir tane market arabası alıp dolaşmaya başladık. Pirinç, biber, mantar, domates, salatalık, yeşillik, kimçi, marul, elma, kivi, portakal, kalorisi az cips, kraker ve biraz da çikolata aldık. Süt ürünleri reyonunda diğerleriyle karşılaştığımız sırada yukarıda dizilerde gördüğümüz çilekli sütün çikolatalı versiyonu vardı ve ona uzanmaya çalışıyordum. Tam tutacakken ayağım takıldı ve market arabasının içine düştüm. Sırtım gerçekten çok acımıştı! Rachel market arabasının demirine çıkıp arabayla birlikte ilerlemeye başladı, Sera unnie de bizi itiyordu. Arkadaşlarla hep yaşamak istediğim anlardan biriydi. Kahkahalarımız markette yankılanıyordu. Sanırım içeridekilere biraz saygısızlıktı ama eğlenmemiz suç olamazdı değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
For A Dream || Can I Be An Idol?
Fanfiction#Türkidol "Beş eksi bir sıfır eder Sun hee. Biz sen olmadan Five Hearts olamayız." Neler yapabileceğinizi keşfetmeye var mısınız?