Fotoğraf çekiminden bir hafta sonra fotoğraflar şirket tarafından instagrama yüklenmişti. Altındaki yorumlar iyiydi. Çoğunu okumak iyi hissettiriyordu. Bir haftadır kızlarla sadece temel grup dansı ve ses pratiği yapıyorduk. Bu yüzden yaklaşık beş gündür çekim de yapmıyorduk.
Günün programı saat beşte bitmişti. Biz yaklaşık bir saat daha çalışmaya karar verip bitirdikten sonra da sonra kafeteryaya inip akşam yemeğimizi yerken muhabbet ederek stres attık. Henüz EXO ile olacak pratiklere başlamamıştık ve ne zaman başlayacağına dair bize hiçbir şey söylenmemişti. Zamanın uzaması beni daha da heyecanlanıyordu. Onunla gercekten tanışacak ve muhabbet etme şansım olacaktı. Hayatımı kurtaran adamla.
Yemekten sonra Rachel'la geçiş sınavında pratik yaptığımız ve artık grupça kullandığımız küçük ama tamamen bize ait olan pratik odasının yolunu tuttuk. Kapıda Girl Crush Queens yazıyodu. Grup ismimiz böyle kalırsa şaşırmazdım.
"Pratikten sonra hiç yurda gitmek istemiyorum. Dışarı mı çıksak?" Kate'in davetkar fikriyle hepimiz umut dolu gözlerle May unnieye döndük. Bunun için izin alabilecek biri varsa o kişi kesinlikle Lee Yoo Ra'dan başkası olamazdı.
"Bilmiyorum, kızlar..."
"Ama unnie bic hic biylikte, gyupca dışayı çıkamadık..." aegyo yaparak söylediklerim karşında herkes napon sen ya?! bakışları atıyordu. Sanırım düşündüğüm kadar tatlı olmamıştı.
Sence?
İç sesime içimden göz devirip May unnieye şirince gülümsedim. Yavru köpek bakışlarımı da yollayınca gardı tabii ki inmişti. Arkadan Deaadpool müziği alabilir miyim? Bir de siyah gözlük.
Egonu da al ve git...
Ağla.
İç savaşı ben kazanınca minikçe gülümsedim.
"Tek şartla," May unnie koca gözlerin baskısı altındaydı, "Menejer oppaya haber vereceğiz zaten, ama o da bizimle gelecek."
Kızlarla toplu olarak yerimizden zıpladık ve çığlık atarak May unnieyi öpücük yağmuruna tuttuk.
"Teşekkur ederiz, teşekkür ederiz, teşekkür ederiiiiizzz!"
Nasıl bilmiyorum ama aynı anda çantalarımız alıp lavaboya koştuk ve makyaj tazeleyip biraz koyulaştırdık. Saçlarımın rengi biraz akmıştı ama hala güzel görünüyordu.
"Alo, Jong Soo oppa... Evet, şey kızlar biraz dışarı çıkmak istiyor ama... Öyle mi, peki. Görüşürüz, oppa." İzin vermemişti...
"Üzgünüm, kızlar. Yarın ilk sahne performansımızın kareografisini öğreneceğimizi ve çalışmamızı söyledi."
Hepimizin yüzü düşmüştü. Sahneye çıkacağımıza sevinmeli mi, yoksa dışarı çıkamayacağımıza üzülmeli miydik? Derin bir nefes verdim ve yüzüme büyük bir gülümseme yerleştirdim. Maknae ve grubun happy virusü olarak bu benim en büyük görevimdi.
"Neden suratlarınız asık? Yarın ilk performansımıza hazırlanmaya başlayacağız! Pratik yapmalı ve gerçekten debut yapmaya hak kazanmalıyız," elimi ortaya uzattım, "Hadi onlara kim olduğumuzu gösterelim!" Ellerini benimkini üzerine koydular. Hepimiz birbirimize umutla bakıyorduk. Ve hırsla.
"Hadi sonsuz olalım."
"Let's be forever!"
Benden sonra birlikte söylediğimiz sözle ellerimizi çektik ve pozisyon aldık. Dansı sürekli bozmam dışında her şey harikaydı. Hareketlerimde problem yoktu ama üzerime uymayan bir şeyler vardı. Bunlar sadece grup alıştırması yapmak için kullanılan temel hareketler de olsa bir şeyler yanlıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
For A Dream || Can I Be An Idol?
Fanfic#Türkidol "Beş eksi bir sıfır eder Sun hee. Biz sen olmadan Five Hearts olamayız." Neler yapabileceğinizi keşfetmeye var mısınız?