Bölüm 8

112 44 29
                                        

Otobüs uzun bir süredir durmadan ilerliyordu, neredeyse herkes uyuyordu ama Weise'in diğerlerinden bir farkı vardı, herkes kafasını geriye yaslamış uyurken o kafasını İrem'in omzuna yaslamıştı...

*Anons yapıldı. (Sayın yolcular bir saatlik ihtiyaç molası veriyoruz.)

İşte o an hepimizin beklediği an... İrem anonsla birlikte uyandı, Weise mi? O hala uyuyor. İrem Weise'i dürterek,
"Weise, mola verdik kalk hadi uyan."
Weise uyandığında olayı farkedip kafasını kaldırdı. "İrem kusura bakma ya ben anlamadım nasıl olduğunu."

İrem Weise'in yeni uyanmış halini görünce kendini tutamayıp gülmeye başladı.

"Tamam sorun yok. Hadi herkes gitti biz de gidelim."

İkisi birlikte otobüsten aşağıya indiler.

"Dur Cem'i arayayım da birlikte yeriz bir şeyler"
"Tamam"
"Alo Cem, neredesiniz?"
"Yemek yiyoruz Güneş Restoran diye bir yer."
"Biz de geleceğiz de tarif etsene bana."
"Otobüsten inince ilerde bir market var onun olduğu sokakta ortalarda."
"Tamam geliyoruz biz."
"Gel hadi onlar başlamış yetişelim biz de."

İrem'le Weise koşar adımlarla Cem'in tarif ettiği yönde ilerlediler. Biraz sonra restoranı bulup içeriye girdiler. Buse'yle Cem yemek yiyordu onlar da yanlarına oturdular ve hep birlikte yemek yediler gerçekten ortada koyu bir sohbet dönüyordu emin olun onları dışardan görseydiniz sohbete katılmak isterdiniz...

"Weise, otobüs birazdan kalkar gitsek mi artık?"
"Aynen kalkalım hadi."

Hep birlikte restorandan çıkıp otobüse doğru yürümeye başladılar. Geldiklerinde otobüsün kalkmasına beş dakika vardı hepsi yerlerine geçip oturdular, Buse yerinden kalkıp aşağı indi. Geldiğinde elinde bir poşet abur cubur vardı. Cem nereye gittin diye sormak için hazırlanmıştı ama poşeti görünce gülümsemekle yetindi. Herkesin yerinde olup olmadığı kontrol edildikten sonra otobüs nihayet hareket etti.

Saat ve yol birbirine paralel olarak ilerliyordu İrem de o sırada camdan gün batımını izliyordu, Weise mi? O uyumaya devam ediyordu ama bu sefer kafası koltuktaydı. Tüm yolcular uyuklamaya başlamıştı kimsenin ilk saatlerdeki enerjisinden eser yoktu... Weise uyanmıştı telefonunu açıp saate baktı, sevidi bir iki saat kalmıştı. Kulaklığını takıp müzik dinlemeye başladı, Cem'le Busey'i nasıl tarif etsem, ikisi de birbirine yaslanmış uyuyor Buse'nin kucağında abur cubur poşeti açık halde duruyordu. Evet biraz heyecanlı bir çiftler.

*Otobüs durdu.

Herkes toparlanmaya uyuyanlar uyanmaya çalışıyordu.

"Geldik oğlum hadi çantalarınızı falan alın, bir şey unutmayın."

Hepsi çantalarını sırtlanıp otobüsten indiler. Senarist kendi ekibiyle birlikte az ileride bekliyordu, bizimkiler de hızlı adımlarla onların yanına gittiler. Bizim ekip dört kişiydi ama onlar bayağı kalabalıktı.

"Merhaba Mert di değil mi?"
"Evet evet Mert ben, sen de Weise..."
"Aynen. Memnun oldum."

*El sıkıştılar.

"Arkadaşlar da bizim ekip, Cem, Buse, İrem"
"Memnun oldum arkadaşlar."
"Biz de memnun olduk."
"Bunlar da bizim ekip."

İki ekip de birbiriyle tanıştılar, diğer ekipten Sinan adında bir çocuk İrem'le el sıkışma süresini biraz uzatıp İrem'e uzun uzun bakınca Weise biraz sinirlenmişti ama kolay kolay kavga edecek bir insan değildi. Tanışma faslı geçince Mert Weise'in yanına gelerek,

"Biz bir minibüs çağırdık kalacağımız yer buradan biraz uzakta. Birazdan gelir."
"Tamam sorun yok."

Biraz sonra minibüs geldi, herkes minibüse bindi. Bizimkilerin oturma düzeninde bir değişiklik yoktu. Sinan yolculuk boyunca İrem'e bakıp durdu İrem her ne kadar görmezden gelse de Sinan onu izlemeye devam ediyordu Weise bunca saat yolculuğun üstüne kendini zor tutuyordu fazla sinirlenmişti yol boyunca hiç arkasına yaslanmadı İrem'i saklamaya çalışıyordu... Yaklaşık bir saat süren yolculuğun ardından, nihayet kalacakları yere ulaşmışlardı.

WEISE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin