*Alarm sesi.
Bu gün diğerlerinden farklı bir gün çünkü ilk defa set tecrübem olacak. Gerçekten inanılmaz heyecanlıyım.
Weise hızlı hareketlerle yataktan kalktı ve yatağını bir iki el hareketiyle toplayıp kendini bayoya attı... Banyodan çıkıp saçlarını geriye doğru kuruttu ve hava sıcak olduğundan dünyanın en klasik kombinini yaparak odadan çıktı, ha evet evet tişört ve şort. Bahçede bir yere oturup saatine baktı, bir buçuk saat sonra başlamaları gerekiyordu. Telefonunu eline alıp Cem'i aradı.
"Alo, Cem uyandın mı?"
"Yoo."
"La oğlum saçmalama kalk hadi az zamanımız var, hepinizi tek tek uyandıramam kalk uyandırabildiğin herkesi uyandır."
"Sen nerdesin?"
"Bahçedeyim."
"Madem uyandın bizi niye uyandırmadın."
"Ben hazırlanırken etrafta kalabalık yapmayın diye uyandırmadım, hem çok güzel uyuyordun kıyamadım kajdjsjdnwnfndksks"
"Tamam lan tamam geliyoruz yarım saate."
"Ekipmanları unutmayın!"
"Ok."Cem Weis'le konuştuktan sonra, hemen Buse'yi arayıp yarım saate aşağıya inmelerini söyledi...
Yaklaşık 40-45 dakika içinde herkes aşağıdaydı. Hep birlikte omuzlarda ve ellerde çantalarla yürüyerek çekim yapacakları yere doğru gitmeye başladılar. Evet betimleme zamanı, şimdi toprağın setleşmesiyle oluşmuş iki kenarında teker izi bulunan ve ağaç gölgelerinin üzerinde dans ettiği bir yol hayal edin, yaklaşık onbeş kişilik bir grup halinde o yolda yürüdüğünüzü... En öndesiniz yanınızda en sevdiğiniz arkadaşlarınız var, güneş sizin için yerinizi önceden ısıtmış ve rüzgar hafifçe saçlarınıza fön çekiyor... İşte Weise aynen böyle hissediyordu. Esprili sohbetler eşliğinde onbeş yirmi dakikalık bir yolun ardından çekim yapılacak yere gelmişlerdi. Weise küçük bir bilgilendirme yaptı.
"Gençler herkes elindekileri ortaya bıraksın, çadır kurmayı bilen üç arkadaş çadırlara bir el atarsa çok güzel olur. Şimdi maalesef yemek yiyemeyiz güneş lazım bize, çekimden sonra güzel bir masa kurarız 'eliyle gölgeliği işaret ederek' şu tarafa."
Çadırlar kurulmaya başlanmıştı.
"Bizim ekip, İrem, Buse, Cem Böyle gelir misiniz."
Hepsi bir araya toplandılar.
"Cem, güneş çok fazla bunu montajda kurtaramayız sen kameraya uygun bir filtre tak, Buse sen 'elindeki çantayı uzattı' şu boom sopasını al. Mikrofon sendeydi zaten hazırla bunu birazdan başlıyoruz."
"Cem'le Buse kafalarını sallayarak Weise'i onaylayıp gittiler."
İrem, "Ben n'apayım?" Diye sordu.
"İrem ilk sahneyi biliyorsun değil mi?"
"Evet."
"Çok güzel, ilk sahnedeki oyuncuları saç makyaj için alacağız birazdan ama önce kostüm. Gel bakalım şu kostüm çadırına."İkisi birlikte çadırın yanına gittiler iki kişi çadırı kuruyordu, neredeyse bitmiş gibiydi.
"Arkadaşlar kolay gelsin."
"Sağol."
"Ne zaman hazır olur?"
"Beş dakikaya biter içeriye kostümleri koymaya başlarız."
"Tamamdır. İrem sen burada kal istersen, ilk sahnede rolü olan arkadaşları da topla buraya çadır hazır olunca kostümleri giyerler, sonra saç makyaj sende zaten."
"Olur, tamam "Weise duygularını gizlemeyi çok iyi başarıyordu, İrem'e karşı hissettiği duyguları o kadar iyi saklıyordu ki... Sanırım işle aşkı karıştırmamak böyle bir şey. İrem'in yanından ayrıldıktan sonra diğer gruptaki ışıkcıların yanına gidip kontrol etti, her şey yolundaydı. Yaklaşık onbeş dakika sonra her şey hazırdı. Weise oyunculara bütün sahneyi anlattı, herkes ne yapacağını anlamıştı. Weise monitörün başına geçti ve,
"Üç, iki, bir, motor..."
Herkes ortaya güzel bir iş çıkarmak için canla başla çalışıyordu, zaman gerçekten su gibi akıp geçmişti. Bir sahnenin daha çekimi bitmiş geriye sadece dört sahne kalmıştı. Mert, Weise'e yaklaşıp,
"Yemek arası verelim mi? Herkes çok yoruldu."
"Doğru söylüyorsun."Mert ayağa kalkıp,
"Arkadaşlar ara veriyoruz herkes yemek çadırının önüne toplanabilir."
Herkes elindeki işi olduğu yere bırakıp yemek çadırına doğru gitmeye başladı, menüde iki dilim pizza, biraz patates kızartması, ve hamburger vardı, ha bir de bir dilim baklava...
