♤Karşılaşma♤

1.5K 39 9
                                    

Cage The Elephant-Trouble

Dünya üzerinde benim kadar şanssız kimse yoktur, diye geçirdim içimden. Cüzdanımı evde unutmuştum çünkü. Çıktığım sokağa geri girip evime yürüdüm. Babam televizyon karşısında uyuyakalmıştı. Onun alnından öpüp üzerine battaniye örttüm ve cüzdanımı alıp çıktım.

Gece yarısına kadar açık olan bir market yakınımızdaydı. Kahvesiz yaşayamadığım ve sabah da ayılamadığım için kahve almam lazımdı. Markete girip reyonlardan birinde elime sığdırdığım kadar kahve aldım. Kasaya gittiğimde diğer kasada siyah giyinmiş bir adam bir sigara alıp 100 lira verdi ve çekip gitti. Benim kahvelerim geçip parasını verdiğimde diğer kasiyer para üstünü almayan adamın arkasından bağırdı.

"Efendim! Para üstünüz! Unuttu herhalde!"

Kasiyer telaşa düşmüştü. Bildiğim kadarıyla perakende satış marketlerde öyle üstü kalsınlar falan olmazdı. Kasiyer baya tedirgindi. Onunla da sima olarak tanışırdık.

"İstersen parasını ben ulaştırayım. " dedim kasiyere.

"Zahmet olmazsa götür müsün? Şimdi müdür laf etmesin bana."

Para olaylarını sevmesem de kasiyerin mağdur olmasını istemediğim için parayı aldım ve hızlı adımlarla adamın gittiği yöne gittim. Adam karanlık sokaklarımızdan birinde kafasında kapşonuyla ilerlerken birkaç kez seslendim ama duymadı.

Hızlıca koşup kolundan tuttum sakince. Kulaklığını çıkarıp bana baktı. Demek kulaklık yüzünden duymuyordu.

"Para üstünüzü almadınız da..." diyebildim sadece. Adamın karanlık ve keskin yüzünden korkmuştum.

Parasını alıp cebine koydu ve bana uzun uzun bakıp gitti. Belki dilsiz ve sağırdı. Ama öyle bir bakmıştı ki çok rahatsız hissetmiştim.

Apartmana girdiğimde genç bir oğlan koşarak aşağı indi. Hatta yanımdan geçerken bana çarpıp yere düşmemi sağladı. Arkasından öfkeli öfkeli bakarken ikinci kattaki dairemize çıktım. Dairenin kapısı açıktı. Şaşkınlıkla oraya baktım. Kapattığıma emindim.

Hızla içeri girdim.

"Baba!"

Oturma odasına girdiğimde babamın omzuna saplanmış bir makas gördüm. Babam acıyla kıvranıyor ve kanı durdurmaya çalışıyordu. Şaşkınlıkla elimde ne varsa yere düşürdüm ve onun yanına çöktüm. Acil servisi arayıp adresi verirken bir havluyu bedenine saplı makasın etrafına bastırdım.

"Baba iyi misin? Ne oldu?"

Babam acıdan kıvranmayı bırakıp elimden tuttu.

"Bir genç kapıyı çaldı sen sanıp açtım. Beni içeri itti. Boğuştuk bir anda nedensiz. Sonra masadaki makası işte..."

Acıdan yüzü ekşimişti. Gözyaşlarım düşerken bana çarpan o çocuktan bahsettiğini biliyordum. Neden yapmıştı şimdi böyle bir şey? Ev yerli yerindeydi. Televizyonun yanında 200 tl vardı ve o adam onu almamıştı bile. Hırsızlık değildi niyeti.

Acil servise gittiğimizde babamın hayati bir sorunu yoktu ama kafama takılmıştı. Kendi halinde memur bir adamın böyle bir saldıraya uğraması için hiçbir nedeni yoktu.

Omzunu sarıp biraz dinlenmesini söylediklerinde hastane polisinin az sonra bizimle konuşacağını da bildirdiler. Dışarı çıkıp hava aldım. Hiç alakasız bir şekilde bir anda başımıza bu olayın gelmesi büyük saçmalıktı. Ellerimi bedenime sarıp bir süre etrafa bakındım.

Bana doğru yaklaşan adamı görmemle kaşlarım çatıldı. Bu markette para üstünü unutan adamdı. Ona garip bir şekilde bakarken sigarasından son bir nefes alıp yere attı. Yüzümün hizasına geldi.

"Siz..." dedim öylece. Gerçekten bu adamın karşısında konuşulmuyordu.

"Polise bir şey anlatırsan babanın kolunun geri kalanını koparmalarını sağlarım."

Beynim bir an ne dediğini idrak edemedi. Mal gibi ona bakmayı bir süre sürdürdüm. Beni tehdit etmişti. O keskin yüzü tam olarak bana bakıyor ve beni korkutuyordu. Babama olanların sebebi bu adam mıydı yoksa?

"Ne dediğinin farkında mısınız siz?" dedim sinirle.

"Her şeyin farkındayım. Polise tek bir kelime edersen senin ve baban için hiç iyi olmaz. Bunu anlaman için şöyle şeyler mi yapmalıyım?" diyip gizlice silahı karnıma doğrulttu ve bastırdı. Korkuyla ona bakarken kaskatı kesilmiştim.

"N-ne istiyorsunuz?"

"Seni."

ZorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin