Gece yeterince eğlendikten sonra Jimin aynı binada bulunan evine gitmişti. Yarın okul vardı ve ikimizde uykumuzu almalıydık. Kendimi yatağa attığımda annem girdi içeri.
"Dişlerini fırçalamayı unutma Seokjin."
Yataktan kalkıp banyoya girdiğimde diş fırçamın yumuşak tellerinin üzerine diş macununu sıktım. Yavaşça macunu dişlerime sürerken gözüme giren saçlarımı kenara ittim. Yarım yamalak dişlerimi fırçaladıktan sonra hemen ağzımı temizleyip yatağa gittim. Açık ışığı farkettiğimde lambayı takıp ışığı kapattım ve bu sefer tamamen yattım yatağıma. Pandalı lambam odaya rahatça uyuyabileceğim kadar sarı loş ışık yayıyordu odaya.
Gözlerim kapanırken alarmı kurup kurmadığımı düşündüm. Kurduğumu hatırladığımda tamamen kendimi uykuya bıraktım.
________________"Seokjin hadi yemek yiyelim. Okula geç kalacaksın!"
Gözlerimi açtığımda annemi gördüm. Perdeyi çekip lambayı kapattı ve üzerimdeki çarşafı çekerken Hyun Joong girdi odaya.
"Hadi yemeğe inin."
"Geliyoruz hayatım."
Annem beni bırakıp gittiğinde yataktan kalktım ve bir süre kendime gelmeye çalıştım. Her an geri yatabileceğimi fark ettiğimde ise hemen odadan çıkıp, merdivenleri yavaşça inmeye başladım. Masaya oturduğumda önümdekileri yerken yutkundum. Her zamanki yemekler vardı önümde. Biraz atıştırıp anneme yaklaştım.
"Anne okula gidiyorum. Para verir misin?"
"Ah Seokjin babandan istesene."
Hyun Joong abi başını kaldırıp bize baktı, sonra cebinden para çıkartıp bana uzattı. Parayı aldığımda anneme baktım.
"Çıkıştan sonra ödev verirlerse Jimin'in evine giderim, haberin olsun."
Annem beni umursamadan Hyun Joong abiye döndüğünde kapıya yürümeye başladım. Bu evde yok sayılıyordum. Yavaşça okula yürürken bir yandan düşünüyordum. Babam yanımdayken her şey daha güzeldi, mutluyduk. Pazar günleri baba oğul günleri yapardık. Cumartesi ise anne oğul günleri. Şimdi onların hepsi yok olmuştu, baba oğul günlerini onlar katletmişti anne oğul günlerini ise ben. Değerimi de anlamıştım, babam annem onu bıraktığı için beni bırakıp gidebilen bir adamdı, annem ise beni yeni bir adama "baba" demeye zorlayan ve cilveleşirken beni yok sayan birisiydi. Okula geldiğimde kafamı aşağı eğdim ve hızla yukarı çıktım. Sınıfıma girdiğimde cam kenarına, en ön sıraya oturup çantamı yana astım. Arkama yaslanırken Jimin sınıfa girdi ve kendini hızla yanıma attı.
"Çok yoruldum hyung!"
Evet, Jimin benden küçüktü fakat aynı sınıftaydık. Jimin okula erken başlamıştı, kreşe gitmemişti bile çünkü ebeveynleri ona kreşte öğretilen her şeyi sevgiyle öğretmişlerdi. Jimin'in her şeyi kayıt altındaydı, ilk ebeveynlerine seslenişi, ilk yürümesi, ilk diş çıkarması...
Benim ise, kayıtlı olan bir şeylerim vardı. Fakat babam anneme olan sinirini onları yok ederek göstermişti. Yani şuan elimizde olan tek şey benim varlığımdı. Jimin hafifçe bana yaslanırken sınıftakileri izlemeye başladık. Hoca geldiğinde ise not almak için kalemlerimizi hazırladık.Hayat sıkıcılığıyla devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DADDY ISSUES - NamJin-
FanfictionBaba sevgisi görmemiş Seokjin ilk defa gördüğü ve kendinden büyük olan Namjoon'a aşık olur. Babasına besleyemediği duygular aşkını güçlendirir. Fakat Namjoon gerçekten meşgul bir iş adamıdır ve Seokjin'i ergen olarak görür.