13

9K 765 939
                                    

Ne yapacağımı bilemedim, gözlerim kapalı kıpırdamadan durdum. Taehyung hyungun şaşırdığını ve üzüldüğünü çıkan seslerden anlayabiliyordum. Ağlayasım vardı fakat yapamıyordum.

"Namjoon Bey siz... ciddi misiniz?"

"Evet, en yakın zamanda bir psikolog yardımıyla Seokjin'e söylenmesi lazım. Ardından tedaviye başlanacak."

Biraz aralarında sessizlik oldu, ardından uzun nefesleri duymaya başladım.

"Hey ağlama!"

Bay Jeon'un sesini duyduğum sırada hıçkırık sesleri de gelmeye başladı. Ya ağzını eliyle kapatıyordu ya da biri sarılmıştı ki, sesi bastırıldığı için kısık çıkıyordu.

Taehyung hyung bir süre daha ağlamaya devam etti, ardından Bay Kim'in sesi geldi kulaklarıma.

"Sakinleştiysen... bir oda göster. Seokjin'i taşıyayım, boynu tutulmasın."

Ardından titrek bir "peki Bay Kim" sesi geldi. Boynumda ve diz kapağımın altında kollar hissettim, çok geçmeden havalandım. Bu kokuyu tanıyordum, Bay Kim evimize geldiğimizde bu parfümle tanışmıştım. Ayakkabı giyiyor olmalılardı, parkede gür bir ses çıkarıyordu adımları. Ardından bir yere konuldu bedenim, saçımda bir öpücük, ardından da parmaklar hissettim.

"Çok mu üzülüyorsun? Seni ailenden ayırdım, belki ayırmasaydım daha mutlu olurdun. Ama ben seni en iyi koşullarda yaşatacağım, gerekirse ailen bile olurum senin."

Ve ben o an kalbimin durduğunu değil, yandığını hissetmiştim.

"En kısa zamanda iyileşeceksin Seokjin!"

Bana umut veriyordu, böbrek hastalığı hakkında hiçbir fikrim yoktu fakat iyileşeceğime inanıyordum.

Biraz daha yanımda varlığını hissettim, ardından ayak sesleriyle kapı açılıp kapandı.

Gözlerimi açıp sırıttım, kucakta taşınmıştım. Üstelik Bay Kim'in kucağında.

Yine kapı açıldığında gözlerimi kapatıp nefesimi tuttum. Yine biri geldi fakat bu sefer gelen kişi yanıma yattı. Evde duyduğum seslere göre üç kişi vardı, büyük ihtimalle yanımdaki Taehyung hyungtu.

"Daha fazla şeyler yaşamadan normal bir hayata dönemez miyiz?"

Evet, yanımda Taehyung hyungtu.

"Sadece derslerine ve sağlığına odaklanalım, çabucak iyileş!"

Gözlerimi açtığımda göz göze geldik. Kahverengi gözleri parlıyordu, hafif göz kenarları kızarmıştı.

"Ah, uyandırdım mı?"

Eliyle gözlerini silerken mırıldanmıştı, sesi titrediği için de boğazını temizlemişti ardından.

"Hayır hyung, saat kaç?"

"Gece yarısı yakışıklım, boş karınla uyumuşsun. Yemek ye sonra yine yat."

Beni sırtımdan kaldırıp mutfağa sürükledi. Salondan geçerken Bay Kim ve Bay Jeon ile göz göze geldim, onları yeni görüyormuş gibi yaptım. Gözlerimi irileştirip ağzımı hafif açtım. Bay Kim gülümsediğinde hızla mutfağa girdim fakat salondan mutfak gayet net görülüyordu. Taehyung hyung aldığı rameni ısıtırken Bay Jeon eliyle beni yanına  çağırdı. Taehyung hyung mutfakla uğraşırken salona gidip ortalarına oturdum. Bay Jeon kolunu omzuma atarken Bay Kim saçlarımı geriye itti.

"Çok terlemişsin!"

Taehyung hyung hemen başını tezgahtan kaldırıp bana baktı, ardından koşarak yanıma geldi ve sırtıma elini soktu. Eli sıcaktı, ardından odasına koştu. Elinde bir tişörtle ve minik bir havluyla geldiğinde gözlerimi büyüttüm. Burada giydirmeyecekti değil mi?

Taehyung hyung tişörtümü tutup kaldırmaya çalıştığında ellerimle tişörtümü tutup dizlerime yapıştırdım. Taehyung hyung utandığımı anlamış olmalı ki sesini titretmemeye çalışarak mırıldandı.

"Jeon ve Bay Kim, iki dakika kafanızı çevirebilir misiniz?"

Bay Jeon arkasını dönerken Bay Kim sadece diğer tarafa bakmaya başlamıştı. Taehyung hyung hızla tişörtümü çıkarttığında ona bakıp üzerimi elimle kapattım.

"Ağzın açık etrafa bakarsan böyle olur Jin."

Bana diğer tişörtü giydirirken gülüyordu, utanmıştım ama yine de gülmesine sevinmiştim. Ağlamasını istemiyordum, ardından mutfağa gidip rameni getirdi ve önüme koydu.
Teşekkür edip yemeye başladığımda Bay Jeon öne döndü, Bay Kim de bana bakmaya başladı.

"Seokjin yarın Taehyung ile şirkete gelmek ister misin? Taehyung'a işlerinde biraz yardım edersin ya da şirkette dolaşırsın. Çalışanlarımız sıcakkanlı insanlardır, sıkılmayacağına eminim."

Kafamı salladığımda Taehyung hyung gülümseyip mırıldandı.

"Hoseok hyung ile iyi anlaşacaklarına eminim."

"Ah bu arada Bay Min Park Jimin'in telefon numarasını bulmuş fakat yanlış numara vermek istemiyormuş. Bu yüzden yarın arayıp kontrol edicek ardından numarayı size verecekmiş."

Heyecanla ellerimi çırptığımda Bay Jeon gülümsedi, zorlu bir süreçten sonra Jimin ile konuşacaktım.

" Yarın şirkete gelirsem erken konuşabilir miyim? "

Bay Jeon bana dudak büzüp gözleriyle Bay Kim'i göstermişti. Bay Kim'e döndüğümde ise Bay Kim gülüp canlı sesiyle neşeme neşe kattı.

"Tabi ki, bunun için Bay Min ile konuşuruz!"

Rameni yediğim gibi Bay Kim kalkmak istemişti, Bay Jeon ise burada kalacağını, buranın şirkete daha yakın olduğunu söylemişti. Taehyung hyung da onu salona kilitleyip odaya çekmişti beni, ardından sarılarak uyumuştuk. Gerçek ağabeyim olmasını isterdim fakat şu an tanıdığım ağabey kardeşlerden daha yakındık.

"Gece ses duyarsan korkma, Jeon horluyor bazen."

Güldüğümde gözlerini kapattı, ardından bende kapattım.

Sabah uyandığımda Taehyung hyung kahvaltıyı hazırlamış, telefonla konuşuyordu.

"Bay Kim Seokjin'e takım elbise almadım, şirkete günlük kıyafetle gelmesi-"

Biraz dinledikten sonra mırıldandı.

"Peki Bay Kim, şirkette görüşmek üzere."

Telefonu kapattığında beni gördü, ardından gülerek bağırdı.

"Hemen oturup yemeye başla, Jeon tabakları bile yiyebilir!"

Bay Jeon ona kötü kötü baktı, Taehyung hyung ona güldüğünde o da güldü.
Masaya oturduğumda ikisine de göz gezdirdim. İkisi de takım elbise giymişti ve saçları özenle düzeltilmişti.

"O kadar bakma, yüzümü eskiteceksin!"

Taehyung hyung sinirle Bay Jeon'a baktı.

"Merak etme, yüzünün daha fazla eskiyebileceğini sanmıyorum."

Gülüp tabağıma döndüğümde Bay Jeon sinirle ayağını yere vurmuştu. Hızla yemekleri yesik ardından, Taehyung hyung geç kaldığımızı söyleyip her şeyi neredeyse lavaboya fırlattı ve bizi evden hızla çıkarttı. Arabayı Bay Jeon kullanıyordu, biraz öne eğilip mırıldandım.

"Bay Jeon siz kaç yaşındasınız? Gördüğüm kadarıyla arkadaşlarınızdan daha gençsiniz."

"Evet, ben yirmi dört yaşındayım. Diğerleri daha büyük benden."

"Şirkete torpille girdi!"

"Hayır torpille girmedim, babam ile Bay Kim'in babası arkadaştı. Bay Kim'in babası beni gördü, beğendi şirkete aldı."

"Torpil işte!"

"Hayır değil!"

Şirkete bu sesler eşliğinde vardık, Bay Jeon ve Taehyung hyung ciddi bir hale büründüğünde her şeyin normalleştiğini sandım. Şirketten içeri bağırarak giren adamı görene kadar.

"Namjoon!"



DADDY ISSUES   - NamJin-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin