10

65 4 0
                                    

Hayatımda ilk kez süslenmiş bir halde kendi organize ettiğim düğünde, davetli masasında oturuyordum. Meraklı gözlerle gelen misafirlerin ışıltısını izlemeye koyuldum. Şu an tek başıma   yapabileceğim en iyi şeyin bu olduğuna karar vermiştim.

Konuklar oldukça şık kıyafetleriyle biz sosyetenin en iyisiyiz diyerek öne çıkıyor, herkesin gözü birbirinin üzerinde sanki kim ney giyinmiş hangi modacıdan kaç paraya diyerek birbirlerini süzüyordu.

Konukların sayısı zamanın akmasıyla sayıları artmış her masa dolmaya başlamıştı bu kadar ihtişam içinde bende kendi payımı alarak, yuvarlak masada benim adımın yazılı olan yere oturdum. Kimin nereye oturacağını Banu ayarladığından bana da uygun masayı seçmişti. Umarım evli çiftlerin olduğu veya tüm bekarların bulunduğu masalardan değildir. İki türlüsü de benim için memnun edici değildi fakat başka da seçeneğim yoktu. 

Masayı bir konuk gözüyle bakınca hem zarif hem de gösterişliydi. İdil'in sevdiği renkler çiçekler şamdanlar ile donatılmıştı en sevdiğim detaysa  küçük yanan mumlardan etrafa lavanta kokusu yayılmasıydı. Kokuyu içime çekerek gözlerimi kapatıp açınca yavaşça masaya gelen çiftleri görüyordum.  

Masaya oturanların çoğu kişi çiftti,  tek gelenlerden bazıların yaşları benden epey büyüktü olduğundan sohbet edebileceğim potansiyelde insan görünmüyordu.  Gözlerimi insanların yüzlerinden masaya indirince parmaklarındaki  yüzükleri istemsizce gözüm kaymıştı, kaymayacak gibi de değildi kocaman parlayan bir cisimdi. 

Hepsi önceden tanıştığı belli olacak ki birbirleriyle derin sohbete daldılar. Ben etrafa boş bakmaktan sıkıldığımdan masadan kalkacağımı anlayan ellilerinin sonunda ki tanımadığım adam bana bakarak ''sizin gibi hoş bir bayana eşlik etsem sıkıntı olur mu'' 

Kısa tebessüm ederek ''sıkıntı olmaz fakat bir arkadaşımın yanına gidiyorum o yüzden masadan ayrılmam lazım'' kafasını sallayarak kabul etmediğimi anlamıştı. Sandalyeden hızlıca kalkıp topuklu ayakkabıyla sanki yeri dövercesine hızlıca yürüyorken kendi kendime konuşuyordum ''nasıl oluyor da artık orta yaşını geçmiş insanların ilgi alanlarına girmiştim böyle erkeklerin utanması yok ki ''

Çalışanların çoğu beni takım elbiseli halimi tanıdığından  bu kıyafet içinde gördüklerin de şaşkınca bakakaldılar bozuntuya vermemek için başlarını sallayıp selam verdiler.Yanlarından ayrılıp sahnede birisiyle konuşan Banu'ya el salladım.

İlerde düğünün son detaylarla ilgilendiği belliydi, bana yönelip elini her şey yolunda olduğuna dair işaret verdi. Bende kafamı sallayıp "ya ben çok sıkıldım boş boş masada oturmak bana göre değil babam yaşında ki adam bana eşlik etmek istedi kurtulmak için senin yanına kendimi zor attım, bana yapılacak iş ver de orada oturmak istemiyorum "

İstek dolu gözlerle Banu'ya bakarken beni kolumdan tutup salona yönlendirdi. " Nil adamı deli etme her şey bitti sana ihtiyacım yok otursana, evet masaya isimleri yazarken benimde dikkatimi çekti bende biraz  araştırdım da adam çok zengin üçüncü karısını yeni boşamış tabi senin gibi güzelliği görünce neden dördüncü olmasın demiştir.'' kıkırdamaya başlayınca, sinirlenip ateş saçan gözlerle bakarak koluna sertçe vurdum.

Banu gözüme görünme düğünle alakalı ufak bir hata çıkarsa senden bilirim arkamı dönüp masaya yürürken,arkamda seslenerek ''tamam patron kızma hemen ''söylediğini duymamazlıktan gelip yürürken  orkestra sahneye geçmiş giriş müziğini çalmaya hazırlanıyordu. Salon muazzam şekilde dekore edilmişti, sanki bahar dışarıdan içeriye taşınmıştı.

BELALI DÜĞÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin