Medya: İrem
İçerisinde diğer bölüme dair ip uçları olan bir bölüm oldu. Arada Selim Poyraz da geçiyor bu bölüm. Tamamen Ahmet ve İrem özel olmadı ama umarım seversiniz :))
Keyifli okumalarrrr :)
--
Ahmet ve Ayça fazlasıyla şaşkındı. İrem ise ne olduğunu anlamadığı için kalkıp sevgilisinin boynuna atladı. "Hoşgeldin."
"Hoşbulduk sarışın."
Gülümsedi İrem. Sonra da sevdiği adamın elini tutup masaya götürdü. Ayça şaşkınlığını üzerinden atarak ayağa kalktı. İrem tanıştırdı tanıştıklarını bilmediği dostuyla sevgilisini...
"Canım bu benim en yakın arkadaşım Ayça. Yıllardır yurt dışındaydı yeni döndü."
"Öyle mi? Hoş geldiniz..."
"Hoş buldum teşekkür ederim."
"Ayça, bu da sana anlattığım sevgilim. Ahmet..."
"Memnun oldum."
Ayça elini uzatınca Ahmet de mecburen uzattı elini tokalaştılar. Ahmet'in gözlerinden belliydi karşısındaki kadına olan geçmeyen kırgınlığı. Kendini ne kadar değersiz hissettiğini dün gibi hatırlıyordu. O dönem Ayça'nın sözleri o kadar yer etmişti ki içinde, aylarca kendine gelememiş, Begüm defalarca karakoldan toplamıştı onu. Sudan sebeplerle kavga çıkartıyor, adamları benzetiyor ya da dayak yiyor, onu kurtarmak da Begüm'e düşüyordu. O yüzden Begüm de sevmezdi Ayça'yı.
Gerçi Begüm daha ilk gördüğünde Ahmet abisine göre bir kız olmadığını anlamıştı ama abisinin aşkına olan saygısından sesini çıkartmamıştı. Ve onlar ayrıldıktan sonra olanları öğrenince de Ayça'ya gidip hakettiği tüm lafları suratına söylemişti.
Ahmet o güne kadar mutluydu. Ayça da mutlu olsun diye çabalıyordu. İlk kez beraber olduklarında ikisinin de ilk tecrübesiydi. Ahmet aşık olduğu kadına sahip olduğu için mutluyken, Ayça'nın aynı şeyleri hissetmediğini anladığında mutsuzluğun dibini görmüştü.
Dün gibi hatırladığı sözler yankılandı kulaklarında. Evlenme teklif etmeye hazırlanıyordu. Begüm'ün de yardımıyla para biriktirip minik taşlı bir yüzük almıştı. Ona yetmişti parası ama olsundu. Zamanla daha iyilerini de alırdı. Yeterki sevdiği yanında olsundu. Ama o gece hayatının en büyük acısını yaşamıştı.
"Sıkıldım artık Ahmet. Çok hoşsun yakışıklısın ama bir yere kadar. Uymuyoruz birbirimize. Sen bana yetemezsin ben senin hayatına asla uyamam. Hem zaten çok yakışıklı olmasan dönüp yüzüne bakmazdım. Sana bu kadar tahammül edebilmemin tek sebebi bu. Yanıma yakışacak kadar yakışıklıydın. Herkes senin gibi bir adamın benimle olmak istemeyeceğini söylüyordu ama ben kazandım. Herkese ispatladım istediğimi elde edebileceğimi. Ama artık sıkıldım senden. Bir hevesti geçti gitti. Zaten iki hafta sonra yurt dışına gidiyorum. Temelli...Burda bitirmek en iyisi."
İşte bu sözler yıkmıştı genç adamı. Paramparça etmişti. Ne yani? Hiç mi sevmemişti sevdiği onu? Sadece bir heves, bir oyun muydu? Fakir olduğu için yakışmamıştı yanına ama sevgili olmasındaki tek sebep yakışıklı olması mıydı?
Aylarca kendine yediremedi bunu. Saçlarını sıfıra vurdu önce. Sonra daha çatık kaşlı oldu. Sırf yakışıklı olmamak için. Bundan bile nefret ettirmişti çünkü Ayça. Genelde kadınlar güzel diye kullanılırken bu durum şimdi saçma bir şekilde Ahmet'in başına gelmişti.
Ahmet nefret etmemişti ama asla da affetmemişti Ayça'yı. Zaman içinde atlatmış hatta unutmuştu ama affedememişti.
İrem bir şeyler anlatırken Ahmet dinliyor gibi görünse de geçmişe gitmişti aklı. İrem'e şuan belli etmek istemiyordu ama yalnız kaldıklarında anlatmalıydı gerçekleri.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Veliahtlar (Bsk-2)-TAMAMLANDI-
Ficção GeralBen sokak kızıyım adlı hikayemin devamı olacaktır... Anne-Baba olmayı daha öğrenemeden boşluğa yuvarlanan veliahtlarımız eskisinden daha tehlikeli şekilde sahalara geri dönüyor... ** "Ben esersem mevsimler değişir bebeğim öğrenemedin mi hala?"