8. Uçak

64 5 0
                                    

Egemen'in Ağzından

Uçağa binmeme çok az kalmıştı. Arabama bindim ve havaalanına gittim. 

Çok az kalmıştı. Hemde çok. Telefonumu açtım. Hiç mesaj yoktu.

Ardından duyuru yaptılar uçağa binmemiz için.

Bavulumu aldığım gibi uçağa doğru yürümeye başladım. Son kez İzmir'in kokusunu burnuma çektim. 

"Gidebilirim." deyip uçağa bindim. 

Yerime oturdum ve telefonumu açıp kulaklığımı taktım. Katy Perry - Roar dinlemeye başladım.

Dışarıya baktım. Belki de bu son görüşümdü Türkiyeyi.. İzmiri.. Memleketimi..

Uçak kalkmaya başladı. Telefonlarınızı kapatın diye yazılar gördükten sonra sıkıla sıkıla kapadım. Dışarıyı seyretmeye başladım.

Uçak çoktan kalkmıştı. Dışarısı evler çok küçüktü.

BİR KAÇ SAAT SONRA:

Fransaya varmıştım. Daha doğrusu Parise. Etraf çok güzel gözüküyordu. Telefonumdaki adrese baktım. Bir otobüs gibi birşeye binmiştim. Dediği adrese doğru gittim.

Vardığımda evleri çok büyüktü. Aynı saray gibi. Ardından bir arabanın içinden Yemyeşilimsi çıkmıştı.

Ne yapacağımı bilemedim. Koşarak bir ağacın arkasına saklandım. Anahtarıyla evin kapısını açmıştı.

İçeri girdim.

Arabadaki Marcel olmalıydı. Araba devam etti. Ağacın arkasından çıkarak evin yakınlarındaki bir cafeye gittim. Kahve isteyip içtim.

Napacağımı bilemiyordum. Telefonumu açtım ve Madeleine mesaj attım.

Kime: Yemyeşilimsi

Şu an yanında olsaydım ne yapardın? 

Cevabını merak etmiştim. Evet çok saçma bi soru biliyom.

Kimden: Yemyeşilimsi

Bilmem

BİLMEM! B İ L M E M! OF.

Cafeye paramı verdim. Hemen gitmek istiyordum ama okuyucuları da heyecanlandırmak istiyordum bu yüzden gitmiyordum.

Niahahahahhahahaha

Ardından yanıma bi oğlan yaklaştı. Marcela benzettiğim o çocuk.

"Zindan." dedi bana.

Ne dediğini anlamadım. 

"What?"

"Zindan Türkçe" dedi.

Ne diyo olm bu?

Cafeden telefonumu ve bavulumu alıp hızla çıktım. Mal mıdır nedir bu?

Ardından arkamdan bağırdı. 

"Eygmen!" Eygmen ne lan?

dönüp arkama baktım.

"M-m-Madeleine."

Ne dediğini anlamıştım Egemen demeye çalışıyordu.

Yanına gittim. 

"What?"

"Eygmen. E-E-Egemen!"

"M-M-Madeleine. Zindan Türkçe!" 

"Mal mıdır nedir tövbe!" dedim ve bavulumu alıp çıktım. 

Arkama dönüp  baktığımda o çocuk ve Madeleine yan yanaydı. Bir ağacın arkasından seyrettim. Madeleine'e bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.

Ardından beni eliyle gösterip "Eygmen Eygmen!" diye bağırmaya başladı. Madeleine Fransızca "Hayır onun burda olması imkansız!" diyordu.

Ah napmalıyım

MESAJ ARKADAŞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin