Ortak

6.8K 120 9
                                    

Şebnem dosyaları düzenlerken Harun Bey odasından çıkıp gelmişti.

"Şebnem şu ihale işi için hazırlanan belgeleri toparla. İki şirket girecektik ama geri cevap vermelerini beklemediğimiz bir şirkete daha haber vermiştik. Yanıt geldi, bir saate buradalar-"

"Tamam, ben hemen Selim Bey'le..."

Yutkundu.

"Hülya Hanım'a haber veriyorum, efendim."

"Aferin. Tam da leblebi demek üzereydim. Biraz acele et her şey en iyi şekilde olsun."

"Peki, efendim."

Harun Bey odadan çıkınca Şebnem telefonu eline aldı ve aramak istemediği o kişiyi aradı.

"Efendim, Şebnem Gürsoy. Bu aramayı neye borçluyuz?"

"Senin o uyuz sesini duymak için aramadım, canım. Baban şirkete çağırıyor. İhaleyle ilgiliymiş, acil dedi. Üşenmede çık gel hemen."

"Tabii hemen. Hatta bak ne diyeceğim. Senin Hülya'yı aramana gerek yok. O da yanımda zaten, biz beraber geliriz şimdi."

"İyi neyse ne işte."

Şebnem bir an duraksadı.

"Anlamadım. Birlikte derken? Hayırdır iş dışarıya taşındı da bizim mi haberimiz yok?"

"Her şeyden haberin olmasına lüzum da yok zaten, Şebnemcim."

"Siz kendi kuyunuzu kazıyorsunuz, Selim İnan. Boğulurken sakın yardım istemeye kalkmayın sonra."

"Merak etme, Şebnem Gürsoy. Ben iyi yüzücüyümdür."

Şebnem sessizce sitem etti.

"O tekne su altında kalır da tutunacak tahta bulamazsınız inşallah."

"Bir şey mi dedin?"

"Oyalanma diyorum. Hadi."

Şebnem telefonu hızla kapattı.

"Kız bir şeye benzese içim yanmayacak. Aşağı mahalle soytarısı, sonradan görme. Etekleri gibi beynindeki kıvrımları da kısa olan gereksiz, insan görünümlü kurbağa. Kurbağa olmuşsun ama

öpmek için yanlış prensi seçmişsin, canım. Gerçi seni öpücük de kurtarmaz ama. Ne demiş atalarımız 'Umut kezbanın rüküşlüğüdür.'"

Bir süre sonra neler dediğinin farkına varan Şebnem kendine kızdı.

"Aa, bana ne ki? Bana ne ki? Bana ne kız güzel olduğunu sanan bir hayalperestse. Sen Şebnem Gürsoy'sun kızım, kendine gel. Bırak ne halleri varsa görsünler. Nasıl olsa acısını bir yerden çıkarırsın. Selim Bey'de nasıl körlük varsa sende de en alasından bir zekâ var. Bekle Şebnem. Pimi çekip Selim'in ellerine vereceğin günler de gelecek."

Toplantıya inip beklemeye başladılar. Harun Bey ve sözü edilen şirket üyeleri henüz gelmemişti. Sadece Şebnem, Selim ve asla prenses olamayacak bir kurbağa vardı.

"Acil dedin geldik ama kimse yok daha."

Şebnem Selim'in bu cümlesine alayla karşılık verdi.

"Aa, çok ayıp Selim Bey. Hülya Hanım kimse değil mi yani? Hem madem şikâyetiniz var, Harun Bey gelince bizzat kendisine iletirsiniz artık."

Harun Bey gelip herkese selam verdi ve sandalyesine oturdu.

"Bu işi bağlamamız çok önemli. Büyük ve zor bir şirketle anlaşmaya çalışacağız. En iyinin de en iyisini istiyorum."

Troublemaker (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin