Selim bir anda sıçradı ve arkasına döndü.
"Aa, baba."
"Selim, oğlum. Niye ayaktasınız? Yoksa imzaları atmada bir sorun mu var?"
"Yok, Harun Beyciğim. Öyle değil de işte bizde salonun iç mimarisi hakkında çıkarımlarda falan bulunuyorduk. Malum sizi beklerken birazcıcık sıkıldık da ondan."
Korkut güldü ve tekrar oturdu.
"Eğer sizin için de tamamsa artık kesin kes son imzaları atalım, Harun Bey."
"Belgeler hemen önünüzde ve bizim için hep tamamdı zaten."
"O zaman anlaştık."
Korkut imzayı atınca Şebnem'e bakarak gülümsedi.
"Bundan sonra daha sık görüşeceğiz."
'Yaa. Yaa. Ne güzel dimi? Artık böyle tüm şirket çalışanları, kardeş kardeş dolanırız etrafta. Arada bir gezer tozarız da. İyice kaynaşmış oluruz, hı?"
Şebnem'in bu imayla ve nefretle kurduğu cümleye Korkut sadece kafasını sallayarak ve gülümseyerek karşılık verdi. Selim ise çaktırmadan Şebnem'in kolunu sıktı ve diğerleri aralarında konuşurken, kulağın fısıldadı.
"Pardon da, sen kiminle neyin kaynaşmasından bahsediyorsun? Ben o kısmı pek anlayamadım."
"Bir şeyi de anlasan zaten, beynime kan gitmeyecek. O derece yani."
Selim sadece gülümsedi. Babası varken bir şey yapamazdı ama daha sonra acısını çok güzel çıkarabilirdi.
Savaş kalkıp herkesle el sıkıştıktan sonra Şebnem'e döndü.
"Seni tekrar görmek çok güzeldi. Ama Savaş burda olduğundan bahsetseydi daha erken gelirdim."
Şebnem anlamıştı. Savaş abisiyle büyük bir kavgaya tutuşmak üzereydi.
"Belkide çok büyük bir olay olmadığı için bahsetmemiştir. Sonuçta benimle arkadaş olan kişi o. Sen de-"
Şebnem onu şaşkınlıkla izleyen gözlere baktı. Saygısızlık yaparsa Harun Bey kızabilirdi ama bir şey yapmazsa da Korkut onun bu zayıf noktasını sürekli kullanırdı. Kendinden ödün verip vermemek arasında mekik dokurken, kurtarıcısı imdadına yetişti.
"Korkut Bey, gerçekten bizi çok memnun ettiniz.Yakın bir zamanda tekrar görüşmek üzere."
Selim adamın elini sıkarken, Şebnem sessizce söylendi.
"İki hafta kaldı, Şebnem. Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik. Sabredersin sen."
Korkut kapıdan çıkınca herkes büyük bir oh çekti. Uzun bir süreçten sonra çok önemli bir anlaşma yapmışlardı.
Şebnem'in kafası o kadar bulanıktı ki onu tebrik eden patronunu son anda duydu.
"İyi iş çıkardın. Böyle devam ettikten sonra dile benden ne dilersen."
Anlaşmanın iptalini dilerdi ama bu söz konusu bile değildi. O yüzden sadece teşekkür etmekle yetindi. Hülya'nın kıskanç ve sinir bozucu bakışlarına dahi katlanacak durumda değildi. Harun Bey odadan çıkar çıkmaz o da çıktı ve masasının başına geçti. Selim olaylara açıklık getirmesini istemek için peşinden gidiyordu ki Hülya onu lafa tuttu. İyi ki de tutmuştu çünkü Şebnem'in hemen Savaş'la konuşması şarttı. Telefon üçüncü çalışta açıldı. Savaş'ın sesi şikayetçiydi.
"Ah... Başım. "
"Savaş? İyisin dimi? Korkut yanına geldi mi?"
"Abimin ne işi olur İstanbul'da o şu an-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Troublemaker (TAMAMLANDI)
Fanfictionİnatçı güzel Şebnem Gürsoy ve Küçük Bey Selim İnan...