1, "Postanız var efendim!"

1K 71 35
                                    

Düşüşünü gördüm. Kurumuş sarı yaprağın, uzun zaman geçirip tutunduğu dalından ayrılarak yavaşça yerle buluşmasına, kuruduğu için bazı yerlerinde açılan deliklerin arasından geçen rüzgâra tanık oldum. Yere aheste aheste inişine ve indiğinde yerdeki gri kaldırım taşının çirkin manzarasını doğallığıyla örttüğünü, ne yaparsak yapalım bozmaya çalıştığımız doğanın basit bir hareketiyle emek sarf edilen domino taşlarını yıktığını ve bize o yıkılmış domino taşlarından daha huzur verici bir manzara sunduğuna şahit oldum.

Bisikletimin zincirlerini düzelttikten sonra o düşen yaprağın yanına gittim ve onu, birisinin üzerine basmasına izin vermeden yerden aldım. Kurumuş ve kıvrılmış gövdesi üzerinde küçük yırtıklar, dokunsan parçalanabilecek hassas bölgeler vardı. Çoğu insanın aksine daha kırılgan, daha nahif ve daha güzeldiler. Ayrıca daha da masum.

Başımı kaldırıp kaldırımın yanında bulunan dev ağaca baktım. Hâlâ parçalarını dökse de dimdik ayakta duruyordu. Gülümsedim, kaldırıma bıraktığım bisikletime yöneldim. Zincir yağıyla kaplanmış ellerimi aldırmadan elimdeki yaprağı bir kuş tüyünü tutar gibi ürkekçe tutuyordum. Her an kırılacak, her an küsecek diye ödüm kopuyordu.

Onu demirden, üst köşeleri küçük güllerle kaplı bisikletimin sepetine koydum. Şimdi öldüğünü düşündüğünüz sarı arkadaşım, ulaştırmam gereken postaların yanında daha güzel, daha canlı durmuştu.

Gözlerimi yavaşça kısmaya başladım. Gri hava, yavaş yavaş güneşin turunculuğunu içine çekiyordu ve etraf sarı arkadaşımın rengine bürünüyordu. Belki de buydu sonbaharı bu kadar eşsiz ve güzel yapan. Karanlıkla aydınlık arasında kalıyorsunuz fakat size sunulan turuncular aslında başka renklerin olduğunu söylüyor.

Neden bilmem ama sonbaharda mesleğimi ayrı bir güzel, ayrı bir nostaljik havayla seviyorum. İçimdeki melankolik şarkılar bu belirsiz günlerle dışarı çıkıyor ve bisikletimin pedalını her çevirişimde içime çektiğim oksijenin tadını bir ayrı hissettiriyordu. Yaşamım, turuncu ve sarılar arasında daha renkli geliyordu sanki. Ayrıca bir de ulaştırdığım bu postalar vardı. Her ne kadar insanlara haberleşmek için yeni ve daha hızlı bir alet çıkmaya başlasa da hâlâ mektuplaşan insanları görmek beni mutlu hissettiriyordu. Belki de nostaljik hissetmemin sebebi buydu. Herkesin değil de, çoğu zengin kişinin elinde beyaz, uzun, ağır ve tepesinde teli bulunan tuşlu aleti görüyordum. Fakat bu telefon denilen alet, 1983'ten iki yıl sonra daha bir yayılmıştı sanki. Bunu gördüğüm için değil, sepetimde azalan mektupları buruk gülümsememle fark ettiğim için diyordum.

Hiç aklıma gelmezdi bu iki yıl içinde bu kadar nostaljik, bu kadar eski hissedeceğim. Bazı telefon kullanan insanlara mektuplarını ulaştırdığımda artık kapıları eski heyecanla açmadıklarını görüyordum. Bir süre sonra zaten o evlere mektup bırakmayı da kesiveriyordum. Bunu kendim istediğim için yapmıyordum elbette. Haberleşilen karşı taraf da bir süre sonra kendi telefonunu almış oluyordu herhâlde. O evlere artık eskisi gibi mektup yerine fatura bırakmaya gidiyordum sadece. Zaten gelen faturalara da kimse güler yüzle kapıyı açmayacağı için o eski, mektup bekleyen ümitli yüzleri özlüyordum.

Ve bana göre mektuplaşmanın havası ayrı güzeldi. Özellikle de hâlâ mektup bekleyen gençleri gördükçe çok mutlu oluyordum. Bana göre aşkı küçük bir kutudan karşı tarafa iletmektense, karşı tarafa elinle yazdığın ve dokunduğun kalıcı cümleleri ulaştırmak, özleyince tekrar açıp bakmak ve o anı tekrar yaşamak daha iyi bir semboldü. Büyük kasalı tuşlu alet öyle değildi ama. Dediğin söz karşı tarafı bir an için mutlu etse de daha sonra havada kalıyor, unutulup gidiyordu. Kimse onu havadan alıp tekrar açıp bakamıyordu.

"Seokjin? Neden gülümsüyorsun?" diyen meslektaşımın sesini duyduğumda sonbaharın yine o sakin havasını ciğerlerimde hissedip sepetimde bulunan mektup yığınına bakıp gülümsedim ve arkadaşıma döndüm. Söylemesem de ne düşündüğümü biliyor gibiydi. Bu basit ama nostaljik mesleğime olan aşkımı bilmeyen yoktu zaten.

Postanenin Dışında SonbaharHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin