~Her mazluma yardım eder misin böyle?
-Genellikle evet ama sen farklısın!
~Hah neden farklıymışım? Eminim benim gibi bir sürü insan vardır.
-Evet var.
~Peki neden ben?
-Çünkü seni seviyorum..Seni deli gibi seviyorum..Uğruna bu Karadeniz'i yakıp içi...
Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey, Dünyanın en güzel sesinden En güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey... Fakat artık ümit yetmiyor bana, Ben artık şarkı dinlemek değil, Şarkı söylemek istiyorum. Nazım Hikmet
(Bölüm Şarkısı~Yakma Yanarsın ^Resul Dindar)
3 gün olmuştu, koskoca üç gün, Tahir'in ailesine ve sevdasına üç asır gibi gelen bir üç gün.
Tahir üç gündür yoğum bakımdaydı, ameliyatının iyi geçmesine rağmen durumu stabildi. Olay nasıl gerçekleşti kimse bilmiyor sadece tahmin yürütüyorlardı.
Üç gündür yoğum bakımın kapısından ayrılmayan genç kız, ne yemek yemişti ne de su içmişti. Sadece bir kaç kez başının dönüp düşmesiyle yediği serumların tokluğu ile ayakta durabiliyordu tabi bu durabilmiş haliyse.
Mustafa, kardeşi için kendi canından vazgeçen Nefes'in yanına oturdu. Elindeki vişne aromalı kutu meyve suyunu uzattı.
'Yok sağol içmeyeceğim.'
Nefes'in dizlerinin önüne meyve suyunu koyduktan sonra kendi meyve suyunu açmaya başladı Mustafa bir yandan da Tahir'i anlatıyordu.
'Tahir kimseyle meyve suyunu paylaşmazdı. Hele ki vişneli meyve suyunu kimseye içirmezdi. Ta ki babam vefat edene kadar.'
Nefes sessizliğini korurken Mustafa konuşmasına devam etti.
'Tahir dokuz yaşında filandı bizim babamız öldüğünde. Bir fırtınalı gecede gemide açılmış miçolarla birlikte. Sonra dişli takıldı diye o lanet ettiğimiz kreyne çıkmış o deli fırtına almış götürmüş babamı çok sonra ulaşabilmiştik cansız bedenine.'
Nefes göz yaşlarının oturduğu fayansa akmasına izin verirken, Mustafa, yanağında süzülmesine bile izin vermeden siliyordu.
'Neyse baktım cenaze töreninde bizimki oturmuş bir taşın üzerine uzaklara bakıyor sanki. Elimdeki vişneli meyve suyunu uzattım. "İstemiyorum ikizler daha küçük onlara götür ver" demişti. Bizim yangazlar hiç hatırlamaz rahmetlu babamı 4 yaşında filanlardı. Tabi ben bizim delinin vişneli meyve suyunu onlara ver demesine şaşırmıştım,sorduğumda ise, 'biz şanslıyız bence onların hatırlayacağı anıları yok babamla ama bizim var' demişti. Küçüktük be bacım bilmiyorduk ki anıların daha çok acı verdiğini.'
Nefes akan göz yaşlarını silip Mustafa'ya baktı.
'Ne değişti?'
Mustafa şaşkınca Nefes'e baktı.
'Ne değişti abi? Tahir beni üç yıl sevdi diye kıyametleri koparmıştın. Şimdi ne değiştide kendi kardeşine yanmak varken benim yanımdasın?'
Mustafa kırık bir gülümseme ile kafasını salladı.
'Sen meyve suyunu iç ben anlatayum bacım.'
Nefes önünde duran meyve suyundan bir yudum alıp Mustafa'ya odaklandı.
'Tahir babamın ölümünden sonra çok kapandu içine, deli Tahir oldu çıktu. Gemiye kolay kolay gitmezdi hatta kumluğa gidelim dediğumde benimle atışırdu. Neyse büyüdü etti her şeye rağmen doktor oldu. Geldi bir gün gecenin bir yarısı ayakta zor durayi nerdeydin deduk 'gemideydim' dedi. İnandım başta, sonra bir iki derken sevdalandığını öğrendim işte.'
Nefes gözlerinde biriken göz yaşının yanağından süzülmesi için sıkı sıkı kapattı gözünü.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.